Samanyolu Haber Televizyonu'nda yayınlanan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ve Faruk Mercan'la Endaze programına Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış misafir oldu. Bağış, bazı basın organlarında eleştirilen Avusturya'da Kardinal'den dua isteme meselesinin iç yüzünü Endaze'de anlattı. "BEN KENDİMİ SİYASETÇİ SANIRDIM, KARDİNAL BENDEN DAHA SİYASETÇİYMİŞ" Avusturya ziyaretinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e eşlik eden Egemen Bağış, Avusturya Cumhurbaşkanının yılda sadece iki defa resmi düzeyde devlet başkanı ağırladığını bu dönemde de Sayın Gül'ü misafir ettiklerini söyledi. Verilen yemekte Türkiye'nin AB için ne kadar önemli bir ülke olduğunu anlatma fırsatı bulduklarını, Türkiye - Avusturya ilişkilerini konuştuklarını ve protokolde de iki din adamının olduğunu belirtti. Ayrılırken de Kardinal'e "Bizim için dua edin" dediğini ve Kardinal'in de çok siyasi bir cevap verdiğini, "İyiler için dua etsem sizin için yeterli olur mu?" dediğini söyledi. Kendisinin de "Ben kendimi siyasetçi sanırdım, siz benden daha siyasetçiymişsiniz" diye cevap verdiğini ve bunun da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün çok hoşuna gittiğini belirtti. Devlet Bakanı Egemen Bağış Orda önemli olanın bakanların bile önünde din adamlarına yer verilmesi olduğunu vurguladı. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilgili en olumlu sözleri de o Kardinal'den duyduklarını söyledi. "KASTAMONU'DAKİ SALDIRI TÜRKİYE'NİN HUZURUNA YAPILAN SALDIRIDIR" Devlet Bakanı Egemen Bağış, Kastamonu'da polise haince yapılan saldırıyla ilgili, Son yıllarda Türkiye'de oluşan özgüven ortamından rahatsız olan kesimlerin olduğunu, yaşatılan korku ortamının rant sağladığı kesimler olduğunu, onların Türkiye'deki bu kardeşlik duygusunun canlanmasını istemediklerini, huzur içinde seçime gidilmesinden rahatsızlık duyduklarını, yapılan saldırının sadece Başbakanın seçim otobüsüne değil Türkiye'deki kardeşlik ortamına, huzura yapılan bir saldırı olduğunu söyledi. Türkiye'de doğulu – batılı bütün seçmenlerin Türkiye'nin huzurunu bozmak isteyenlere en güzel cevabı sandıkta vereceğini, Kastamonu'da yaşanan olayın, huzurumuzu bozmasına izin verilmemesi gerektiğini ifade etti. Olaydan sonra muhalefet partisi liderlerinin Başbakanı arayıp geçmiş olsun dileklerinde bulunduklarını ve Türkiye'deki huzur ortamının bozulmasına müsaade etmeyeceklerini bildirdiklerini belirtti. "BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GÜNDEME GETİRİLMESİNİN ARKASINDA TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİNE ÇOMAK SOKMAK İSTEYENLER VARDIR" Devlet bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'de Ahmet Şık ve Nedim Şener adlı iki gazetecinin tutuklanmasından sonra gündeme gelen basın özgürlüğü tartışmaları ile ilgili düşüncelerini de Endaze'de açıkladı. Bu gürültülerin şimdi çıkmasının sebebinin Türkiye'nin her yükselişe geçtiğinde birilerinin mutlaka çomak sokmak istemesi olduğunu, Türkiye'nin bunu rahmetli Özal döneminde de yaşadığını ifade etti. Türkiye'nin dış politikadaki başarısının birilerini rahatsız edebileceğini, ama Türkiye'nin yoluna kararlılıkla devam edeceğini, hiçbir ülkenin 9 yıl gibi kısa sürede kişi başına düşen milli gelirini 3 kat arttıramadığını ve basın özgürlüğünün şu anda gündeme getirilmesinin arkasında aslında Türkiye'nin bu ortaya koyduğunu performans olduğunu belirtti. "BİR İNSANIN GAZETECİ OLMASI, ÇETE MENSUBU OLMASINA İMKÂN VERMEZ" Bağış, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in gözaltına alındıktan sonra yaşananları şöyle değerlendirdi: Kararı bağımsız Türk yargısının aldığını, bir savcının elindeki delillere dayanarak hakime başvurduğunu, hakimin de o delilleri yeterli bulup gözaltında tutmaya karar verdiğini, Türkiye'nin en üst makamında bulunan sayın Cumhurbaşkanı'nın tedirgin olduğunu söylediğini, bizim yargı kültürümüzde olmadığı halde savcı ertesi gün açıklama yapmak durumunda kaldığını ve bu gazetecilerin gözaltına alınmalarının meslekleriyle hiçbir alakasının olmadığını, ellerinde çok önemli ve gizli bilgi ve belgeler dolayısıyla gözaltına alındıklarını söylediğini ifade etti. Bağış, bir savcının Cumhurbaşkanına cevap verecek kadar elindeki bilgi ve belgeleri güçlü görüyorsa, bir hakimi de o belgelerin gücü ve inandırıcılığı konusunda ikna etmişse, yargının bağımsız olması da savunuluyorsa, iddianamenin hazırlanmasına kadar sabretmek gerektiğini, o zaman bu bilgi ve belgelerin ortaya çıkacağını vurguladı. Egemen Bağış hiçbir meslek grubunun mensuplarına dokunulmazlık vermediğini, bir insanın gazeteci olmasının, sarı basın kartı taşımasının bir çetenin mensubu olmasına, bir yerlere patlayıcı koymasına, veya birilerini izinsiz dinlemesine imkan vermeyeceğini söyledi. Devlet Bakanı Egemen Bağış, Bir dergide yapılan aramada da kendisiyle ilgili izinsiz yapılan bir ses kaydının bulunduğunu ve bunu savcının dinleterek kendisinin sesi olduğunu tespit ettirdiğini ve bundan dolayı da şikayetçi olduğunu açıkladı. Egemen bağış bu tür dava süreçlerini yaşayan ülkenin sadece Türkiye olmadığını İtalya'daki Gladyo davasında 3000 kişinin gözaltına alındığını ve 612 kişinin tutuklandığını, bunlar içinde başbakan ve bakanların, medya patronlarının, pek çok gazeteci ve akademisyenin, savcıların, hakimlerin tutuklandığını hatırlattı. Bağış, Türkiye'nin de birtakım ayıplarını ortaya çıkarmadan ileri demokrasiye sahip olamayacağını vurguladı. "ASKERÎ ANAYASALARLA ASKARÎ DEMOKRASİ OLUR, ARTIK SİVİL İRADENİN KALEME ALDIĞI ANAYASA OLMALI" Egemen bağış seçimden sonra yapılacak anayasa çalışmalarıyla ilgili de, Türkiye'nin 60'tan bu yana askerî anayasalarla yönetildiğini ve askerî anayasalarla da askarî demokrasinin olduğunu, artık sivil iradenin kaleme aldığı bir anayasa olması gerektiğini, meclisteki 550 milletvekilinin bile desteği olsa yine referanduma götürülüp milletin de desteğini alan bir anayasa olması gerektiğini ifade etti. "İSTANBUL'DA 85 MİLLETVEKİLİNİN 50'SİNİ ALIRIZ" Egemen Bağış, milletvekili adayı olduğu İstanbul ile ilgili seçim tahmininde de 85 milletvekilinin 50'sini Ak partinin alacağını iddia etti.