Kasapyan Köşkü’nden Çankaya’ya

Gül ailesi, nihayet Çankaya’nın yeni ev sahibi oldu geçen hafta. 84 yıllık cumhuriyet tarihinde 10 cumhurbaşkanına ev sahipliği yapan Çankaya Köşkü’nün tarihî serüveninde nice ilginçlikler var.

Kasapyan Köşkü’nden Çankaya’ya

Çankaya Köşkü, aylarca devam eden sıkıntılı sürecin ardından geçtiğimiz hafta yeni sahibine kavuştu. AK Parti Kayseri Milletvekili Abdullah Gül, 28 Ağustos’taki oylamada 339 milletvekilinin reyiyle 11’inci cumhurbaşkanı seçildi. Eski Dışişleri Bakanı, eşi Hayrünnisa Hanım ve oğlu Mehmet Emre Gül’ün hayatında yeni bir dönem başlıyor. Unvanlar, protokol kuralları, iş yoğunluğu bir yana ailenin muhiti de kökten değişiyor. Etrafı duvarlarla çevrili, yüzlerce kişinin hizmet ettiği Çankaya Köşkü onların yeni ikametgâhı artık. Cumhuriyet tarihi boyunca 10 cumhurbaşkanını ailesi ve maiyetiyle ağırlayan 438 dönümlük Köşk’ün senelere yayılan serencamı ilginç anekdotlarla dolu… Tarih 27 Aralık 1919. Yer, Ankara dışındaki tepeler. Anadolu’nun küçük bir şehri için görülmemiş derecedeki kalabalık, Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekileri beklemekte. Ve bu isimler ufukta görününce şenlik başlar. Başta Mustafa Kemal, gelenler de ilgiden memnun. Hemen misafirlerin kalacakları yerler ayarlanır. Heyet Başkanı için Ziraat Mektebi’nde bir oda hazırlanır. Burası, Paşa’nın savaş karargâhı ve şahsî ikametidir artık. Küçük odası Ankara soğuğunda zor ısınır. Nöbetçi erler sobaya sürekli odun atar; ama nafile. Mustafa Kemal geceli gündüzlü, toplanacak yeni Meclis’in ve düşmana karşı yurt genelinde alınacak tedbirlerin planlarını yapmaktadır. ÜÇÜNCÜ İKAMETGÂH ÇANKAYA Takvimler 23 Nisan 1920’yi gösterirken Meclis açılır. Aynı gün Mustafa Kemal Paşa Ziraat Mektebi’ndeki ikametgâhını Ankara Garı’nda istasyon şefi konutuna nam-ı diğer Direksiyon Binası’na taşır. Paşa yine dur durak bilmeden çalışmaktadır. Yakınındakiler yeterince dinlenemediğini düşünür. Kurtuluş hareketinin lideri dinç olmalıdır çünkü. Rahat edeceği yerler araştırılır. Ruşen Eşref’in (Ünaydın) aklına Çankaya sırtlarındaki bağ evleri gelir. Beğenirse onlardan birine yerleşecektir. Çevreyi gezen Paşa, köşklerden birini seçer. Halk arasında Kasapyan Köşkü diye bilinen bu bağevi, Ankaralı bir Ermeni tüccar tarafından 1800’lü yılların son çeyreğinde yaptırılır. Sonrasında şehrin zengin ailelerinden Bulgurzadeler’in eline geçer. Ankara Müftüsü Rifat (Börekçi) Efendi’nin gayretleriyle halk arasında 4500 lira toplanır. Bulgurzade Tevfik Efendi’den satın alınan köşk, Mustafa Kemal’e hediye edilir. Kısa süreli onarımdan sonra, 1921’de, geleceğin Çankaya Köşkü’ne yerleşir Mustafa Kemal Paşa. Hizmetine akrabası Fikriye Hanım koşturur. İlk tadilatta onun etkisi vardır. Savaş müddetince uykusuz gecelerin ve yorgun gündüzlerin geçirildiği Köşk’te zaman zaman Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım da ağırlanır. Dönemin Çankaya’sı şehre bir saat uzaklıktadır. Ruşen Eşref’in anlatımıyla Köşk’e ulaşan yokuşu çıkmak özellikle akşamları faytoncuların işine gelmez. Hâsılı