Kılıçdaroğlu: Bedelli askerliği kabul etmiyoruz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin olağan haftalık grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu: Bedelli askerliği kabul etmiyoruz

 Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı bedelli askerlik konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, "Durumu iyi olanlar askere gitmeyecek, durumu iyi olmayanlar doğru nöbete! Bunu kabul etmiyoruz, reddediyoruz." dedi.

İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

- Somalı işçilere diyorlar ki, ya aç kalıp öleceksiniz, ya da madene girip öleceksin. Biz, senin insan gibi yaşayacak koşulları sağlamayı taahhüt ediyoruz. Biz, madenlerle ilgili bilirkişilerle konuştuk, 10 maddelik raporu Meclis'e sunduk.

- Engelliler günü nedeniyle engelli arkadaşlarımız da aramızda. Engellilerin içinde bulunduğu koşulları bilmemiz gerekiyor. Onların sorunlarını çözmek hepimizin görevi. Bizim inancımızda ayrılık gayrılık yok.

- Beraber yaşayacağız, güzellik içinde yaşayacağız. Böyle bir Türkiye istiyoruz. Öğretmenler daha güzel eğitecekler. Böyle bir Türkiye'nin asıl mimarı öğretmenlerdir. Geçen hafta 24 Kasım öğretmenler günüydü. Çok güzel laftar ettik. Şimdi öğretmen dünyasına yeniden bakmak istiyorum. İtibarlı olmanın yolu eğitimden geçiyor. Çağdaş dünya, en büyük kaynağı eğitime ayırıyor. Şimdi bütün anneler, kız çocuklarının kendilerinden daha iyi yetişmesini istiyorlar. Bir toplum zincirlerini kıracaksa, yolu eğitimden geçiyor.

- Diğer ülkeler eğitime ne kadar harcıyor, biz ne kadar ayırıyoruz: OİCD yüzde 5,8'i, Türkiye ise 3,02'sini arıyor. Daha fazla ayırmak zorundayız. Kendine saray yapacağına, eğitime para ayır. Para ayırmıyoruz eğitime. Öğretmenlerimiz mutlu acaba? 4 yıllık üniversite mezunu öğretmen düşünün. Öğretmenlerinin yüzde 81'inin kredi kartı var. Yüzde 79'unun banka borcu var. 2 öğretmenden biri esnafa borçlu, 3 öğretmenden biri de ek iş yapıyor. Öğretmen geçinemiyor. O zaman çocuğa nasıl ders verecek? Buradan öğretmen kardeşlerime sesleniyorum. Bizim iktidarımızda hiçbir öğretmenin kredi kartı borcu olmayacak. Hiçbir öğretmenin esnafa borcu olmayacak. Çünkü öğretmenin hak ettiği maaşı vermek, benim görevimdir. 2002'de bir öğretmen aylığıyla 24 çeyrek altın alabiliyordu. 2014'te ise 14 çeyrek altın alabiliyor. Yüzde 40 bütçesi küçülmüş. Bu tablo öğretmen kardeşlerimin içine siniyorsa, gidecek AKP'ye oy verecek, hatta sarayda bile oy kullanabilir.

- OİCD'nin, öğretmen maaşlarının ortalaması 37 bin dolar, Türkiye'de ise 13 bin dolar. Senin hak ettiği aylığı alman lazım. Eğitim-Bir sen diye bir kurum var. Senin satan sendikadır bu öğretmen kardeşim. Enflasyon farkını sözleşmeye koydurmadılar. Sarı sendikalara itibar etmeyin, iktidarla ortak iş yapıyorlar. Bir elleri yağda, bir elleri balda. Saraylarda yaşıyorlar. Öğretmen toplumu aydınlatan kişidir. Diğer memurlara göre sen daha fazla aylık alacaksın.

- Bir de ücretli öğretmenlik diye bir şey var: 800 lira çalışın diyorlar. Devlet böyle bir şey yapar mı? 800 lira verilen öğretmen benim çocuğumu nasıl yetiştirir. Atama bekleyen öğretmenlere sesleniyorum: Nüfusunuz bir ülkeyi geçti. Size söz: 4 yıl içinde atama bekleyen öğretmen sıkıntısı olmayacak. Tamamını çözeceğiz. 36 öğretmen atama beklediği için intihar etti. İskenderun Dörtyol'da, yaşlı bir adam yanıma geldi, gözü yaşlı: Oğlum 10 yıldır atama bekliyor dedi. Bir adamın kolay ağlamayacağını bilirsiniz. Ama onların umrunda değil. Yatak odalarında boy boy paraları, kasaları var. Atama bekleyen öğretmenlerin derdi onların değil. Benim derdim, Ermenek'teki Recep Amca ne zaman kundura giyecek, benim derdim o.

