Maçın Sonucu - Yorum

Tamer Korkmaz bugünkü yazısında 'Köşk üzerine oynanan psikolojik harekatı' yazdı.

Maçın Sonucu - Yorum

Maçın Sonucu Çankaya Süreci '367 Hurafesi' ile sakatlandı; ama demokrasi maçı bitmedi. Bir başka deyişle, Abdullah Gül'ün adaylığı devam ediyor. Vatan gazetesi, son günlerde manşetleriyle yazarlarıyla "Gül artık Çankaya adayı değil" diyerek psikolojik harekat yapıyor. "Ankara kulislerine yansıyan iddiaya göre Erdoğan seçim sonrası Gül'ün aday olmadığına dair sürpriz kararı kamuoyuna açıklayacak"mış: Bunun adı da "Yumuşama Planı" imiş... Vatan'cılar, Erdoğan'ın kendilerine "Çankaya adaylığı konusunda takdir Abdullah Bey'in" demesinden de Gül'ün "feragat istasyonu"nda ineceği anlamını çıkarmışlar... Vatan Başyazarı Güngör Mengi "Bu durumda Gül'ün tekrar aday olmayacağı kolayca ortaya çıkıyor" diyerek palavra yayınlarının üstüne tüy dikiyor. Abdullah Gül, Vatan'ın bir başka yazarına "Elbette adaylığım sürüyor. Başbakan'ın beni aday göstermeyeceği söylentilerini kim neden çıkartıyor bilmiyorum. Adaylığımı gördüğünüz gibi meydanlar da onaylıyor" diyor... Ancak Vatan gazetesi kararını vermiş bir defa! Vatan Kuvvetleri, bu harekatı AKP'nin tabanı/seçmeni nezdinde prestij yitirmesi için yapıyor. "Bakın, gördünüz mü Erdoğan kafasına koymuş, Gül konusunda geri adım atacak" demeye getiriyorlar. Adını da "yumuşama" koymuşlar! Erdoğan Çankaya adaylığından vazgeçmek suretiyle çok çarpıcı bir "uzlaşma/yumuşama" adımı atmadı mı? Çankaya koltuğundan feragat eden tek siyasi liderden söz ediyoruz... Erdoğan'ın Gül'ün adaylığından vazgeçmesi söz konusu dahi değil... Güngör Mengi "Bir mucize olsa ve AKP 367'yi geçse bile Erdoğan'ın Gül'ü Çankaya'ya çıkarması beklenmemelidir" derken kelimenin tam anlamıyla üfürüyor. Sadece Vatan kadrosu değil çokları Gül'ün nasıl aday olduğunu algılayabilmiş değiller. Bu konudaki gerçeği daha önce yazmıştım, ayrıntısına girmeyeceğim... Mengi "Çankaya seçimini kilitleyen sebep, Abdullah Gül ismi üzerinde uzlaşma sağlanamamış olmasıdır" iddiasında: Sadece görünürde cereyan edenlere bakarsak gerçekten böyle olduğunu sanmamız çok doğal... Acaba öyle mi? Yani, Başbakan örneğin Vecdi Gönül'ü veya Nimet Çubukçu'yu Çankaya'ya aday gösterseydi, Pusuya Yatanlar "367 Operasyonu"nu asla devreye sokmazlardı diye düşünüyorsanız: Yanılıyorsunuz! En basitinden CHP liderinin demeçlerini hatırlatarak bu söylediğimin geçersiz olduğu ileri sürenler çıkacaktır. Ancak kazın ayağı, perdenin ardındaki gerçek öyle değildi: 367 Operasyonu, AKP'li bir cumhurbaşkanı seçtirmemek üzerine kuruluydu! (Final? Maçı kazanamayacaklarını bilmenizi isterim.) Dolayısıyla perde arkasında "türbanlı first leydi" gerekçesini de aşan bir hadise var. Sözünü ettiğim husus, eski güçlerini yitiren "Gizli İktidar" kalıntılarının milli iradeye duydukları husumetle alakalıdır... *** Bakınız 1950 genel seçimlerinden beri hiç değişmeyen bir "irtica" söylemi var. Aradan tam 57 yıl geçmiş; ama 22 Temmuz seçiminin kampanyasında hâlâ "Cumhuriyet'in temel değerleri tehdit altında" repliği tepe tepe kullanılıyor... Filmin başından beri ısrarla, itina ile kurmaca bir tehdit unsuru milli iradenin kafasının üzerinde kılıç gibi sallandırılıyor... Devletin milletiyle barışma ihtimali bile (ki Türkiye hızla o noktaya doğru gidiyor) kalıntıları deli ediyor! Kâbus senaryolarının, provokasyonların, seçimi erteletme hesaplarının, toplumu "laiklik istismarı" ekseninde güdüleme numaralarının ardında "milli irade" korkusu yatıyor. Zaman
<< Önceki Haber Maçın Sonucu - Yorum Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER