Sonunda o meşhur 301.madde,
kavga gürültüyle de olsa değişti. Neyse ki kovuşturma
yetkisinin Cumhurbaşkanı’na bağlanması önerisinden de vazgeçildi; aynı şekilde TCK 305 için
Köşk’e yetki verilmesi de...
Fakat mesele burada bitecek gibi görünmüyor. Sanki Türklük elden gitti gibi bir hava yaratılıyor. Sanki Türklüğü aşağılamak, bundan böyle serbest olacakmış gibi...
MHP’li başkanvekilinin görüşmeler sırasındaki itirazı, bu düşüncenin tezahürü: ‘301’den Türklüğü çıkarmayın da ne yaparsanız yapın!’
MHP’liler ‘Türklüğe hakaret’ yerine ‘Türk milletine hakaret’ denmesine neden bu kadar karşı, anlamak mümkün değil. ‘Türklük’ yerine ‘Türk Milleti’ ibaresinin konmasının, neyi değiştireceği bile tartışmalı.
Sonuçta eski 301’de ‘
eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz’ deniyordu. Ama ‘Türklüğe hakaret etti’ diye
yerli yersiz
dava açılmasını, insanların
hedef tahtası haline getirilmesini engellemedi!
ZAFERİ ANLA
Türklüğümüz konusundaki aşırı hassasiyetimizin elbette nedenleri var. Büyük zorluklarla
Kurtuluş Savaşı’nı kazanmışız... Adı üstünde, kurtulmuşuz!
Oysa pek çok Türk’e göre, savaş hiç bitmedi, hatta ‘
tehlike’
Kurtuluş Savaşı döneminden bile daha büyük. Neden? Başka türlüsünü bilmiyor da ondan. Hep tetikte olacak, hep şüphelenecek, hep düşman yaratacak! Varlık sebebi bu. Başka türlü ne yapacağını bilmiyor, çünkü korkuyor. Birey olmak, modernleşmek, 21.yüzyıl dünyasına nasıl ayak uyduracağını düşünmek, vatandaş olarak benim olayım nedir sorusunu sormak, onun için düşünülemez. Rezalet! İhanet!
Osmanlı Bankası Müzesi’nde iki hafta önce düzenlenen 3. Aydınlanma Sempozyumu’nda, bu meseleler üzerinde düşünen, yazıp çizen akademisyenleri dinledim. Prof. Dr. Faruk Birtek, vatandaşlık konusunda
zihin açıcı bir konuşma yaptı: Vatandaşlığın evrensel bir kavram olduğunu, bunu gerçekleştirmek içinse ulus devlet anlayışının oturması gerektiğini...
Cumhuriyet’in de evrensel bir proje olduğunu, ancak vatandaşı soktuğu kalıbın, bireyi yok ettiğini... İyi vatandaşlık tanımının daracık bir kutuya hapsedildiğini anlattı...
Sonunda şu yorumu patlattı: “Cumhuriyet’in en büyük açmazı, milli mücadeleden çıkmaması.
Harp bitti, kazandık! Artık bir nefes alalım. Bitti kardeşim ya! Zaferi anla...”
Hoca’nın bu samimi isyanı, belki kanınıza dokunacak. Mücadele sürüyor ama başka alanlarda: Bilgide, teknolojide, dünya vatandaşı, insan haklarına saygılı olabilmekte... Bu mücadeleyi kazanmak için artık kendimize, vatandaşımıza güvenmeyi öğrenmenin vakti gelmedi mi?
MEHVEŞ EVİN/AKŞAM