Parolası 'Tayyip' işareti ‘Yüzde 25 indirim'
Dubai'de
Kurban Bayramı...
Taksi şoförü Muhammed`e göre yirmi iki Arap
ülkesinden, kadın erkek, çoluk çocuk toplanmış Dubai`nin yolunu tutmuş:
‘Ya Dubai ya da İstanbul'a gidiyor herkes... Biz bir ara telaşlandık eskisi gibi hücum olmayacak diye... Dubai'deki bütün AVM`ler,
oteller hatta lokantalar bile
Müslüman ülke gazetelerine, dergilerine, televizyonlarına reklam verdi. Büyük indirimler yapıldı otel fiyatlarında... AVM`lerde de öyle...'
‘İşe yaradı mı?'
‘Yaradı yaramasına da... Ama eski kala
balık yok. Dubaililerin yarısı bile Türkiye'ye gitti.'
Dubai ilginç bir yer.
Dubai yurttaşının sayısı kimine göre 500 bin kimine göre de 700 bin... Ülke nüfusuysa neredeyse 4 milyon. Filipinlisi, Hintlisi, Pakistanlısı, Yemenlisi, Bangladeşlisi hem
emek yoğun hem de
hizmet sektöründe çalışıyor. Amerikalı ve Türkler dahil Avrupalılar, doktor, mühendis, mimar olarak görev yapıyor ve çok ciddi paralar kazanıyorlar.
Dubai vatandaşı elini sıcak sudan
soğuk suya sokmuyor;
yabancı yatırımcıya ortak oluyor yan gelip yatıyor. Yabancı yatırımcının bir Dubai yurttaşıyla ortak olmadan büfe açması bile mümkün değil. Dubai`de her şeyin yüzde yetmişi devletin. Yani iş yapacaksanız ya devletle ortak olacaksınız ya da Dubaili bi vatandaşla.
Neyse...
Madinat Jumeirah'da
taksiden indim. Kıyıdakı
kahve-lokantalardan birine oturdum.
Çayımı söyledim; kitabımı açtım başladım okumaya. Aradan yarım saat geçti geçmedi, ‘afedersiniz... Oturabilir miyiz...' sesleri beni kitabımdan kopardı. Kafamı kaldırıp baktım, bir hanımla bir bey, başımda dikiliyor. Şöyle bir çevreme göz attım; bütün masalar
dolmuş.
‘Buyrun...'
Oturdular. Başladılar İtalyanca konuşmaya.
Ben tam kitabıma dönmüştüm ki, ‘iyi bayramlar Aziz Bey...' muhabbeti başladı. Türk milletinin istilasına uğramıştım. Tokalaştık, havadan sudan lafladık üç beş dakika kadar asağı yukarı yirmi kişiyle. Sonra onlar yollarına gitti ben de kitabıma döndüm.
Acıkınca el ettim Filipinli garsona; balık, karides ve
salata söyledim.
Tam yemeğe dalmıştım ki, iyi giyimli bir bey geldi. Restoranın sahibiymiş.
Benimle tanışmak istediğini söyledi... Kendimi tanıttım. Hal hatır sordu.... Bayramımı kutladı.
Dubai vatandaşıymış. Bu
restoran gibi daha yirminin üstünde yeri varmış, Fransızlar'la ortak açtığı. Yer onunmus,
sermaye Fransa`dan gelmiş. Biraz konuştuktan sonra, merak ettim:
`Neden benimle tanışmak istediniz?`
`Ben bir ay önce Türkiye`deydim. Masanıza gelen kalabalıkla konuşurken Türkçe konuştuğunuzu anladım. Onun için sizinle tanışmak istedim. ‘Sonra resmen kikir kikir güldü ‘One minute... One minute' dedi!
Önce anlamadım ne demek istediğini.
Boş boş baktığımı görünce:
`Your prime minister... Told the Israelis one minute one minute... You can not push Muslims around anymore!`
Yani başbakanınız İsrailliler'e bi dakka bi dakka dedi... Müslümanları itip kakamazsınız artik! buyuruyor Dubaili amcam.
Hikayeyi kendi kafasına göre kurgulamış ama olsun.
‘Yaaa..'
‘İstediğinizi yiyin için size yüzde 25 indirim!'
`Niye?`
`Tayyip indirimi! `
Adam gülerek uzaklaştı.
Nereden nereye değil mi? Davos`daki bir çıkış, üzerinden onca zaman geçmesine karşın hala etkisini sürdürüyor. Ben bile o `one minute`in meyvelerini topladım işte!
AZİZ ÜSTEL - STAR