DYP Genel Başkanı
Mehmet Ağar, mülkiyedeki okul yıllarında
terör örgütü başı Abdullah Öcalan'la
futbol oynadığı şeklindeki haberle ilgili olarak, ''Benim üniversiteden mezuniyetimde o daha üniversiteye girmemişti. O biraz yanlış olmuş. Benim üniversiteye girişim 1968. Bugün Referans Gazetesi'nde var... Mahir Çayan'la ilgili olanı doğru, öbürü yanlıştır..'' dedi.
Ağar, partisinin Çayyolu temsilciliğinin açılışında yaptığı konuşmada, milletin
AK Parti iktidarının devamından yana olmadığını,
seçime gitmemekte ısrar eden hükümetin, iktidarına son verileceğini bildiğini söyledi.
İktidarın bu korku içinde görev süresini uzatma gayretinde olduğunu savunan Ağar, milletin, seçim sandığının gelmesiyle bu hükümetten kurtulacağını iddia etti.
Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunları partisinin çözeceğini anlatan Ağar, kadınların ve gençlerin devlet
yönetiminde yer alacakları bir siyasi anlayışı getireceklerini ifade etti.
İktidarın iş başına gelirken, çaresizliği ortadan kaldıracağını iddia ettiğini, ancak boğazına kadar yolsuzluk ve suistimale battığını ileri süren Ağar, iktidarın bu yolsuzluk
siyasetinin altında kalacağını savundu.
Ağar, iktidara geldiklerinde Türkiye'nin dış politikadaki ipoteğini kıracaklarını ve AB üyelik sürecinin Türkiye'nin haysiyetiyle tamamlanacağını belirterek, demokrasinin ve hukukun
egemen olduğu, vatandaşların hakkının hiçbir şekilde engellenemediği bir Türkiye inşa edeceklerini ve tepeden tırnağa
kalkınma ve
büyüme gerçekleştireceklerini dile getirdi. İnsanca yaşanacak yeni bir
toplum düzeni oluşturacaklarını kaydeden Ağar, toplumsal gerginliklerin üstesinden geleceklerini, bütün anaların çocuklarının istikbalinden emin oldukları medeni bir Türkiye yaratacaklarını ifade etti.
Ağar, vatandaşların
ülkenin her tarafından güven ve huzur içinde yaşayacakları bir ortam oluşturacaklarını ve Güneydoğu'dan
Kıbrıs'a hiçbir konuda en ufak bir tereddütün yaşanmayacağını belirtti.
Çayyolu'nda
modern bir kentleşme yaşandığını, buranın ilçe olması gerektiğini söyleyen Ağar, konuşmasının ardından partisinin Çayyolu temsilciliğini hizmete açtı.
-SORULAR-
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Ağar, hükümetin Kıbrıs konusundaki son
önerisini
Cumhurbaşkanlığı ve
Genelkurmay Başkanlığına danışmadan yaptığının anlaşıldığının ifade edilmesi üzerine, ''Anlaşılıp, anlaşılmadığı henüz belli değil. Bugün
gazeteler başka türlü yazıyor'' dedi.
Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamanın anımsatılması üzerine de Ağar, şunları söyledi:
''Konu henüz aydınlığa kavuşmadı. Cumhurbaşkanlığının böyle bir açıklaması olduğunu ben de şimdi öğrendim. Bu bir
sürpriz değil. Bu hükümetin yönetim anlayışı konusundaki alışageldiğimiz örneklerinden bir tanesidir. Sonuç olarak ülke hükümetin yönetimi altındadır.
Millet böyle bir yetkiyi siyasi iktidara vermiştir. Ancak siyasi iktidar bu tür meselelerde karar alırken, çeşitli danışma mekanizmaları vardır. Kıbrıs ile ilgili konularda Milli
Güvenlik
Kurulu çerçevesi içinde kurumun tabii başkanı olan Cumhurbaşkanlığı makamı ve kurul üyeleri ile böyle bir danışma mekanizmasının işletilmesinin hiçbir zaman zararı yoktur. Aynı zamanda demokrasinin de gereğidir. Muhalefet partileri ve
Meclis ile de böyle bir paylaşım gereği vardır. Bütün bunlara rağmen hükümet siyasi sorumluluğu taşıyan makam olarak böyle bir girişimde de bulunabilir. Onların iddiası, 'Biz bu girişimlerden haberdar ettik' noktasındadır. Bunların hepsi bir iki gün içerisinde aydınlığa kavuşacaktır.''
