İnsan, Cumhurbaşkanını özler mi? İnsan sevdiğini özler. Annesini, babasını.. Eşini, yavrusunu.. Kardeşini, akrabasını.. Arkadaşını hatta fazla samimi olmadığı komşusunu bile özler. Özlemek, insana has güzel bir duygudur. Peki insan, hayatında hiç yakından görmediği, eli eline değmediği, iki çift laf etmediği, aynı mekanı hiç paylaşmadığı, ancak ve ancak televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından tanıdığı bir kişiyi özler mi? Mesela bir devlet adamını… O şehrine, beldesine geldiğinde hiçbir dış etki olmadan yollara dökülür, saatlerce güneşin alnında bekler, elleri yarılırcasına onu alkışlar mı? Gözlerimizle görmesek inanmazdık. Bu millet Cumhurbaşkanı'nı özlemiş. Abdullah Gül gittiği her yerde, vatandaşların çığ gibi büyüyen sevgisiyle karşılanıyor. Türkiye eski Demirperde ülkeleri gibi bir yer değil. Çocuklar okullarından, büyükler evlerinden zorla toplanıp, yapma çiçekler-sahte gülücüklerle Devlet Başkanı’nı karşılamaya götürülmüyor. Hatta halkın bu sokaklara taşan sevgisinden kimilerinin çok rahatsız olduğu da biliniyor. Ama kimin umurunda? Ülkenin devletle en fazla sorun yaşadığı düşünülen yöresinin halkı devletin başını bağrına basıyor: "Gel hele sana şöyle bir sarılalım, yıllar yılı süren şu hasreti artık bitirelim" der gibi bakıyorlar Cumhurbaşkanı’na. Uyulması zaruri güvenlik kuralları olmasa, kendisinin de aracından atlayıp, halkını bağrına basmak isteyeceği besbelli. Bu durum elbette Abdullah Gül’ün samimi ve sıcak kişiliğiyle çok ilgili. Ama onun da ötesinde bir özlemişlik hali var millette. Millet devletin reisini özlemiş. Onun sesini duymayı, ona sesini duyurmayı özlemiş. Öyle beyaz camların arkasından, boyalı suratlarla değil. Hemen yanı başında, biraz gayret gösterse dokunabileceği mesafede olmayı özlemiş. Devlet millet kaynaşmasının elbette binlerce yolu vardır. Ama herhalde en etkilisi, devleti temsil edenlerin, milletiyle iç içe olmasıdır. 11. Cumhurbaşkanı’nın ilk gezi tercihini doğu vilayetlerinden yana kullanması bile Türkiye’nin yakın bir gelecekte, ne tür güzelliklere mazhar olacağının sinyallerini veriyor. Tevekkeli değil, birileri de arabalara gübre dolduruyor.