Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, 61.
Hükümet'in programını
TBMM Genel Kurulunda sunmaya başladı.
TBMM Genel Kurulu TBMM Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında toplandı. Çiçek, andiçmeyen milletvekillerini bu birleşimde de kürsüye davet etti. Andiçmek isteyen çıkmayınca, Çiçek gündeme geçti.
Çiçek,
Bakanlar Kurulu programını okumak üzere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kürsüye davet etti.
Erdoğan, sunuşuna başlarken,
Meclisin 24. Dönemi'nin hayırlı olmasını diledi. Erdoğan, ''Bu vesileyle başta
Cumhuriyetimiz kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, muasır
medeniyet yolunda bu büyük millete
hizmeti geçen, eser bırakan, taş üstüne taş koyan bütün devlet ve
siyaset adamlarına şükranlarımı sunuyorum'' dedi.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan,
seçimler sonucu TBMM temsil yetkisi alan bütün siyasi partileri ve milletvekillerini
tebrik ederek, millete yapacakları hizmette başarılar diledi.
Huzur ve güven ortamı içinde gerçekleşen, hızlı bir şekilde sonuçlandırılan, adil ve özgür bir seçim süreci yaşandığını belirten Erdoğan, ''Bu vesileyle bir kez de yüce heyetiniz önünde seçim sürecine katkıda bulunan tüm kişi ve kurumlara teşekkür ediyorum'' diye konuştu.
Seçim sonucunda Meclis'in yüzde 87 gibi çok yüksek bir
katılımla oluştuğunu, temsil oranının ise yüzde 95 gibi uzun zamandır rastlanmaya bir düzeye çıktığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu sonuçlar
demokrasimizin katılım ve temsil niteliklerinin daha da güçlendiğini gösteriyor: Yine bu sonuçlar milletimizin tüm sorunların çözüm adresi Meclis olarak gördüğünün ve bu Meclisten çok şeyler beklediğinin açık bir işaretidir. Parlamentomuzun seçmenin kendisine yüklediği emaneti hakkıyla yerine getireceğinden milletimizin beklentileri doğrultusunda 4 yıl boyunca büyük bir özveriyle çalışacağından şüphe duymuyorum.
Millet Meclisten sorunları için çözüm bekliyor ve bu Meclis de inşallah bu beklentiyi azami ölçüde karşılayacaktır.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Önümüzdeki dönemde Meclisimiz içinde diyaloğa, uzlaşma arayışına ve işbirliğine önem vermeye devam edeceğiz'' dedi.
Erdoğan, TBMM Genel Kurulunda 61. Hükümetin
Programı'nı okudu. Erdoğan,
12 Haziran seçimlerinde milletin yüksek atılım ve temsilin yanı sıra
yönetimde istikrarı da güçlü şekilde sürdürmek yönünde tartışmasız bir irade ortaya koyduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''Demokrasi tarihimizde görülmemiş, dünyada da eşine az rastlanır bir şekilde birbiri ardına üç dönem partimizin oylarının artması, milletimizin
iktidarımıza olan güveni her dönem tazelediğini gösterdi. Siyaset tarihimize silinmez harflerle yazılacak bu başarı, aynı zamanda sorumluluğumuzu ve hassasiyetimizi de artırdı. 12 Haziran seçimlerinin asıl galibi, hiç ama hiç şüphesiz
Türkiye'dir, bu aziz millettir'' diye konuştu.
Sahip oldukları tecrübeyle hiç eksilmeyen heyecanlarını birleştirerek Türk milletine efendi değil hizmetkar olmaya devam edeceklerini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''
AK Parti olarak köklü tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız özgüvenle ilk günden itibaren kaynak Türkiye'dir dedik. Ülkemizin sahip olduğu muazzam potansiyeli harekete geçirmek üzere güven verici
politikalarla milletimizin huzuruna çıkmayı, en önemli ilke olarak benimsedik. Milletimizi siyasetimizin öznesi olarak gördük. Attığımız her adımda insanımızın değerlerini, talep ve beklentilerini esas aldık. Siyaset kurumuna güvenin ancak böyle sağlanacağına inandık.
Türkiye'yi zenginleştiren, demokrasisini derinleştiren,
ülkemizin itibarına itibar kazandıran siyasetimiz, yeni dönemde daha güçlü bir Türkiye için milletten aldığı yetkiyi yine milletin hizmetine sunacaktır. Ülkeler arasında kıyasıya bir rekabetin yaşandığı dünyamızda, kaybedecek bir tek günümüzün dahi olmadığına inanıyoruz.''
-''MİLLETİMİZİN EKMEĞİNDEN DE ÖZGÜRLÜĞÜNDEN DE TAVİZ VERMEDİK''-
Erdoğan, oldukça kapsamlı ve detaylı şekilde hazırlanan Hükümet Programı'nın özetini aktaracağını belirtti. ''Hükümet Programı sizlere dağıtıldı'' diyen Erdoğan, bazı milletvekillerinin programın dağıtılmadığını söylemesi üzerine, ''Herhalde dağıtacaktır arkadaşlar. Çünkü dağıtılmasını kendilerinden ben de rica etmiştim'' karşılığını verdi.
Hükümet Programını devamlılık esasıyla 18
Kasım 2002'den bugüne ulaşan bir silsile etrafında kaleme aldıklarını anlatan Erdoğan, 4. AK Parti Hükümeti'nin önceki 3 dönemde başlattığı çalışmaları devamlılık esasıyla geleceğe taşıyacağını vurguladı.
Erdoğan, 2015 yılına kadar olan 4 yıllık dönemde bir yandan başlattıkları çalışmaları tamamlayacaklarını, diğer yandan da yeni projeleri hayata geçireceklerini ifade ederek, ''Bu hükümet programında 'yaptık, yapıyoruz, yapacağız' diyoruz, yaptıklarımızı yapacaklarımızın teminatı olarak sizlere ve kamuoyuna bir kez daha hatırlatıyoruz'' dedi.
Önceki Hükümet programlarının ülkenin yıllardır bekleyen sorunlarına gerçekçi çözümler içerdiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı çalkantılı dönemlere rağmen bu çözümlerin büyük bölümünü hayata geçirmiş bulunuyoruz. Diklenmeden dik durduk. Omuzlarımıza yüklenen emanete sahip çıktık. Milletimizin ekmeğinden de özgürlüğünden de taviz vermedik. Demokratik siyaset kurumunu bir bütün olarak zayıflatmaya yönelik her türlü
tahrik ve tertibi büyük bir sağduyuyla aştık. Bundan sonra da milli iradenin önüne çıkarılan her engeli, kararlı ve cesur bir duruşla, milletimizin desteğiyle aşma noktasında hiçbir tereddüt taşımıyoruz. Değişimden yana bir hükümet olarak demokrasi ve hukukta, ekonomide, sosyal alanda, dış politikada ezberleri bozduk. 9 yılın ardından şunu büyük memnuniyetle ülkem ve milletim adına çok büyük bir gururla ifade etmek istiyorum; Bugün artık Türkiye'de siyasetin alanı daha geniş, ekonomi daha büyük, sosyal bünye daha güçlüdür. Ülkemizin itibarı bölgesinde ve dünyada çok daha yüksek bir konuma ulaşmıştır. Sorunlardan kaçmadık, yapay gündemlere takılıp kalmadık. Sorunlardan değil, sorunların çözümünden beslenen ve büyüyen bir iktidar olduk.''
-74 MİLYONUN HÜKÜMETİ-
Tüm bu reform ve dönüşüm sürecinde milletin ve milli iradenin tecelligahı olan Meclisin en büyük
destekleri olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Önümüzdeki dönemde Meclisimiz içinde diyaloğa, uzlaşma arayışına ve işbirliğine önem vermeye devam edeceğiz'' dedi.
Meclisin daha verimli çalışması için Hükümet ve AK Parti Grubu olarak ellerinden gelen tüm katkıyı vereceklerini kaydeden Erdoğan, ''Bir kez daha hatırlatmak isterim ki nasıl ki bu Meclis Türkiye'nin 74 milyonun Meclisi ise 4. AK Parti Hükümeti de 74 milyonun hükümetidir. 81 vilayetin 78'inden milletvekili çıkarmış, 7 coğrafi bölgede birinci olmuş bir parti olarak milletimizi topyekün kucaklayacak, ayrımcılıktan büyük bir hassasiyetle kaçınacağız. Tek bir kişi dahi olsa her vatandaşımızın diline, inancına, kültürüne, değerlerine,
yaşam tarzına, tüm farklılıklarına saygı göstermeye devam edeceğiz'' diye konuştu.
