Bugüne kadar yapılan 16 anayasa değişikliğinin bunun en somut göstergesi olduğuna dikkat çeken Köker, ülkenin hala 82 anayasasından kaynaklanan sorunlarla boğuştuğunu ifade etti.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren
Abant Platformu'nun "yeni Dönemde Yeni
Anayasa" konulu 23. toplantısı başladı.
Toplantının açış konuşmasını yapan Abant Platformu Dönem Başkanı Prof. Dr. Leven Köker, anayasa tartışmalarının uzun süredir devam ettiğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Köker, 1982 Anayasası'nın kabulünden beri sorunların olduğunu ve bunların kısmi değişikliklerle çözülmediğinin 16 anayasa değişikliğinden sonra kanıtlandığına işaret etti.
Çok kapsamlı sayılacak değişikliklere uğramış olmasına rağmen 1982 Anayasası'yla sorunların devam ettiğine değinen Köker şöyle devam etti: "Bugün geldiğimiz noktada 2007 sürecinden biraz daha farklı olarak ana muhalefetin de isteği olan yeni bir anayasa muhatabı var. Herkes
sivil, demokratik özgürlükçü anayasadan bahsediyor. Bu terimlerin içini doldurmaya başladığımızda muhatabın içi zayıflıyor. Bu yurttaşlar anayasayı yazarsa, bu sivil olur. Böyle bir anayasanın demokratik olmama ihtimali pek yoktur."
1982 Anayasası'nın milliyetçi bir anayasa olduğuna vurgu yapan Köker, "
Milliyetçi anayasa, hem başlangıç bölümünde hem ikinci maddesinde nasıl milliyetçi anayasa olduğu vurgulanıyor.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili, milliyetçi bir anayasa olmanın bir yük getirdiği görülüyor. Bu yük
Türkiye gibi çok farklı düzeylerde dinsel mezhepsel ve inançsal bölünmüş o anlamda çoğulcu toplumda homojen bir millet yaratma, devlet eliyle yapmaya kalkma çok ağır bir yük.
Kürt sorunu başta, alevi sorunu buna bağlı olan toplumsal kimlik, gayri Müslimlerin sorunları bunların hepsinin böyle bir homojen bir millet yaratmayı güden, anayasada taşınamıyor." şeklinde konuştu.
"Yeni dönemde yeni anayasa düşünürken, bu milliyetçilik anayasadan nasıl
tasfiye edilecek meselesi. Egemenliğin formulasyonu dahi yeniden düşünülmeli." diyen Köker, "
Egemenlik Türk milletine ait' sözünü, 'egemenliği Türkiye halkına ait' diye düşünmemiz gerekiyor. 'Egemenlik kayıtsız şartsız Türkiye halkının' demek daha doğrusudur. Çoğulculuğumuzu kapsayacak. Hedeflenenin AB çerçevesinde önemli bir
açılım imkanı verecek. Bugün şeriata dayalı devlet kurmak isteyen gruplar son derece marjinal gruplar. Yüzde 8 kusur deneğin şeri devlete
taraftar olduğu gösterilmiştir. Burada daha ayrıntılı sorular sorulsaydı, bu rakam düşerdi. Bu rakam düşme eğiliminde ve Türk toplumunun laiklikle bir sorunu olmadığını gösteriyor." ifadelerini kullandı.