sıkıntılı günler… Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın ardından memleket düşman işgalinden kurtulur. Ve Türk Ordusu İzmir’e girer. Kurmayları, Ege’nin incisi şehirde muzaffer komutana güvenli bir karargâh ararlar. Teklif edilen mekânlardan biri de Uşakkîzadeler’in köşküdür. Ailenin Londra’da eğitim gören kızı Latife Hanım o sıralar babaannesiyle burada kalmaktadır. Anne ve babası yurtdışında olduğundan kendisinden bir davet mektubu istenir. Mektubu yazan Latife Hanım sonrasında Paşa’yı 20 gün misafir eder. Aralarındaki muhabbet, 29 Ocak 1923’te nikâhla neticelenir. Çankaya’daki bağevi, ilk First Lady’sini çamurlu yolları, dik yokuşu ve konfordan mahrum imkânlarıyla karşılar. Latife Hanım’ın önünde iki seçenek vardır: Mevcut imkânlara uyum sağlamak ya da şartları kendine uydurmak. İkincisi seçer ve bağevinde Mimar Vedad (Tek) Bey’e verilen emirle ciddi tadilat yapılır. Önce mekân büyütülür. Yatak odaları, salonlar, banyolar ve kütüphane yeniden tasarlanır. Binaya bir kule eklenir; alt katının bir bölümü radyo, diğeri sigara odası haline getirilir. Üst kat ise çalışma odası şeklinde düzenlenir. Evin dekorasyonu da tazelenir; yeni mobilyalar alınır. Bu değişiklikler sürerken Mustafa Kemal Paşa ve eşi İzmir’de kalır. Evlilikleri 5 Ağustos 1925’te noktalanıncaya kadar Çankaya’daki bağevinin ilk First Lady’sidir Latife Hanım. GAZİ, ‘YENİ KÖŞK’ EMRİNİ VERİYOR 1926’ya gelindiğinde Köşk’te ortaya çıkan aksaklıklar onarım ve yeni bir tadilatı kaçınılmaz kılar. Alman Holzmann firması uzmanlarının raporu üzerine Mimar Arif Hikmet (Koyunoğlu) ve inşaatçı Erzurumlu Nafiz Bey görevlendirilir bunun için. Köşk’e merkezî ısıtma sistemi yerleştirilir. Ama tüm uğraşlara rağmen Köşk’ten istenen verim alınamaz. 1930’da Mustafa Kemal Atatürk yeni bir köşk yapılması emrini verir. Yeni köşkü inşa etme görevi Genelkurmay, Merkez Bankası, Harp Okulu ve Yargıtay binalarına da imza atan Avusturyalı mimar Prof. Dr. Clemens Holzmeister’e verilir. Mustafa Kemal, Holzmeister’e güvenmektedir. Öyle ki, nasıl bir bina istediğinin sorulması üzerine bile “Mimar sizsiniz, siz karar verin!” diyebilmiştir. Yerini Atatürk’ün belirlediği köşk inşaatı 1931’de başlar. Prof. Holzmeister, rengi sebebiyle Pembe Köşk diye anılacak binayı 1932 Haziran’ında teslim eder. Bodrum üzerine iki kat inşa edilen Pembe, nam-ı diğer Çankaya Köşkü’nün alt kısmı çalışma mekânı; konukların kabul edildiği üst bölüm ise ikametgâh olarak tasarlanmıştır. Atatürk, vefatına kadar burada ikamet eder. MEVHİBE İNÖNÜ, KÖŞK’E ZOR ÇIKTI Atatürk’ün ölümünün ertesi günü (11 Kasım 1938) İsmet İnönü ikinci cumhurbaşkanı seçilir. Köşk’ün yeni evsahibi İnönüler’dir artık. Ama müstakbel First Lady Mevhibe Hanım, düzenini bozup Köşk’e çıkmak istemez. Yeni First Lady’nin inadı 2,5 ay devam eder. Köşk İnönüler yerleştikten sonra farklı uygulamalara sahne olur. Artık üst düzey devlet görevlileri ve eşleri akşam çaylarında Çankaya’da ağırlanmaktadır. Haftanın belirli günlerinde askerî bando cumhurbaşkanı ve ailesine birkaç parçalık küçük