Komisyon üyelerinin sorularını cevaplandıran
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Hilmi Güler, ''Neden bu iş için geç kalındı?'' diye sorulduğunu ifade ederek, bazı yatırımların hassasiyeti olduğunu söyledi.
Gümüş çıkarılırken
siyanür kullanılmasına rağmen,
altın çıkarılırken siyanür kullanıldığı zaman ''herkesin ayaklandığını'' ifade eden Güler, ''Komşularımızda
nükleer santraller kuruluyor, kıyılarımıza
nükleer enerjiyle çalışan gemiler geliyor ses çıkmıyor ama nükleer santral denilince herkes ayaklanıyor'' dedi.
''Biz bu işe neşter vurmaya kararlıyız, inşallah da yapacağız'' diyen Güler, geçmişte bu işin, bazı siyasetçiler tarafından desteklendiğini kaydetti.
Güler, ''Çok kararlıyız. Bu işi yapmak zorundayız. Tercih değil mecburiyet meselesi. Bunun için gücümüz de paramız da var.
Nükleer enerji, aynı zamanda çevre dostudur. Çocuklarımız, torunlarımız bu
ülkede yaşayacak, bir yere kaçacak değiliz. Nükleer güç santrali kurulmasında en son teknoloji kullanılacak. Her şey
Çernobil ile karıştırılıyor. Çernobil, bir
silah fabrikasıdır. Elma ile armut karıştırılıyor'' diye konuştu.
-''TERÖR VE SALDIRILARIN TEMEL HEDEFİ...''-
TEMA Vakfı Genel Müdürü Uygar Özesmi, nükleer enerji için harcanacak yatırımın,
rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerjiye aktarılması gerektiğini savundu.
Greenpeace Akdeniz Sözcüsü Hilal Atıcı,
Türkiye'de nükleer güç santralinin kurulmasının,
Ortadoğu'nun 50 yıllık geleceğini etkileyeceğini savundu.
Türkiye'nin ardından
Mısır ve Yemen'de nükleer santral kurulmaya başlanabileceğini belirten Atıcı, nükleer santrallerin,
terör ve askeri saldırıların temel hedefi olduğuna dikkati çekti.
Nükleer santral siparişlerinin 1990 yılından itibaren azaldığını ve birkaç ülke haricinde nükleer santral kurulma siparişi bulunmadığını belirten Atıcı, ''Türkiye, ölmek üzere olan bir endüstrinin can simidi mi olacak?'' dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Güler, nükleer silahların, nükleer santral bulunan ülkelerde yapılmadığına dikkati çekerek, ''
Nükleer silah yapılması için santrale gerek yok. Nükleer silah yapan ülkelerin nükleer santrali yok. Konuyu Ortadoğu ile ilişkilendirmemek lazım'' dedi.
-''ATIK İÇİNDE KIYMETLİ MADDELER VAR''-
TAEK Başkanı
Okay Çakıroğlu da nükleer santralin
kaza riskinin, 10 üzerinden eksi 5 olduğunu, santralin, büyük kaza riski eksi 8'lerde olan bir teknolojiyle kurulacağını söyledi.
Dünyada radyolojik sonuç doğuran tek kazanın Çernobil olduğunu belirten Çakıroğlu, meydana gelen 14 nükleer kazanın hiçbirinin çevreye zarar vermediğini savundu.
Nükleer güç santrallerinin ömrünün 60 yıl olduğunu ve bazı parçalarının değiştirilmesiyle kullanım ömrünün 100 yıla çıkarılabildiğini belirten Çakıroğlu, ömrü tamamlanan santralin sökülmesi sonucunda, kurulu bulunduğu alanın yeşil alana çevrilebildiğini bildirdi.
TAEK Başkanı Çakıroğlu, şunları söyledi:
''Bir santralin kurulması, en az 5 yıl sürüyor. Faaliyete geçtikten 2 yıl sonra atık oluşmaya başlıyor. Çıkan bu sıcak atıklar, en az 15 yıl havuzda bekletiliyor. Şimdiye kadar dünyada nükleer atıkları yeryüzüne gömen bir ülke yok. Türkiye'de bugün bir santral kurulmak istense, 2029 yılına kadar atık oluşmayacak.
Atık içinde kıymetli maddeler var. Japonya'da atıkların ülke dışına çıkarılması yasaklandı.
Rusya Büyükelçiliğinin, atıkları alma konusunda talebi var. Atıkları, kuru saklayacak depolar geliştiriliyor. 50 yıllık atık, bir
futbol sahası büyüklüğündeki depoda saklanabilir.''
TBMM Çevre Komisyonundaki görüşmelerin tamamlanmasının ardından, Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı benimsendi.