Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, kendilerine atılan yalan ve
iftiraların peşini bırakmayacaklarını kaydetti. Kılıçdaroğlu,
Başbakan Erdoğan'ın, ''
Alman vakıfları ve
CHP'' konusunda yaptığı açıklamayı anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bunu 2
Ekim 2011 Pazar günü söylüyor. Ben salı günü
çağrı yaptım ve 'Bir Başbakan karnından konuşmaz. Başbakan
vakit geçirmeden, hemen bugün ima ettiği CHP'li belediyelerin isimleri ile birlikte bildiği her şeyi kamuoyuna açıklasın. Şerefli Başbakan'ın yapması gereken budur' dedim. Bu konuda ne bilgi
belge varsa gizlice benimle değil basının önünde Türk halkı ile paylaşsın. Sesini çıkarmadı. Ben bir yalanın peşindeyim. CHP'li belediyelere iftira atıyorsun. Yalan söylemek, iftira atmak bir Başbakan'a yakışır mı? Çıkıp konuşsun. Bir tek CHP'li belediyeyi suçlayamaz. Bir hafta süre var. Konuştu konuştu. Konuşmadıysa
gensoru vereceğiz, gelip Mecliste konuşsun.
Geçmişteki
Çankaya Belediyemizi suçluyor, 'Bunlar yapıldı siz ne yaptınız' diye. Ben Sayın Başbakan'a
Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nden rüşvet toplayan adamın kendi el yazısı ile tuttuğu
defterin fotokopisini gönderdim. Defter
mahkeme dosyasındaydı. Soruşturmayı yapan dönemin savcısı o defteri görmüyor. Ben defteri Başbakan'a gönderdim. Sayın Başbakan, 'O defterin altında rüşvet toplayan adamın imzası yok' dedi. Pes yani. İnanmıyorsan adli tıpa gönder. Adam da 'ben topladım, benim defterim' diyor. 'Bu rüşvet defterini yakana as ve öyle gez' dedim.
Çankaya Belediyesi ile ilgili de suçlamayı yaptı.
Ankara Cumhuriyet Savcılığına yazdığımız yazı. Soruşturun diye yazdığımız yazı. Altında dönemin CHP Genel Sekreteri'nin imzası var. Bunu da Sayın Başbakan'a göndereceğim. Bunu da soldaki yakısına assın."