12 Haziran seçimlerinde
hesap verdikleri
halkın yapılanları takdir ettiğini gösteriği gibi gelecekte yürümeleri gereken yol haritasını da hür iradesiyle
tayin ettiğini belirten Erdoğan, ''Halkımız istikrar içinde yenilenmeye verdiği desteği açıkça ortaya koydu. Hepimize düşen görev, işte bu
çatı altında milletimizin kutlu çağrısına
cevap vermektir. Biz de hükümet olarak programımızı milletimizin sandıkta verdiği mesajı en iyi şekilde okuyarak hazırladık. İnanıyorum ki sizlerin onayıyla bu program, yeni Türkiye'nin inşasına giden kapıyı sonuna kadar açacaktır. Bu program 21. yüzyılın yükselen ülkesi olarak bölgemizde ve dünyada hak ettiğimiz konumu daha da pekiştirecektir'' dedi.
Erdoğan, TBMM'de
61. hükümetin programını sunuşunda, bütün etnik gruplara, müslim veya gayrimüslim,
Sünni-
Alevi, başörtülü-başı açık,
yoksul-zengin, kadın-erkek, engelli,-engelsiz her görüşten vatandaşa aynı nazarla baktıklarını, her bireyin temel hak ve özgürlüğünü en ileri düzeyde hayata geçireceği bir ortamı hedeflediklerini ifade etti.
Uzun yıllardır yürekleri yakan sorunların tam anlamıyla çözüme kavuşacağı yegane çatının Meclis olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Hükümet ve AK Parti grubu olarak tüm bu meselelere yönelik Meclisimizde oluşacak
diyalog ve uzlaşma sürecine en güçlü şekilde destek olacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Ülkemizin geleceğini her türlü kısa vadeli menfaatin önünde tutarak, tüm bu alanlarda yapılması gerekenleri hep birlikte hayata geçirmek zorundayız'' diye konuştu.
Milli birliği ve gücü pekiştirecek çabaların, vatandaşın huzur ve
refahına katkıda bulunacağı gibi Türkiye'nin uluslararası arenada çok daha etkili bir güç haline dönüşmesini hızlandıracağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''
Kürt meselesinin çözümü için önceki dönemlerimizde ileri adımlar attık. Olağanüstü halin kaldırılmasından, Kürtçenin serbestçe kullanımına ve öğrenimine,
ekonomik kalkınmadan sosyal ve kültürel alandaki reformlara kadar çok geniş bir alanda tarihi reformlar gerçekleştirdik. Kardeşliğimizi daha da pekiştirecek bu reformlara kararlı bir şekilde devam edeceğiz.
Biz aynı tarihi, acıyı, sevinci paylaşan bir milletin çocuklarıyız. Bu nedenle, bu topraklarda ayrılıkçılığın tarihsel, sosyolojik ve kültürel hiçbir temeli, zemini yoktur. Bizim çözüm politikamızın temelinde insan vardır. Bu nedenle, cesaretle attığımız
demokratikleşme adımları ülkenin bir bölgesine ya da bir
toplumun bir kesimine değil tamamına yöneliktir. Şiarımız, herkes için daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve daha fazla
özgürlüktür. Bu yüzden diyoruz ki biz hep birlikte Türkiyeyiz.''
-ADALET SİSTEMİNDEKİ YENİLİKLER-
Başbakan Erdoğan, hukuk sisteminde yer alan, güncelliğini kaybeden, evrensel ilkelerden kopuk ve toplumun taleplerini karşılamaktan uzak kalmış başta
Ceza Kanunu,
Ceza Muhakemesi Kanunu,
Ticaret Kanunu,
Borçlar Kanunu olmak üzere temel kanunların Meclisin iradesiyle yenilendiğini söyledi.
Uzun yargılama sürelerinin kısaltılması amacıyla yüksek mahkemelerin kapasitelerinin artırıldığını hatırlatan Erdoğan,
bilişim teknolojisinin yargının hizmetine sokulduğunu,
Yargı Ağı Projesi ile
adliye, nüfus, tapu, polis ve seçim kurulları gibi birçok kurumun
elektronik ağlarla birbirine bağlandığını anlattı.
Modern
adalet sarayları inşa edilerek, adliyelerin bodrum katlarından kurtarıldığını belirten Erdoğan, ''İktidarlarımız döneminde Cumhuriyet tarihinde yapılanın 5 katı kadar adalet hizmet binası yaptık. Önümüzdeki dönemde güven veren bir adalet sistemine ulaşmak temel hedefimiz olacaktır. Bu süreçte, hazırlamış olduğumuz Yargı
Reformu
Stratejisi'ni bütün boyutlarıyla hayata geçireceğiz. 'Gecikmiş adalet, adalet değildir' anlayışıyla yargı süreçlerini daha hızlandıracağız'' şeklinde konuştu.
Hükümetleri döneminde kurulan ancak faaliyete geçirilemeyen istinaf mahkemelerinin sayılarının 9'dan 15'e çıkarıldığını ve başsavcılarının atandığını anımsatan Erdoğan, bu mahkemelerin en kısa sürede faaliyete geçirilmesine yönelik çalışmaların sürdüğünü ifade etti.
Adli Tıp Kurumu'nun kapasitesini daha da artırarak kurumun hizmetlerinin hızlandırılacağını ve ülke genelinde yaygınlaştırılacağını anlatan Erdoğan, hakim-savcı sayılarında yaşanan artışa dikkati çekti. Erdoğan, ''Halen ülkemizde her yüz bin kişiye düşün hakim sayısı 10'dur. Bu rakamı önümüzdeki dönemlerde AB ortalaması olan 20 seviyelerine yaklaştırmayı hedefliyoruz'' dedi.
-GÜVENLİĞE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR-
Sunuşunda, güvenliğe ilişkin çalışmalar hakkında da bilgi veren Başbakan Erdoğan, AK Parti iktidarı olarak ortaya koydukları güvenlik politikalarıyla yerleşik güvenlik anlayışında köklü bir paradigma değişikliği gerçekleştirdiklerini ifade etti. ''Özgürlük için güvenlik'' yaklaşımını temel politika olarak benimseyerek uygulamaya koyduklarını belirten Erdoğan, ''
Güvenlik uygulamalarında ve güvenlik personelinin eğitiminde hukuk devletini ve insan haklarını esas alan önemli gelişmeler kaydettik'' dedi.
Toplum destekli polislik uygulamasıyla, polisin vatandaşlarla daha yakın ilişki içinde olmasının polise duyulan güveni artırdığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''
Polis-halk yardımlaşması, suç oranlarının düşmesinde büyük katkı sağlamıştır. 2007 yılında başlatılan, 'güvenli okul-güvenli eğitim' projesi başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. İlk ve orta
öğretim kurumlarımızda gençlerimizin suç ve suç ortamlarından korunması ve okul çevrelerinin temizlenmesi yönünde en güvenli dönemi yaşıyoruz.
Geliştirilen ileri teknoloji ve uzmanlık sayesinde, işlenen suçları ve olayları aydınlatmada en başarılı ülkelerden biri haline geldik. Geçmişte 'faili meçhul' konusunda suçlanan ülkelerden biri olan Türkiye, iktidarımız döneminde eleştirilen değil övülen bir sicile kavuşmuştur.
AK Parti iktidarı, güvenlik alanında organize suç örgütleriyle, çetelerle illegal yapılarla etkin bir mücadele yürütmüştür. Ülkemizde geçmişte görülen
mafya ve çete örgütlenmeleri önemli ölçüde çökertildi. Suç oranlarının düşmesinde organize suç örgütlerinin çökertilmesinin büyük payı vardır.
Hükümetimizin esas aldığı, ''işkenceye sıfır tolerans'' ilkesi kararlılıkla uygulanmaktadır. Artık Türkiye işkence ile anılan bir ülke olmaktan çıkmıştır.''
Başbakan Erdoğan, özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas dengeyi dikkate alarak,
insan haklarını ve evrensel değerleri esas alan bir
asayiş ve güvenlik ortamının sağlanmasının temel amaçları olduğunu vurguladı.
''Özellikle mafya, çeteler ve organize suç örgütleriyle başarılı mücadelemiz sürecek'' diyen Erdoğan, vatandaşlar için
baskı ve tehdit oluşturabilecek bütün yapıların üzerine kararlı bir şekilde gidileceğini ifade etti.
Bugüne kadar idarede merkeziyetçi, içe kapanık, kırtasiyeciliği azaltan mevzuat sadeleştirmeleri yaptıklarını, bilgi ve
iletişim teknolojilerinin yaygın bir şekilde kullanımına önem verdiklerini kaydeden Erdoğan, ''Yenilediğimiz
Kamu Mali Yönetimi Kanunu ile şeffaflığı artırdık. Bilgi edinme hakkı getirerek yönetimin tasarrufları üzerinde vatandaşımızın denetimini artırdık. 2003 yılından bugüne kadar Türkiye
İstatistik Kurumuna düzenli bir şekilde, 'yaşam memnuniyeti' araştırması yaptırdık. Vatandaş ve sonuç odaklı yönetim anlayışımız önümüzdeki dönemde de hız kesmeden devam edecektir'' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu dönemde milletin TBMM'den en önemli beklentisinin ''yeni bir anayasa yapılması'' olduğunu belirterek, ''Yeni
Anayasanın bireyi ve onun haklarını esas alan; milli birliğimizi ve ortak değerlerimizi koruyan; toplumsal çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul eden; tek sesliği değil çoğulculuğu öne çıkaran ve demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir metin olmasını savunuyoruz'' dedi.
TBMM'de 61. hükümetin programını okuyan Başbakan Erdoğan, gelecek dönemde de sürdürülecek reformların, ekonomik gelişme ve aktif dış politikanın, AB ile Türkiye ilişkilerini olması gereken noktaya taşıyacağını ifade etti.
''Zaman, ülkemizin lehine işleyecektir'' diyen Erdoğan, AB'ye tam üyelik sürecine verilen önemin bir gereği olarak ''AB Bakanlığı''nın kurulduğunu ifade etti.
Bu yeni kurumsal yapı içerisinde Meclisin de katkılarıyla reformların sürdürüleceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''AK Parti hükümetleri olarak politikalarımızı bir bütünlük içerisinde şekillendirdik.
Ekonomik istikrarı demokratik gelişmelerden ayrı düşünmedik. Gerçekçi sosyal politikaları ekonomik ve demokratik gelişmelerle bağlantılı gördük. Bu alanlarda aldığımız mesafelerin ülkemizin dış politikası ve dünyadaki konumuyla etkileşimini büyük bir hassasiyetle gözettik.
Demokrasi açığının insanımıza ve ülkemize ödettiği ağır bedellerin farkında olarak, siyaset kurumunun itibar kazanması ve demokrasimizin ayıplarından arındırılması temel önceliğimiz oldu. Sonuncusu 12
Eylül 2010 Anayasa halkoylamasıyla olmak üzere pek çok
reformu cesaretle hayata geçirdik. Ülkemizi yasaklardan, olağanüstü hallerden uzaklaştırdık. Vesayetçi anlayışların sultasına karşı milli iradeyi güçlendirdik.
Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleştirilmesi, eksik demokrasiden ileri demokrasiye geçişin tam olarak sağlanması üçüncü dönemde de temel hedefimizdir. Bu dönemde milletimizin TBMM'den en önemli beklentisi yeni bir Anayasa yapılmasıdır. Hükümet ve AK Parti Grubu olarak bu konunda tam bir kararlılık içerisindeyiz. AK Parti olarak
yeni Anayasanın mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini yansıtan tam bir toplum sözleşmesi olmasını arzuluyoruz. Milletimiz ve Meclisimiz bunu yapacak olgunluğa ve birikime sahiptir.
Türkiye'nin her alanda kat ettiği mesafe ve artan beklentiler yeni anayasayı ertelenemez hale getirmiştir. Toplumun yaklaşık 30 yıl önce bir müdahale ürünü olarak kendisine dayatılan bu Anayasayı hak etmediği açıktır.
Seçim kampanyası sürecinde hemen tüm partiler yeni Anayasa taahhüdü ile milletimizin karşısına çıkmışlardır. Bu taahhüdün gereğini yapma noktasında toplumun Meclis çalışmalarını ve tüm siyasi aktörlerin gayretlerin yakından izlediğini biliyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönem yeni Anayasa dönemi olacaktır. Cumhuriyetimizi kuran, en zor şartlarda milli mücadelemize önderlik yapan TBMM, yeni Anayasayı yapacak tam yetkiye, güce ve iradeye sahiptir.
24. dönem Meclis yapımız yeni Anayasanın en geniş temsil ve uzlaşma ile yapılması için büyük bir fırsat sunuyor. Meclisimizin yapacağı bu hayati çalışmalara en üst düzeyde destek olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Elbette yeni Anayasanın nasıl olacağına milletimiz karar verecektir. Biz bu Anayasanın dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, baskıcı değil özgürleştirici bir Anayasa olması gerektiğine inanıyoruz. Yeni Anayasanın bireyi ve onun haklarını esas alan; milli birliğimizi ve ortak değerlerimizi koruyan; toplumsal çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul eden; tek sesliği değil çoğulculuğu öne çıkaran ve demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir metin olmasını savunuyoruz. Ayrıca Anayasanın temel haklar kısmı düzenlenirken BM İnsan Hakları Bildirgesi ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi taraf olduğumuz uluslararası insan hakları belgeleri de esas alınmalıdır.''