konserler vermektedir. İkinci Dünya Savaşı yılları olması hasebiyle İnönü’nün Köşk mesaisi yoğundur. Sabahları erkenden kalkar. Mustafa Kemal döneminde başladığı üzere günlük programı Nöbetçi Yaver Defteri’ne kaydedilir. Saat 13.00’e kadar çalışır. Sonrasında yemeğe geçer ki masada eşi ve çocukları haricinde değişmeyen simalar şunlardır: Refik Saydam, Şükrü Saraçoğlu, Hasan Âli Yücel, Hasan Saka ve Saffet Arıkan. Yemeğin ardından mutat olduğu üzere öğle uykusuna çekilir. İstirahattan sonra yeniden çalışmaya başlar ve akşama kadar devam eder. İsmet İnönü, Köşk’te dil eğitimine de ağırlık vermiştir. Ankara Radyosu’nda ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde görevli Oliver Baker’dan ve Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde vazifeli Şekip Enginer’den İngilizce dersleri alır. SIĞINAK VE HALKA AÇILIŞ Atatürk döneminde başlayan Çankaya Yerleşkesi’nin çevre düzenlemesi İnönü zamanında da devam eder. Selefinin ağaçlandırma ve çimlendirme çalışmalarına ek olarak Köşk çevresindeki kayalık ve taşlık alanı dışardan getirttiği tonlarca toprakla kapatır. İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği sıkıntılar sebebiyle yerleşkeye eklenen yapılardan biri de sığınaktır. Köşk binasının 50 metre arkasına inşa edilen sığınak muhtemel bir saldırıya karşı cumhurbaşkanını korumak üzere yapılmıştır. Bu arada küçük bir anekdot; dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, görev süresi boyunca sığınağa hiç girmedi. Demirel’e göre bunun sebebi, İnönü aleyhine kullanılan “Cumhurbaşkanı, Çankaya’da sığınak buldu” şayiasının kendi aleyhine de malzeme edilme ihtimaliydi. 14 Mayıs 1950 seçimleri 12 yıllık cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün görev süresinin de sona erdiğini işaretlemektedir. TBMM’de çoğunluğu elde eden Demokrat Parti (DP) İnönü’nün yerine Mustafa Kemal’in bir başka silah arkadaşı ve son başbakanı Celal Bayar’ı seçer. Köşk artık Reşide-Celal Bayar çiftinin ikametgâhıdır. Mütevazı hayata alışkın Reşide Hanım da Mevhibe İnönü gibi ilk anda Köşk’e çıkmak istemez. Konuta yerleştikten sonra ise sade bir hayat sürer. Günlerini kitap okuyup, nakış işleyerek ve fakir çocuklara palto dikerek geçirir. Köşk’ün çevre düzenlemeleri Bayarlı yıllarda devam eder. Ancak yeni cumhurbaşkanının bu mekanla ilgili aldığı en önemli karar yerleşkenin kapılarını halka açmasıdır. 6 Temmuz 1954 tarihli talimatnameye göre vatandaşlar bahçe ve müzeye dönüştürülen birinci köşkü pazar günleri saat 14.00-18.00 arası gezebilecektir. DP iktidarının 27 Mayıs 1960 darbesiyle devrilmesinden sonra Çankaya Köşkü’ne emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel çıkar. Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü First Lady’si Melahat Gürsel de selefi gibi mütevazıdır. Melahat Hanım’ın en büyük zevki dikiş makinesinde günlük kıyafetlerini dikmektir. Çoğu zaman yemeklerini de kendi hazırlar. Yerleşkeyle ilgili inşaat çalışmaları Cemal Gürsel’in görev süresince de devam eder. 1965’te Köşk sahasının ön kısmına sınır duvarı inşa edilir. ANA YÖNETİM BİNASINI EVREN YAPTIRDI 1966-1973 yılları arasında Çankaya’nın ev sahibi emekli Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay ve eşi Atıfet Hanım’dır. 7 yıl boyunca rutin işlerin haricinde yerleşkeye dair çok önemli bir değişiklik yapılmaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 6’ncı Cumhurbaşkanı Fahri Sabit Korutürk zamanındaysa Cumhurbaşkanlığı Köşkü ve Muhafız Alayı Arazisi, doğal sit alanı olarak belirlenir. 12 Eylül darbesiyle Çankaya’ya çıkan Kenan Evren, Köşk yerleşkesinde yeni yapılanmalar başlatır. Pembe Köşk’teki çalışma imkânlarının yetersiz kalması sebebiyle, yönetim işlerinin yürütülmesi ve kurumlar arası koordinasyonun tek merkezde toplanması için yeni bir bina yapılmasına karar verilir. 4 Nisan 1986’da temeli atılan ana yönetim binası 25 Mayıs 1993’te tamamlanır. Aynı yılın 29 Ekim günü de hizmete açılır. Bu tarihten sonra Pembe Köşk sadece ikametgâh için kullanılır. Çalışmalarsa bünyesinde cumhurbaşkanlığı, genel sekreterliği, genel sekreter yardımcılığı makamları, özel kalem, güvenlik müdürlüğü ve diğer idarî birimleri barındıran 5 bloktan müteşekkil ana yönetim binasında yürütülür. EROL ATAR’A GÖRE ÇANKAYA Çankaya’daki her nöbet değişiminde dekorasyonunun sil baştan değiştirileceği varsayılır. Şimdilerde Hayrünnisa Gül’ün de benzer bir tarz izleyeceği konuşuluyor. Özal ve Demirel ailelerinin Çankaya’ya çıkışına şahitlik eden ünlü fotoğrafçı Erol Atar’ın bu husustaki izlenimleri şöyle: “Özal’ın Köşk’e çıkmasıyla Semra Hanım konuta müdahale etti. Kenan Evren, daha Çankaya’ya çıkmadan önce hanımını kaybettiği için eşsiz kalıyordu. Bu sebeple sade bir yaşantısı vardı. Semra Hanım bu görüntüyü ortadan kaldırdı. Köşk’ün ihtişamını katlayan mobilyalar, perdeler ve yatak örtüleri satın alındı.” Çankaya’ya giriş çıkışlarında ev sahiplerinin günlük yaşantısını da görme imkânı bulur Erol Atar: “Merhum Özal hiperaktif bir kişilikti. Sabahları erken kalkardı. Zaten personel de erkenden görevlerine başlardı. Kahvaltısını çoğu zaman Semra Hanım hazırlardı. Sonra bir koşuşturmaca. Semra Hanım günlerini çoğunlukla hayır dernekleri davetlerinde ya da dikiş makinesinin başında geçirirdi. Saat 17.00’den sonra personel çıkar, sadece gece görevlileri kalırdı.” Özal’ın vefatından sonra 864 rakımlı tepeye Süleyman Demirel ve eşi Nazmiye Hanım yerleşir. Selefine göre daha sade bir First Lady görüntüsü çizen Nazmiye Hanım Köşk’te perdeler ve yatak örtüleri dışında dekorasyon anlamında büyük değişiklikler yapmaz. Köşk’ün yoğunluğu Demireller döneminde de devam eder. Süleyman Bey günlük programıyla meşgulken, Nazmiye Hanım çoğunlukla mutfakta zaman geçirir. Çankaya’nın sıkı bir disiplinle çalıştığını söyleyen Erol Atar, her şeye rağmen oradaki hayatı kendi zaviyesinden sıkıcı buluyor. Her gelenin ufak tefek de olsa değişiklikler yapmasını ise “eskinin kokusunu almak istememeye” bağlıyor. ÇANKAYA KOMPLEKSİNİN MEKÂNLARI Her ne kadar Çankaya denilince akıllara ilk etapta Müze ve Pembe Köşk gelse de 438 dönümlük yerleşke bunlardan ibaret değil elbet. Mekanın en önemli yapılarından biri 1935’te Mustafa Kemal’in kardeşi Makbule Atadan için inşa edilen Camlı Köşk. Bina Atadan’ın arzusu istikametinde her taraftan güneş alabilmesi için camla kaplanır. 