İlhan İşbilen'in açıklamasının satır başları şöyle;
-Güzel bir haberi veya güzel bir hadiseyi duyurmak için huzurlarınızda olmak isterdim. Ben AK Parti’den İzmir milletvekili adayı olurken günün birinde çok üzücü şekilde partiden istifa kararı almak mecburiyetinde kalacağım aklıma gelmezdi.
-Ben AK Parti’nin bir vekili olarak dershaneler tartışmasının yaşandığı Kasım’da Genel Merkez’de Nabi Avcı’nın Genel merkezde yapılan basına kapalı toplantıda düşüncelerimi açıkladım. O konuşmayı yapmamı bizzat AK Parti Grup başkan vekilleri istedi. Orada 'Gidişimiz iyi değildir. Bir dershane tartışmasıyla ülkeyi geriyoruz' demiştim.
-2.5 yıldır bu partide milletvekiliyim. Bu süreç içinde her şeye rağmen belki Muhterem Hocaefendi Fethullah Gülen ile Sayın Başbakan arasında diyaloğa vesile olurum diye bekledim.
-Başbakan meselesinin suhuletle çözülmesini isteseydi herhalde beni çağırırdı.
-Hizmet hareketine ve bu hareketin mimarı olan Muhterem Hocaefendi'ye akıl, insaf ve insanlık dışı söylemler artarak devam ediyor. Bu ülkenin vatandaşı olarak beni derinden yaralıyor.
Muhterem Hocaefendi'yi 50 yıldır yakinen tanırım. Hocaefendi'ye yapılan hakaretleri ömrümce duymadım.
-Hizmet camiası inlere benzetildi. Fethullah Gülen Hocaefendi'ye yönelik hem de memleketinde Erzurum'da 'Sen Kimsin' diye konuşma yapıldı. Kimin kim olduğu ayan ve beyan ortaya çıkacak. Bunların sebebi yolsuzluk operasyonu.
-Sayın Başbakan daha geçen yıl ABD'deki Hocaefendi'yle görüşmek istemedi mi, görüşme olmayınca elçi olarak Sayın Bülent Arınç'ı göndermedi mi? Peki Hocaefendi'yle görüştüklerinde bir haşhaşiyle mi görüştüler? Görüştükleri kişi, içi boş alim müsvettesi, yalancı bir peygamber miydi? Öyle bir zattan mı dua istiyorlar, emriniz var mı diye soruyorlardı?
-Sadece Ak Parti'den siyasiler değil. Pek çok insan Hocaefendi'yle yan yana geldi. Bu insanlara da soralım sizin tanıdığınız Hocaefendiyle Başbakan'ın tarif ettiği zat aynı kişi mi? 40 yılı aşkın süredir dünyanın 160 ülkesinde, milyonlarca öğrenci eğitim gördü. Bunların içinden bir tane bile efsunlanmış haşhaşi çıktı mı? Bu çocuklara eğitim veren fedakar öğretmenler çete elemanı ve terörist miydi? İspatsız mesnetsiz, kin ve garaz ürünü bu söylemlere Türkiye'nin tarihi boyunca rastlanmış mı acaba?
-Büyükelçilere bu okulları karalayın derken hiç mi insanın vicdanı sızlamaz? Yurt dışındaki bu eğitim faaliyetlerinde menfi bir durum olduğuna karşı bir şey var mıdır?
-Bu hizmet hareketi Allah'ın izniyle bu aşamaya geldi ve Allah'ın izniyle devam edecektir.
-Devletteki asıl oligarşik yapıyı ve yolsuzlukları örtmek için hizmet hareketine paralel yapı yaftası yapıştırmaya Allah'ın izniyle kimsenin gücü yetmeyecektir.
-Muhterem Hocaefendi'yle 2 aydır telefonla bile görüşmedim. Çünkü arkasından neler geleceğini biliyorum. Bundan önceki konuşmalarımda, -yeminle de söyleyebilirim- partiden ayrılmamam konusunda telkinde bulunuldu.
-Hukuk ve Anayasa çerçevesinde devlette görevlerini yapan vatan evlatlarına 'devlete sızmışlar' muamelesi yapmak hangi hukuk ve din anlayışına sığar? Fişlenerek görevlerinden uzaklaştırılan masum insanlar kışın ortasında sürgün muamelesine maruz kalırken, fetva makamından neden ses çıkmaz. Fetva makamından ses çıkmayınca bu zulümlerin caiz olduğu mu sanılıyor? Ve Allah'ın bu zulümleri görmediği mi sanılıyor?
- Evime dinleme cihazı koyuldu ve eşimle kız kardeşimin kurduğu vakıf baskılara maruz bırakıldı. Hukuksuz ve ağır kıyımlar Gayretullah'a dokunacak diye ciddi endişe duyuyorum. Bu ağır zulüm ve iftiralara Allah'ın mukabelesi de aynı şekilde ağır olacaktır. O gün birileri için pişmanlık günü olacaktır.
-Artık AK Parti'de bulunmamın bir anlamı kalmadığını düşünüyorum. Kendi vicdanİ kararımla AK Parti'den istifa ediyorum. Allah'tan memleketimizi korumasını ve bu kaostan kurtarmasını niyaz ediyorum.