- Öğretmenlerin neresine dokunsan bin ah çıkıyor. MEB'deki üst düzey yetkililer 3 yıl içinde 2 kez yerleri değiştirildi. İktidar yasa çıkarıyor, öğretmenler mahkemeye gitmesin diye. Oysa, öğretmen geldiği zaman, herkesin ayağa kalkması gerekiyor. "Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum" diyor Hz. Ali. O sana neler öğretiyor, sen onu sağa sola sürüyor. Bununla da yetinmediler, yöntici atama yönetmeliği çıkardılar. 4 yılını dolduran 76 bin öğretmeni görevden aldılar. Bu nasıl eğitim verecek? öyle bir değerlendirme yaptılar ki. Yozgat Sorugun'da, Mustafa Şahin, vefat etmiş. Ama MEB buna 76 puan verip göreve devam etmesi kararı vermiş. Diğer bir örnek: Cuma Özdemir, 76 puan verdiler, öğretmenliğe devam et diye. Ama Cuma Özdemir, AKP ilçe başkanı. Eğitim bu halde.

- 11 yılda eğitim sistemini 13 kez değiştirdiler. Hangi gerekçeyle değiştiriyorsun? Bizim çocuklarımız denek oldu. 13 kez, yazık günahtır. Eğer siz, gerçekten bir ülkeyi seviyorsanız, eğitime önem verecekseniz. Eğitim alanı, bütün ülkeler için en stratejik alandır. Bizim ülkemizde 4+4+4 geldi, kalkınma planında yok, hükümetin planında yok, MEB'in planında yok. 5 milletvekili teklif getirdi, hiçbiri eğitimci değil. Bilimsel yayınlarda İran, şu an Türkiye'yi geçmiş durumda. Üniversiteler medreseye döndü. Burada her düşüncenin konuşulması lazım. Eğer üniversite bilgi üretmiyorsa, sizin saray yapmanızın hiçbir önemi yok.

- Peki bu tablo öğrencilerimize nasıl yansıyor? OİCD üyesi ülkeler: Matematik ve Fen alanında yapılan araştırmada bizim öğrencilerimiz en son sırada. Bizim öğrencilerimiz yeteneksiz mi? Hayır, eğitimdeki sorunlar yumağı geliyor, öğrencilere yansıyor. Okuma becerisi konusunda Slovakya'dan sonra sondan ikinci sıradayız. Güney Kore'den önce otomobil üreten ülkeyiz aslında. 1980'de Güney Kore, ilk 20'nin içinde yer almıyordu. Güney Kore, problem çözme becerisi yüzde 28, bizde yüzde 2. Davutoğlu, TÜRGEV'in farkında mı acaba? Neden TÜRGEV diyorum: Çünkü paralar oraya yatıyor, sonra ihale alınıyor. Rüşvetin merkezi. Başında da Erdoğan'ın çocukları var, Bilal oğlan var. Bilal oğlan gidiyor, MEB'in üst düzey çalışanlarını topluyor, sonra eğitimin nasıl olması gerektiğini söylüyor. Milli Eğitim Bakanı ne yapıyor acaba? Hepimizin üzerinde düşünmesi gerekiyor.

- Bedelli Askerlik konusunu getirdiler. Ne diyorlardı: Zenginin çocuğu para yatırıp askerlikten kurtulacak, sonra fakir gidecek askerlik yapacak. Biz de destek verdik. Ama şimdi ne diyorlar? Durumu iyi olanlar askere gitmeyecek, durumu iyi olmayanlar doğru nöbete! Bunu kabul etmiyoruz, reddediyoruz.

- Son günlerde bir tartışma daha var, yüzde 10 barajı. Biz halkın tercihlerine inanırız. Seçimlerin de demokrasinin en büyük göstergesi olduğuna inanıyoruz. Ama biz yüzde 10 barajını istemiyoruz. Bunun adı milli irade hırsızlığıdır. Diyeceksiniz ki, milli irade hırsızlığı dediniz rahatsız olurlar. Onların bundan alınacağını hiç sanmıyorum. Temsilde adalet var. Yüzde 1 oy alan bir partinin, en az 1 milletvekilinin Meclis'te olmasını istiyoruz. Yüzde 3, yüzde 5, kapı gibi kanun teklifini verdik. Yüzde 10 barajı, darbecilerin getirdiği bir şeydir. Darbeye karşıysan, darbecilerin getirdiğine de karşı çıkacaksın. Korkuyorlar şimdi AYM, aksi karar verir mi? Niye korkuyorsunuz? Davutoğlu ise AYM'ye teklif götürüyor. Anayasa derki, kimse Yargı'ya talimat veremez.

- Bugünkü konuşmasında Davutoğlu, dedikolardan yola çıkarak bir şeyler söylüyor. Yav, sana yakışır mı?
<< Önceki Haber Kılıçdaroğlu: Bedelli askerliği kabul etmiyoruz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER