Tarih 17 Ekim 2006… Henüz yedi ay evvel… ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, şimdiki ortağı ya da lideri Mehmet Ağar’a saldırıyor!.. Bakın… Ne bir eksik, ne bir fazla… Virgülüne, noktasına… “Bu kadarı da olmaz ki… Bir Genel Başkan’ın haysiyeti bu kadar da hiçe sayılmaz ki” dedirtecek cinsten. Bir vurmuş ki, Mumcu… Bir bak, ne Ağar: ERKAN MUMCU DİYOR Kİ!.. “Geçtiğimiz günlerde DYP Genel Başkanı bir söz söyledi. Şimdi söylediği sözlerin ne olduğunu tam olarak anlamış değiliz. Kendisi de zaten SÖYLEDİĞİ SÖZLERİ TEKRAR EDEBİLECEK CESARETE SAHİP DEĞİL!.. (…)Burada herhangi bir siyasi partiyi yermekten, eleştirmekten öteye ülkenin geleceği, ülkenin bütünlüğü, vatanın bütünlüğü etrafında oynanan oyunları teşhir etmektir amacım. Yoksa hiç kimseyle işim olmaz. Herkes yolunda gitsin. Allah herkesin çarşısına pazar versin. AMA KİMSE MEMLEKETİ PAZARLAMAYA KALKMASIN!.. KİMSE MİLLETİ PAZARLAMAYA, VATANIN BÜTÜNLÜĞÜNÜ PAZARLAMAYA KALKMASIN!.. Onu yapmaya kalkarlarsa ona müsaade etmeyiz. Şimdi neydi iki sene önce, bir sene önceki davranışımız? Başbakan ‘Kürt sorunu’ vs. dediği zaman biz demiştik ki ‘Mesele bir etnik sorun değildir. Mesele bir sistem sorunudur. Bunun çözümü de sizin baktığınız yerde değildir. Ama Türk medyasının kafasında bir çözümü var. Türkiye’nin işbirlikçi sermayesinin de kafasında bir çözümü var. Onun için onlar bize kulak vermek yerine daha anlaşılabilir, daha pazarlığı yapılabilir modellerin peşindeler. Aynı dönemde Sayın Başbakan, Sayın Ağar’ı bizim de eleştirdiğimiz bir biçimde, Sayın Ağar’ı ve diğer muhalefeti ‘bu işten, terörden beslenmekle’ suçlamıştı. Ve ‘Cesaretiniz varsa Hakkâri’ye gelin’ demişti. ‘Hakkâri’de konuşun” demişti. Yani ülkenin bir parçasını siyasi partilerin genel başkanları için gidilemez, ya da gidilmesi cesaret isteyen bir yer olarak ilan etmişti. Ülkenin bütünlüğüne ihanet eder bir biçimde kendi oturduğu konumun farkına varmadan, oradan da birisi onun Hakkâri’ye, Cudi’ye davetine Kandil’e davet şeklinde bir karşılık vermişti. Yani şöyle ‘Hakkâri’ye gel Cudi’ye gel, Cudi olmaz Kandil’e gel’ meydan okuması içinde biz bir diyalog izlemiştik. BÖYLE BİR KAHRAMANLIK YARIŞI… NE OLDU? SONUNDA WASHİNGTON’DA BULUŞTULAR!.. NE KANDİL’E GİDEBİLDİLER, NE CUDİ’YE SONUNDA WASHİNGTON’DA BULUŞTULAR!.. Dün ajanslar, Dışişleri Bakanı Gül’ün; Sayın Ağar’ın sözlerini ciddiye almak gerektiğini söyleyen mesajlarını flaş flaş geçiyorlar ve gazeteler de bunun altını çiziyorlar, bunu son derece önemsiyorlar TV’ler vs. Dün akşam yine TV’de Sayın Başbakan bunun son derece olumlu, pozitif bir yaklaşım olduğunu söylüyor. ANLAŞTIKLARI BİR YER VAR!.. PEKİ NEREDE ANLAŞTINIZ KARDEŞİM?.. ANLAŞTIĞINIZ ŞEYİ MİLLETİN ÖNÜNDE APAÇIK KONUŞUN!..