-İLERİ DEMOKRASİ-
Bu dönemdeki demokratikleşme hedefinin ''ileri demokrasi'' olarak belirlendiğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümüne doğru ilerl
erken hedefimiz, demokratikleşme alanında örnek ülkelerden birisi haline gelmiş ve müzmin toplumsal sorunları asgariye indirmiş bir Türkiye'yi tesis etmektir'' dedi.
AK Parti olarak kuruldukları günden beri toplumsal sorunların ''daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük'' ile çözüleceğine inandıklarını belirten Erdoğan, ''Kronikleşmiş toplumsal sorunları örtünün altına iten, görmezden gelen politikaları asla benimsemedik ve benimsemeyeceğiz'' diye konuştu.
Türkiye'nin çözümü sürekli ertelenen ve ertelendikçe daha da karmaşık hale gelen köklü sorunlarıyla cesaretle yüzleştiklerini belirten Erdoğan, ''Daha önceleri hayal dahi edilemeyen adımları attık'' dedi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yıllardan beri demokrasi eksikliği ile büyüyen, dil, din, mezhep, etnik köken gibi konularda çok boyutlu ve kalıcı çözüm arayışlarımız önümüzdeki dönemde de sürecektir. Türkiye küresel sistemin geleceğinde etkili olacak karar mekanizmalarında yer alırken ve
2023 yılında ilk 10 ekonomiden biri olmayı hedeflerken, iç bünyesini de sağlamlaştırmak zorundadır. AK Parti olarak bizim kararımız nettir. Hepimize kaybettiren ve büyük Türkiye'nin önündeki en ciddi engel olarak duran sorunların çözümünü attığımız ilave adımlarla
tahkim ederek sonuca ulaşmaya kararlıyız. Bu konuda bugüne kadar çok şeyler yaptık. Denizi geçtik derede boğulmayacağız. Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi daha köklü bir şekilde yerleştirmek ve kardeşliğimizi yüceltmek için Mili Birlik ve Kardeşlik Projemizin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Bizler ortak bir tarihi ve medeniyeti paylaşan, ortak geleceğimizi birlikte inşa eden tek bir milletiz. Geçmişte tüm insanlığa örnek olacak birlikte yaşama tecrübesi göstermiş bir ecdadın mirasçılarıyız. Ortak değerlerimizi hiç bir şekilde gözardı etmeden, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmek ve çatışma konusu olmaktan çıkarmak hepimizin müşterek sorumluluğu. Her kimliğin kendisini rahatça ifade edebildiği ve geliştirdiği bir ortamda, ayrıştırıcı kimlik siyaseti yapmadan, kimliklere saygı duyan birlikteliği esas alıyoruz. İktidarlarımız döneminde ret ve inkar politikalarını sona erdirdik. Asimilasyon politikalarını tamamen bitirme yönünde adımlar attık. Bunları devam ettirmeye kararlıyız. Hiçbir insanımızın kendisini dışlanmış veya ikinci
sınıf hissetmediği, kapsayıcı ve evrensel değerlere dayalı bir vatandaşlık anlayışı içerisinde birliğimizi ve bütünlüğümüzü pekiştiriyoruz. Toplumsal kesimlerin tümünün katılımıyla yürüyen tartışmalar, akademik incelemeler, siyasi partilerimizin ve
sivil toplum kuruluşlarının önerileri, yaşanan sorunlara çok daha derinlemesine yaklaşma imkanı sağlıyor. Yeni Anayasa başta olmak üzere, Meclisimizin milli iradeyi esas alan çalışmaları ile bu birikim, somut gelişmeler ile meyvelerini verecektir.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümet döneminde yeni ve daha icracı bir yapıyla etkin bir şekilde hizmet sunacaklarını belirterek, bu çerçevede Başbakanlığa bağlı kuruluşların sayısını azalttıklarını, Başbakanlığın asli görevi olan koordinasyon işlevini güçlendirdiklerini söyledi.
61. Hükümetin programını TBMM Genel Kuruluna sunan Erdoğan, bakanlıkların yeniden düzenlenmesi başta olmak üzere önümüzdeki dönemde merkezi idare reformlarına ağırlık vereceklerini söyledi.
İdarenin bütünlüğü ilkesinden hareketle yerel yönetimleri hizmet odaklı bir anlayışla daha da güçlendireceklerini kaydeden Erdoğan, bununla birlikte merkezi idarenin strateji geliştirme, standart koyma,
izleme ve
denetleme fonksiyonlarını da geliştireceklerini ifade etti.
61. Hükümet döneminde yeni ve daha icracı bir yapıyla, etkin bir şekilde hizmet sunacaklarını vurgulayan Erdoğan, bu çerçevede Başbakanlığa bağlı kuruluşların sayısını azalttıklarını söyledi. Başbakanlığın, asli görevi olan koordinasyon işlevini güçlendirdiklerini anlatan Erdoğan, devlet bakanlıklarını kaldırarak bazı bakanlıkları yeniden yapılandırdıklarını belirtti.
Bu yeni yapıyla devletin vatandaşa daha iyi hizmet sunacak kurumlara kavuştuğuna işaret eden Erdoğan, bu çerçevede, Kalkınma Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,
Ekonomi Bakanlığı,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı,
Bilim Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gençlik ve
Spor Bakanlığı, Gıda
Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığını kurduklarını kaydetti.
Yerel yönetimlerin
finansman ve hizmet imkanlarını kuvvetlendireceklerini bildiren Erdoğan, bazı altyapı projelerini, merkezi bütçeden aktarılacak kaynaklar yoluyla destekleyeceklerini belirtti.
Büyükşehir belediyeleri konusunda köklü değişiklikler yapacaklarını ifade eden Erdoğan, nüfusu 750 binden fazla olan illerde
büyükşehir belediyesi kurarak, il bazında üst ölçekli plan ve hizmet bütünlüğü sağlamayı hedeflediklerini kaydetti. Erdoğan, yine bu dönemde Köy Kanunu'nun da yenileneceğini bildirdi.
Türkiye'nin Uluslararası Saydamlık Örgütü tarafından yayımlanan yolsuzluk algılama endeksinde 2003 yılında 3,1 puanla 133 ülke arasında 77. sırada yer aldığını anımsatan Erdoğan, ülkenin 2010 yılında 4,4 puanla, 178 ülke arasında 56. sıraya yükseldiğini belirtti. Erdoğan, bu yöndeki çabalarının 61. Hükümet döneminde de kapsamlı bir strateji çerçevesinde kararlılıkla ve kesintisiz şekilde devam edeceğini söyledi.
-ELEKTRONİK VATANDAŞLIK KARTI-
Kamu hizmetleri konusuna değinen Erdoğan, vatandaşların kamu hizmetlerine kesintisiz olarak kavuşmalarını sağlayacaklarını belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Kamu hizmetlerinin sunumu sırasında vatandaşlarımızdan diğer kamu kurumlarında bulunan bilgi ve belgeler artık istenmeyecek. Bugün vatandaşlarımız devlet ile olan işlerinin büyük bir kısmını internet üzerinden kolaylıkla yapabiliyor.
Okul kaydından
vergi ödemeye,
araç satışından tapu muamelelerine, ihracat ve ithalattan
trafik işlemlerine kadar bir çok hizmeti elektronik ortamda verilebilir hale getirdik.
Kamudaki işlemlerin resmi olarak elektronik ortamlarda gerçekleşmesine imkan sağlayan elektronik
imza uygulamasını hayata geçirdik. Tüm vatandaşlarımıza elektronik vatandaşlık
kartı dağıtımını gerçekleştireceğiz. Bu kart, kamu hizmetlerinin sunumunda kimlik doğrulama işlemleri için kullanılacak. Böylece vatandaşlarımız kamu hizmetlerine 7 gün 24 saat evlerinde veya iş yerinden ulaşabilecek''
-''ÖRNEK ÜLKE KONUMUNA GELDİK''-
Güçlü bir ekonominin temelinde güven ve istikrar kavramları olduğunu belirten Erdoğan, ''Oluşturduğumuz güven ortamı ve inşa ettiğimiz istikrarla 9 yıllık iktidarımız döneminde enflasyon ve kamu açıkları gibi temel sorunları çözdük'' diye konuştu.
Bunun yanında yüksek
büyüme oranları yakaladıklarını, Türkiye'nin dünyada, yükselen bir ekonomi olarak ön plana çıktığını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''Gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve güçlü düzenlemelerle bir yandan ekonominin kırılganlığını azaltırken diğer yandan piyasaların rekabetçi bir ortamda serbestçe işleyişini sağladık.
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve bir çok ülkenin halen etkilerinden sıyrılamadığı küresel ekonomik
krizden hızlı ve güçlü bir şekilde çıkan, örnek olarak gösterilen ülke konumuna gelmiş durumdayız. Bu sonuca ulaşmamızda ekonomi politikalarımızda esas aldığımız şeffaflık, süreklilik, tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkelerimiz önemli rol oynadı.
