Bürokrasideki cadı avının 28 Şubat döneminde bile yaşanmadığına dikkat çeken Başesgioğlu, Hükümet'in bir grubu aylardan beri "paralel" diye itham ettiğini ama ortaya elle tutulur tek bir delil bile koyamadıklarını söyledi.
İşte Başesgioğlu'nun o röportajından ilgili bölüm;
28 ŞUBAT'TA BiLE HUKUKSUZ iHRAÇ OLMADI
* Devlet içinde paralel yapı oluştuğuna dair iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kavramları çok gelişigüzel kullanmamak lazım. Türk devletinin çok güçlü bir devlet geleneği var. Bu devlet yapısının içinde gecekondu gibi bir yapıdan bahsetmek mümkün değil. İlerlemiş demokrasilerde de bizde de Anayasa'ya sadakat önemlidir. Yani, bir devlet memurunun kendi hiyerarşisi içinde hareket etmesi lazım. Bugüne kadar “paralel yapı” denilerek bir grup suçlandı ama ortaya elle tutulur bir örnek konulmadı. Suç bireyseldir. Yani, o kişinin ailesinin, mensup olduğu dinin, siyasi grubun kolektif bir şekilde suçlanması gibi bir şey hukukumuzda yok. Olağanüstü dönemlerde, hukukun işlemediği dönemlerde kolektif bir suçlama söz konusu olur.
* 28 Şubat'tan sonra İçişleri Bakanı idiniz, o süreçte yaşananlarla bir kıyaslama yapılabilir mi?
28 Şubat sonrası kurulan hükümetin en genç üyelerinden biriydim. O zaman, mücadelenin hukuk sınırları içinde kalmasına bütün hükümet üyeleri dikkat etti. İçişleri Bakanlığı'nda bir kişinin yargı kararı olmadan ihraç edildiğine tanık olmadım, buna müsaade de etmedim. Mücadeleyi hukuk içinde kalarak yaptım. 28 Şubat'ta bakış açısı, “Bölücülük ve irtica önemli iki tehdittir, bu tehdide karşı mücadele edilmesi lazım” şeklindeydi. O gün irticanın, hukuki anlamda bir tanımı olması gerektiğini hep söyledik. "Bu çok soyut bir kavramdır. Kim irticacıdır? Bunun sınırlarını çizmeniz lazım. Mütedeyyin, alnı secdeye giden insanları bu kategoriye koymamız mümkün değil" diye biz karşılık verdik.
HAK ARAMA YOLLARI KAPATILIYOR
* Emniyetteki atamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben bu kadar çok sayıdaki yer değiştirmenin doğru olmadığını, olağanüstü dönemlerde bile gerçekleşmediğini hep söylüyorum. Bir devlet memurunu meslekten ihraç etmek çok büyük bir cezadır. 17 ve 25 Aralık operasyonlarını yapan emniyet görevlilerinin meslekten ihraç edildiğini görüyoruz, sayıları 10 bini aşan polis memurlarının görev yerler değiştirildi. Hak arama yolları yasalarla kapatılıyor. Bu sayı normal diyebileceğimiz bir sayı değil. Memur devlet terbiyesi gereği kendisi konuşmuyor, feveran etmiyor. Hukuksuz uygulamalara sessiz kalmamalıyız.
SUÇLAMA İÇİN YARGI KARARI ŞART
* Polis teşkilatına bir grubun sızıp yerleştiği iddiaları sizce doğru mu?
Bunu söyleyebilmek için mutlaka bir yargı kararı olması lazım. Herkesin bir dini inancı, siyasi görüşü, hemşehrilik sempatisi, spor kulübü sempatisi var. Toplumdaki çeşitli tercihlerin devlet dairelerine yansımaması mümkün değil. Böyle bir suçlamadan bahsedebilmek için önce bu insanların anayasaya sadakati bir kenara bırakmış olmaları, devletin emir ve talimatlarına uymamaları lazım. Şu ana kadar verilmiş bir yargı kararı yok, o zaman “bir grup ele geçirdi” demek zor.