(…) SAYIN AĞAR’I SÖZLERİNE AÇIKLIK GETİRMEYE DAVET EDİYORUM. YANİ DAĞDA SİLAH ATMAK YERİNE DÜZ OVADA SİYASET YAPMAYI TAVSİYE EDEN SÖZLERİNİN ARKASINDAKİ NİYET NEDİR?.. NE DİYORSUN?!. Türkiye’de terör örgütüne üye olmayanlar açısından siyaset yapmakta bir kısıtlayıcı, engelleyici bir şey var mı? Yok. Hatta terör örgütüyle ilişkisi kanıtlanamadığı için, ama terör örgütünün güdümünde oldukları apaçık bilinenler, hatta terör örgütünün güdümünün dışına azıcık çıkmak istediklerinde ölümle tehdit edilenler, Türkiye’de siyaset yapabiliyorlar değil mi? Yapabiliyorlar, hepimiz biliyoruz bunu. Demek ki kastettiği şey bu değil. Demek ki TERÖR ÖRGÜTÜYLE AÇIKLANABİLİR KANITLANABİLİR İLİŞKİSİ OLMAYANLARIN SİYASET YAPMASINI KAST EDİYOR OLAMAZ!.. Eğer bunu kastediyorsa bu zaten saçma. Çünkü bu zaten böyledir. “Dağdan insinler siyaset yapsınlar” diyorsan bu nasıl olacak? Bu ancak afla olur. Bunun başka bir yolu yok. Sen zaten, “hükümet inisiyatif alsın, ben risk alırım” derken galiba bunu demeye çalışıyorsun. Ama BEN MERAK EDİYORUM SEN NEYİN RİSKİNİ ALIYORSUN? RİSK TÜRKİYE’NİN BOYNUNA İKTİDAR SİZİN KOYNUNUZA!.. ARADIĞINIZ ŞEY BU: İKTİRDAR SİZİN KOYNUNUZA RİSK TÜRKİYE’NİN BOYNUNA!. BÜTÜN MESELE BİR AMERİKAN SENARYOSU ÜZERİNDEN HÜKÜMETE ORTAK OLABİLMEK!... Bütün mesele bu, bütün kavga bu. “Ben risk alırım.” Neyin riskini alıyorsun? Ve köşelerinden “Ağar’ın bunu söylemeye hakkı var” diyenlere sesleniyorum; NİYE HAKKI VAR?.. BU ÜLKENİN KADERİYLE, BU ÜLKENİN BÜTÜNLÜĞÜYLE, BU ÜLKENİN BAĞIMSIZLIĞI ÜZERİNDEN PAZARLIK ANLAMINA GELEBİLECEK, TERÖRLE PAZARLIK ANLAMINA GELEBİLECEK SÖZLERİ SÖYLEMEYE KİMİN NEDEN HAKKI OLSUN? Neden hakkı var? Ne var yani müktesebatında bizim bilmediğimiz bir şey mi var? Yani çok özel bir vatanseverlik sayfası falan mı var Türkiye’nin kendisine bedel ödemesi gereken? YOKSA ÇOK TARTIŞMALI BAŞKA SAHNELER Mİ VAR?.. Ben en iyisi buradan bir iyi niyet çağrısında bulunayım ve Sayın Ağar’ı doğru yola davet edeyim. GELİN SİZ DE SAYIN BAŞBAKAN GİBİ ÖZÜR DİLEYİN!..(..) Şimdi bu “WASHİNGTON’DA BULUŞTULAR” dedim ya bunun altını çizmek gerekiyor.(…)SAYIN AĞAR’IN TALİP OLDUĞU ROL AKP İLE BERABER KUZEY IRAK KÜRT DEVLETİNE HAMİ ROLÜDÜR!.. (…) Ve böyle yumuşak mesajlarla SAYIN GÜL’Ü KAST EDİYORUM, SAYIN BAŞBAKANI KAST EDİYORUM, SAYIN AĞAR’I KAST EDİYORUM. EĞER SİZ MİLLETTEN İKTİDAR BEKLİYORSANIZ YANILIYORSUNUZ!.. MİLLETİN DİRAYETİ, MİLLETİN İRADESİ SAĞLAMDIR. SİZE ‘SİZ ÖYLE İSTİYORSUNUZ, AMERİKALILAR DA ÖYLE İSTİYOR’ DİYE İKTİDARI VEYA ORTAKLIĞI VERMEZ!.. BELKİ BU TUTUMUNUZLA BEŞ ON SENE SONRA SİZE BİR NOBEL VERİRLER. EĞER ARADIĞINIZ SİZİN DE BİR NOBELİNİZ OLSUNSA, SAYIN GÜL’E VE SAYIN AĞAR’A SESLENİYORUM. Aradığınız ‘biz bu politikalara yol verelim. Bu barışsever tutumumuz dolayısıyla belki bize de bir Nobel verirler’ diye düşünüyorsanız o mümkündür. ZANA, AĞAR VE GÜL’ÜN ÜÇÜNE ORTAK BİR NOBEL verilmesi mümkündür. AMAN ALLAH’IM, NASIL SALDIRMIŞ BÖYLE!.. Evet, aynen böyle… Mumcu henüz yedi ay evvel Ağar’ı böyle vurmuştu. Hani diyorum ki; Mumcu’yu böylesine nefret ettiği bir liderle aynı çatı altında siyaset yapmaya mecbur edenler mi var acaba?.. Silah mı dayıyorlar o güzel başına!..Ve tabii esas sıkıntı öbür tarafta… Sayın Ağar… Saygılar!.. Serdar ARSEVEN - Vakit