61. Hükümet döneminde de bu ilkeleri esas almaya devam edeceğiz. Uzun vadeli bakış açısı ile sorunlarımıza çözüm üreterek büyüme potansiyelimizi artıracak bir çizgi izleyeceğiz. Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın güçlü bir demokrasi ve evrensel normlara bağlı olarak işleyen adil bir hukuk düzeni ile mümkün olacağının farkındayız.
Yargı reformu başta olmak üzere bu konularda sağlanacak ilerleme, önemli bir aşamaya gelmiş olan ekonomik dönüşüm sürecini sağlamlaştırmak açısından da kritik bir rol oynayacaktır. Ekonomik politikalarımızın temel hedefi, insanımızın mutluluğunu ve refahını artırmaktır. Günümüzün rekabetçi dünyasında insana, insanın niteliklerine, sağlıklı bir sosyal ortama yapılan yatırımların, aynı zamanda ekonomik potansiyelimize yapılan bir yatırım olduğunu biliyoruz. Bu anlayışla ekonomi politikalarımızın güçlü, sosyal politikalarla bütünleştirdik ve sosyal
restorasyon dönemi başlattık.''
-''KÜRESEL KRİZ TEST SÜRECİ OLDU''-
Dünyanın, istikrar arayışı içinde çalkantılı bir dönemden geçtiğini belirten Erdoğan, küresel ekonomide toparlanma sürecinin devam ettiğini, bununla birlikte dünya ekonomisinde var olan kırılganlık ve belirsizlik ortamının sürdüğünü ifade etti.
AK Parti iktidarının ekonomide gerçekleştirdiği yapısal dönüşümün ve bu kapsamda uygulamaya konulan reformların ekonominin dayanıklılığını artırdığını vurgulayan Erdoğan, ''Nitekim küresel kriz bu açıdan bir
test süreci oldu. Ekonomimiz bu sınavdan başarıyla çıktı'' dedi.
G-20 çerçevesinde alınan tüm kararlarda da Türkiye'nin etkin bir rol oynadığını anlatan Erdoğan, kararlılıkla uygulanan tutarlı politikalarla Türkiye'nin dünya ekonomi ve finans çevrelerince takdir edildiğini ve örnek gösterildiğini ifade etti.
Yerinde ve makul düzeyde alınan tedbirlerin etkisiyle küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini kısa sürede ortadan kaldırdıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''2010 yılında ekonomimiz hızla toparlandı ve
milli gelirimiz yüzde 8,9 oranında arttı. Böylece,
OECD ülkeleri içinde en yüksek büyüme hızına ulaşarak kişi başına gelirimizi 10 bin doların üzerine çıkardık. Satın alma gücü paritesine göre ise milli gelir sıralamasında yaklaşık 1 trilyon dolarlık
GSYH ile ülkemiz dünyada 16. sırada yer alıyor. Satın alma gücü paritesine göre 2002 yılında Türkiye'de kişi başına düşen gelir AB ortalamasının yüzde 36'sı iken 2010 yılında AB ortalamasının yüzde 48'ine yükseldi. Bir başka ifadeyle bu 9 yıllık dönemde Türkiye AB arasındaki refah farkı azaldı.
İktidarımız döneminde mali disiplinin, güçlü büyüme performansının ve enflasyondaki düşüşün eş zamanlı olarak gerçekleştirilebileceğini ortaya koyduk. Böylece geçmişte ülkemizde hakim olan, büyüme için enflasyonun gerekli olduğu kanaati kırılmış oldu. Artık işletmelerimiz, belirsizliklerin azaldığı bir ortamda geleceği çok daha sağlıklı bir şekilde öngörebiliyor ve planlayabiliyor.
Yıllarca enflasyon ortamında gelir kaybına uğrayan sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız da gerçekçi gelir artışına kavuştular. Türkiye orta vadeli programla maliye politikası açısından çıkış stratejisini erken aşamada ilan eden az sayıda ülke arasında yer aldı. Bu durum Türkiye'nin bir çok ülkeden olumlu bir şekilde ayrışmasını sağladı.
Küresel krizi, IMF gibi uluslararası kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve imkanlarımızla başarıyla yönettik.
2002 yılında 23,5 milyar dolar olarak devraldığımız IMF borcunu şu an itibarıyla 4,7 milyar dolara indirmiş durumdayız.
Küresel kriz sürecinde tek bir bankamız batmadı, borç
faiz sarmalına girmedik, finansal piyasalarda çalkantılar yaşamadık. Önümüzdeki dönemde de temel amacımız istikrarlı, sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak,
fiyat istikrarını sürdürmek, mali dengeleri sağlamlaştırmak ve finansal istikrarı korumaktır.