CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, muhalefeti değil
iktidarı hedeflediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu ayrıca
Başbakan'ın konuşmasında kullandığı dilin Cumhurbaşkanı Gül'ü bile rahatsız ettiğini savundu. İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:
İKTİDAR OLACAĞIZ
Yolun sonunda iktidar var. Bize ana muhalefet gömleği dar geliyor. O iktidar bize halkın geleceğe güvenle bakmasının temel direği olacak. O yüzden herkese önemli görevler düşüyor.
O ÜSLUP BAŞBAKAN'A YAKIŞIYOR
Başbakan medyadaki adıyla bir
balkon konuşması yaptı. Güzel şeylerden söz ederken yine tehditlerden vazgeçmedi. Kışkırtıcılar, kendini bilmezler, basiretsizler, kirli oyunlar tezgahlayanlar dedi. Bu üslubu Başbakan ne derse desin biz kullanmayacağız
O üslup Başbakan'ın şahsiyetine yakışıyor. Onunla özdeşleşmiş durumda. Kullandığı dil artık Sayın Gül'ü bile rahatsız eder duruma gelmiştir. Bu dili
öfke ile kullanmak halka en büyük saygısızlıktır.
Saygının Recep Bey'in defterinde olduğunu da sanmıyorum. Biz hiçbir vatandaşımızı ötekileştirmeden, onların desteğini alacağız.
DEMOKRASİ ASKIDA
AB yetkililerine sordum: Siz hiç
referandum sürecinde üniversitelerin görüş beyan ettiğinizi duydunuz mu? ‘
Hayır' dediler. ‘Sizin ülkenizde olsaydı konuşurlar mıydı?' Diye sordum. ‘Evet' dediler. Burada bir sorun yok mu?
Madem reform diyorsunuz neden bu sorunun üstünde durmadınız. 12
Eylül yasalarının getirdiği nokta suskun bir üniversite yaratmaktı. Bir ülkenin üniversite gençliği susmuşsa o ülkede
demokrasi askıda demektir
YÖK'Ü KALDIRACAĞIZ
Önce YÖK'ü kaldıracağız. Sayın Başbakan YÖK'ü kaldırmaktan söz ediyordu. Şimdi hiç söz ediyor mu? Onun amacı özerk olmayan, bana itaat eden bir üniversiteyi nasıl yaratırımdı. Onu da yarattı. Bununla da gurur duyabilir.
Üniversiteler sessiz.
2009'da 207 bin öğrenci
yurtlara yerleşmek için başvuruyor. 98 bin öğrenci yerleşiyor. Bu rakamlar Kredi Yurtlar Kurumu'nun resmi internet sitesinde var. 2010'da 256 bin öğrenci başvuruyor, 69 bin öğrenci yerleştiriliyor. Bir anne-
baba sevinir, çocuğum üniversite kazandı diye.
YURT YAPMAK BU KADAR MI ZOR
Ama sevinçleri 1 hafta sürer. 1 hafta sonra aynı anne-baba kuşku içinde. Çocuğumuz nerde kalacak diye? Üniversite sayısın arttı diyorlar. Üniversitenin arttığı oranda yurtlar attı mı? Yurt yapmak çok mu zor. Devletin bütçesinde para mı yok. Elbette var. Ama amaç öğrencileri üniversitelere kazandırmak değil. Amaç, belli karanlık tutsaklara etmek.
Referandum sonrası sayın Başbakan yine konuşmasında herkesi kucaklayacağız dedi. Bu konuşmasını yaparken döndü ve Burhan Kuzu'ya dedi: Hazırsın değil mi çalışmalara. Kuzu AKP millet
vekili ve aynı
TBMM Anayasa Komisyonu üyesi. Söyleyen Başbakan. Kime söylüyor. AKP'li vekil Kuzu'ya.
BAŞBAKAN'IN EYLEMLERİ VE SÖYLEMLERİ AYRI
Başbakan 4 Eylül'de diyor ki: Yeni bir anayasa mı istiyorsunuz. Hemen yaparız. Referandumdan 12 gün sonra ise diyor ki Başbakan: Yeni bir anayasa konusunda 12 eylül akşamı itibariyle startı verdik. Herkes çalışmasını yapsın.
