Erdoğan, Akşam'ın
Ankara temsilcisi İsmail Küçükkaya'ya verdiği demeçte, bir isimle değil birden fazla isimle uzlaşma arayacaklarını ifade ediyor.
Baş
bakan Erdoğan'ın,
cumhurbaşkanı adayını belirlerken, "
CHP'ye gitmeyi zaman kaybı" olarak nitelediği anımsanırsa, bugünkü sözleriyle tutumunu önemli ölçüde değiştirdiği söylenebilir.
Erdoğan'ın, Abdullah Gül'ün adaylığını açıklama tarzı ve sonraki zorlayıcı tutumu
Çankaya seçimini bir krize dönüştürmüştü.
Bugün ise "uzlaşma" arayacağını belirtiyor.
Baykal'ın formülü
Erdoğan'ın bu sözlerini CHP lideri
Deniz Baykal nasıl karşıladı?
Baykal, dün bu konudaki sorularımı yanıtlarken, önce seçim sonuçlarını görmek gerektiğini vurguladı.
Erdoğan'ın 22 Temmuz'dan sonra AKP'nin birinci parti çıkacağına kesin gözüyle bakan bu yaklaşımı karşısında Baykal, "Önce seçim sonucunu görelim" diyor.
Tabii, Erdoğan'ın, "uzlaşma" çizgisine gelmesini geç kalmış bir gelişme olarak da niteliyor.
Baykal, uzlaşmadan ne anlıyor?
CHP lideri, anlayışını şöyle özetliyor:
"Uzlaşma bir liderin, kendi partisinden bir veya birkaç ismi getirip 'bunlardan birini seçin demesi' değildir.
Önce yöntemde anlaşmak gerekir. Uzlaşma, adayın ortak belirlenmesidir. Partilerin ortak bir isim belirlemeleridir. Partilerin, toplumun her kesimini üzerinde uzlaşabileceği bir ismi ortaklaşa ortaya çıkarabilmelidir. Anımsayın, Sayın
Ahmet Necdet Sezer ismi üzerinde uzlaşma nasıl oldu? Meclis'teki bütün partilerin uzlaşmasıyla bu isim belirlendi.
Sayın Sezer, politize olmamış,
hukukçu kimliği ön planda bir isimdi. DSP militanı değildi, MHP'li değildi, ANAP'lı değildi, o zamanki muhalefet partilerinden birinin yandaşı veya sempatizanı değildi. Tarafsız bir kişilikti. Öyle bir isim üzerinde bütün partiler uzlaştılar. Uzlaşma böyle olmalı.
Mutlaka
TBMM içindeki isimlerden birinin olması da gerekmez, parlamento dışındaki bir isim de olabilir. Önemli olan, bu ismin saygın, tarafsız, politize olmamış toplumun tüm kesimleri tarafından saygı duyulan bir isim olmasıdır."
FİKRET BİLA - MİLLİYET