Ağar, öneri ile ilgili bir yazılı belgenin sunulmadığının da ifade edildiğini, bunun isabetli olduğunu söyledi.
Konuyla ilgili bir altyapı hazırlığının gerekliliğini vurgulayan Ağar, ''Kabul göreceği konusunda herhangi bir teminat alınmayan girişimlerin Türkiye'yi istiskal noktasına doğru taşıdığı görülmektedir ve her seferindeyeni bir şart çıkmaktadır'' dedi.
Türkiye'nin AB yolculuğunun sürdürüleceğini, ancak bunun sağlıklı yürütülemediğini savunan Ağar, bu hükümet döneminde Kıbrıs'ın ön şart haline getirildiğini, hükümetin takatsizliğinin ortada olduğunu ileri sürdü.
Hükümetin, gelecek seçimlerde ayakta kalabilmenin yolunu neye mal olursa olsun süreci devam ettirmeye bağladığını savunan Ağar, müzakere sürecinde
sivil toplum örgütlerine yer verilmediğini, hükümetin, süreci yönetemediğini, tek yolun seçime gitmek olduğunu söyledi.
AB'nin bakış açısının da eksik olduğunu vurgulayan Ağar, AB'nin Türkiye'nin üyeliği konusunda daha sağlıklı yaklaşım ortaya koyması gerektiğini, üyeliğin bir lutüf değil Türkiye'nin hakkı olduğunu kaydetti.
Hükümetin AB ile kurduğu ilişkilerde izlediği yanlış yöntemlerin Türkiye'de AB karşıtlığını ortaya çıkarttığını iddia eden Ağar, AB'nin Türkiye'yi küçültme politikalarının hükümetin vicdanını rahatsız ettiğini söyledi.
DYP Genel Başkanı Ağar, ''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın tepkilerini MGK yerine bir gazete aracılığıyla göstermesini nasıl değerlendirdiğinin'' sorulması üzerine, bu konunun açıklığa kavuşmasından sonra gerekenleri söyleyeceklerini ifade etti.
Ağar, Türkiye'nin önerisinin ülke haysiyetini zedelediği yolundaki yorumların anımsatılması üzerine de diplomasinin en iyi metot olduğunu söyledi.
Ağar, ''Türkiye'nin böyle bir teklifin önceden alt yapısını hazırlaması lazımdı. Nasıl bir tepkiyle karışlaşılacağı konusunda bilgi sahibi olması lazımdı. Bu çeşitli kanallarla yapılabilirdi, daha sonra resmi kanal içerisine konulurdu. Hükümet paylaşımcılığa geldiğinde bir türlü oralı olmamaktadır'' diye konuştu.
AB'nin Kıbrıs konusunu kendi alanı içinde tutmaktan vazgeçmesi gerektiğini de dile getiren Ağar, sorunun BM'de ele alınması gerektiğini kaydetti. AB ile bağın koparılmaması, ancak bunun yeni yöntemlerle yapılması gerektiğini ifade eden Ağar, hükümetin kondisyonunun kalmadığını iddia etti.
Ağar, bir gazetecinin,
terör örgütü ele başının, ''Ağar'la futbol oynadığı ve geçmişte yaptığı açıklamaları çok beğendiğini'' ifade ettiğinin dile getirilemesi üzerine de şunları söyledi:
''Benim üniversiteden mezuniyetimde o daha üniversiteye girmemişti. O biraz yanlış olmuş. Benim üniversiteye girişim 1968. Bugün Referans Gazetesi'nde var... Mahir Çayan'la ilgili olanı doğru, öbürü yanlıştır. Ben millet için siyaset yapıyorum, kimseye görüş beğendirmeye çalışmıyorum. Bizim savunduğumuz Türkiye'nin birliği ve bütünlüğüdür.''
Ağar, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev bitiminde DYP'ye katılacağı yolunda ifadeler olduğunun dile getirilmesi üzerine ise görevde olan Cumhurbaşkanlarıyla ilgili yorum yapmadığını söyledi.