Saadet Partisi Genel Başkanı
Numan Kurtulmuş, Kanaltürk’te Sami Dadağlıoğlu’nun sunduğu ‘Pazar-Politika’ programına konuk oldu. Kurtulmuş, parti konresindeki
tartışmaları 'kendini bilmezlerin yaptığı gerilim' olarak tanımladı. Kurtulmuş, “Temmuz sıcağında Ankara’ya dört bir tarafından on binlerce insan geldi. Kendini bilmezin yapmış olduğu gergin işler dolayısıyla kongremize gölge düştü. 11 Temmuz geride kaldı. Kardeşlerimizi, abilerimizi toparlayarak yolumuza devam edeceğiz." dedi.
Kurtulmuş, çift listeli kongrenin her yerde olabileceğine de dikkat çekti. Her iki listede genel başkan adayının kendisi olduğunun altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Tartışma partiye hizmet etmiş olan bazı ağabeylerimizin GİK’te yer alıp almamasıdır. İdeolojik anlamda bir farklılık yok. Farklı bir yönetim anlayışı dolayısıyla sonuç ortaya çıktı. Hiç kimse ilerde pişman olacağı sözler söylemesin. Dostluklar, kardeşlikler mevzubahistir. Kimse dostluğumuzu unutturacak, pişman olacağı sözleri söylemesin. Bir iki hafta sonra bunlar bir kenara bırakılır. Türkiye’nin en canlı sosyolojik tabanı Saadet Partisi’nin oturduğu tabandır. Bundan sonra seçim sürecidir. Bu tasfiye değil, takviye kongresidir."
MUHALEFET TURU OLUMLU
Saadet Partisi lideri Kurtulmuş,
Başbakan Erdoğan’ın muhaletet turunu da değerlendirdi. Görüşmeleri olumlu bulduğunu kaydeden Kurtulmuş, “Keşke daha önceki süreçlerde de bu ziyaretler yapılmış olsaydı. Bu tek bir partinin meselesi değildir. Sivil-asker bürokrasinin ortak işidir. Herkesin sürecin içersine dahil etmek gerekir." ifadelerini kullandı.
GÜVEN OYLAMASI DEĞİL
12
Eylül’de yapılacak referandumda ‘
evet’ diyeceklerini belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu: “AK parti hükümetinin güven oylamasına dönüştürülmemelidir. Bunu ne hükümet, ne de muhalefet yapmamalıdır.
Anayasa değişikliği oyluyoruz. Kamplaşma üzerinden
kampanya yürütülmemelidir.
Anayasa Mahkemesi senato konumuna getirildi. Anayasa yapıcı
Meclis vasıtasıyla yeni çağdaş top yekün milletin temsilcileri eliyle yapmaktan başka çare kalmadı.
12 Eylül 2010’da evet diyeceğiz. 13 Eylül 2010’da ‘Yeni bir Anayasa istiyoruz’ kampanyasına başlayacağız. Bu
Anayasa değişikliği bir yamadır. Bu adımı bu şekilde atmaktan başka yol bulunmuyor."