Burhan Kuzu'ya referandum akşamı verdiği sözlerin arkasında durmuş. Ve 21 gün sonra Sofya'ya giderken diyor ki Başbakan: Kimse bize 2011 içinde anayasa için
komisyon kuralım teklifiyle gelmesin Gündemimizde yok.
Bu kişi bu ülkeyi yöneten birisi. Referandum öncesi ve sonrası söylediğine bakın. Söylediği ve eylemi tutmayan bir Başbakan'a ne denir?
BAŞBAKAN'A: NEDEN KAÇIYORSUN
Gelin anayasayı değiştirelim dedik. Şimdi kendisi kaçıyor. Neden kaçıyorsun. Bu anayasa bu topluma dar geliyor? Neden kaçıyorsun, gel meydana oturup tartışalım.
Meclis'in işi çok olabilir. Uyum komisyonu kurmak zor değil ki. Her partiden iki kişi oturur, konuşur.
Sayın Mehmet Ali
Şahin, siz iktidarın mı yoksa parlamentonun mu Meclis Başkanısınız.
BAŞBAKAN'IN DİYARBAKIR MİTİNGİNDE VERDİĞİ SÖZ
4 Eylül 2010. Başbakan
Diyarbakır'da… Başbakan dedi ki: Şu eski Diyarbakır cezaevinde büyük işkenceler oldu. Ben o
hapishaneyi yıkacağım. Size daha güzel bir hapishane yapacağım.
Sorum şu: Dünyanın hangi demokrasisinde bir Başbakan gelir. ‘'Eskisini yıkıp size daha
modern bir hapishane yapacağım. Ve o izleri sileceğim'' der.
Diyelim ki ben CHP lideri olarak Diyarbakır'a gitseydim ve aynı sözü söyleseydim ne olurdu? Yer yerinden oynardı. ‘'CHP'ye bak. Bula bula bir hapishane diyor'' derlerdi ve dediklerinde de haklı olurdu. Ben bu sözleri vicdanı olan her vatandaşımın vicdanına
havale ediyorum.
MEDYA ÜZERİNDE BASKI VAR
Almanya ve Brüksel'de dedik ki: Biz hangi reforma
itiraz ettik. Bize bir örnek verebilir misiniz? Örnek yok. Biz değişimden yanayız. Batı standartlarında bir toplumdan yanayız. Siyasetçinin halka
hesap vermesinden yanayız.
Biz AB'nin
Türkiye'ye çifte standart uygulamasından rahatsısız. “Sizin ülkenizde 48 gazetecinin hapiste olduğu bir başka örnek verebilir misiniz?” diye sordum. Cevap veremediler.
Bunları konuşurken Bekir Coşkun'un işine son verildiği haberi geldi. En çok okunan bir yazarın işine son verildi.
Medya üzerinde
baskı var. Bunu kitap haline getirdik. Çevirileri yapılıyor. AB'deki tüm temsilcilere göndereceğiz
BAŞBAKAN AB'Yİ OYALIYOR
Bize diyorlardı ki: AKP bir şey yapmak istiyor, CHP engelliyor. Biz AB yolunda yapılan her şeye
destek verdik. Sayın Başbakan Bulgaristan'a giderken AB için “Türkiye sürekli oyalanıyor” demiş. Peki Başbakan neyin altına
imza attığını bilmiyor muydu?
Orada sen imza atmadın mı?
Baykal şu kürsüden defalarca “Onun altına imza atma. Türkiye'ye gel. Beraber anlatırız halka neden imza atmadığını” demedi mi? İmzayı attı sayın Başbakan. Şimdi yakınıyor
AB süreci sona doğru yaklaşıyor. Sen AB'yi oyalıyorsun sayın Başbakan. CHP'yi gördüler. CHP bu yolda engel değil. CHP'yi şikayet edemiyor. Şimdi de AB'den yakınıyor oyalıyorlar diye. Bizim gizli gündemimiz yok.