1951-54 arasında ise Türkiye’yi ziyaret eden yabancı liderlere ikametgâh olur. 1954-70 aralığında Başbakanlık ve Cumhuriyet Senatosu Başkanlığı Konutu görevi üstlenir. Bu dönemki ev sahipleri Başbakan Adnan Menderes, Senato başkanlarından Suat Hayri Ürgüplü ve İbrahim Şevki Atasagun’dur. 1971’den sonra yeniden yabancı devlet başkanlarının ikametgâhı olur Camlı Köşk. 1985 ve 1995’te onarım görür. Çankaya Yerleşkesi’ndeki bir başka önemli konut ise Çakmak Köşkü’dür. 1927’de hazırlanan bir rapora göre bodrum üzerine 2 katlı kâgir bir binadır. 20 Nisan 1968’de hazine adına tescil edilen köşk, 3 Temmuz 1969’da cumhurbaşkanlığına geçer. Sonrasında odalarından birinde merhum Mareşal Fevzi Çakmak’a ait özel eşyalar sergilenir. 12 Eylül döneminin başbakanı eski oramiral Bülent Ulusu, 10 Aralık 1983-4 Kasım 1987 tarihleri arasında burada ikamet eder. Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde Genelkurmay Başkanlığı’na devredilir. Cumhurbaşkanlığı kompleksinin en eski yapılarından biri de Başyaverlik Binası’dır. İnşa tarihi konusunda 1922, 1924 ve 1928 yılları arasında ihtilaf bulunuyor. Bunların haricinde Çankaya Yerleşkesi’nde şu binalar yer alıyor: Yeni Hizmet Binası, Yeni Genel Sekreterlik ve Devlet Denetleme Kurulu Binası, İdari ve Mali İşler ve Koruma Müdürlüğü binaları, Basın Toplantı Salonu, Resepsiyon Salonları, İtfaiye Binası, Sosyal Tesisler, garaj, sera, halı saha, tenis kortu, lojmanlar (Köşk içi 52, Yıldız 212, Çukurca 90; toplam 354 konut), Muhafız Alayı Yerleşkesi (Alay Karargâhı binası, Muhafız Taburu, Müze, Kuvvet Komutanları Konutları, Lojistik destek kompleksi) Çankaya Köşkü’nün dışarıyla irtibatı 6 kapıyla sağlanmakta. 1 numaralı kapı protokol; 5, personel ve yurttaşlar; 3-4, sağlık merkezi ve lojmanlar; 6, personel araçları ve resmî araçların giriş çıkışına tahsis edilmiş. Cumhurbaşkanlığı’na ait Ankara haricinde de konutlar mevcut. Bunlar 140 dönüm araziye sahip Tarabya Yerleşkesi (Evren zamanında TBMM’den cumhurbaşkanlığı kullanımına geçti) ve Marmaris Okluk Koyu Devlet Konukevi. Burası da Özal’ın yaz aylarında kullandığı meşhur konuttur. YILLARA GÖRE KÖŞK'TEKİ PERSONEL SAYISI Cumhurbaşkanlığı personelinin kahir ekseriyeti Çankaya Yerleşkesi’nde görev yapmakta. Ayrıca 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve son olarak 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in hizmetinde, İstanbul Tarabya Yerleşkesi’nde ve Marmaris Devlet Konukevi’nde de vazifeli çalışanlar var. 1920- 2005 tarihleri arasında cumhurbaşkanlığında görev alan ve ayrılan personel sayısı 225 yevmiyeli işçiyle birlikte 1650 kişi. Personelin yıllara göre dağılım ise şu şöyle: 1923-36, 1933-83,1943-94, 1953-89,1963-105, 1973-178, 1983-265, 1993- 381, 2003-480, 2007-450. AKSİYON
<< Önceki Haber Kasapyan Köşkü’nden Çankaya’ya Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER