'Partiyi yönetemeyenler ülkeyi nasıl yönetecek?'

CHP'nin olağanüstü kurultayı, olağan bir manzarayla sonuçlandı: Beceriksizlik.

'Partiyi yönetemeyenler ülkeyi nasıl yönetecek?'

'Kendi partisini doğru dürüst yönetemeyenler ülkeyi yasıl yönetecek?' sorusu artık daha anlamlı hale geliyor. Kurultayın mahkemeye düşmesi başlı başına büyük bir olay. Zaten Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultayın kapanış konuşmasını yapmadan apar topar evine çekilmesi, yaşadığı şokun işareti. Kurultay sonucunun mahkemeden onay alması bile bu psikolojik kaybı telafi etmeye yetmeyecek. Bu, CHP bürokratlarının üçüncü büyük gafı. Referandumda genel başkanlarına oy kullandıramadılar. Zaman Gazetesi aylar öncesinden uyarmasına rağmen tedbir almayarak lideri mahcup ettiler. Yetmedi, tüzüklerinin değiştiğini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın uyarısıyla öğrendiler. Partinin anayasası olan tüzüğün hangisinin yürürlükte olduğunu bilememek bir acziyet göstergesiydi. Yeni tüzüğün hukuken işlediği ama fiilen uygulanmadığı dönemle ilgili istintaka tabi tutulmadılar. Aslında orada hukuken zor durumda kalacakları noktalar var. Hem yeni tüzüğü sağlamlaştırmak hem de seçime göre vitrini düzeltmek için kurultay yaptılar; sonuç yine tartışma. Tüzük her organ için kadın kotası öngörüyor. Parti Meclisi ve Bilim Kurulu ayrı listeler halinde oylandığına göre kota her biri için uygulanmak zorunda. En az oy olan iki erkeğin PM üyeliği düşüp yedeklerden iki kadın yükselince sorun bitiyordu. Ancak Kemal Bey'in sağ kolu Gürsel Tekin'in en az oyu alan kişi olması, işi karıştırıyordu. Onu kurtarmak için üst sıralardan birini istifaya ikna etmek gerekecekti. Burada CHP'nin asıl önemsemesi gereken sorun, Tekin'in kaybetmesi, Kılıçdaroğlu'nun en güvendiği yardımcısından mahrum kalması değildi. Gittikçe pekişen 'beceriksizlik' imajı daha büyük bir tehlike. Başta AK Parti olmak üzere bütün rakipler buradan yüklenebilir ve karşılığında söylenecek söz bulmak mümkün olmaz. Arkasındaki güçlü medya desteğine rağmen Kılıçdaroğlu'nun işi hiç kolay görünmüyor. Kurultayın en önemli sonucu bu. Parti içi muhalefetin işin peşini bırakmayacağı ve her fırsatı değerlendireceği anlaşılıyor. Emekli büyükelçi Uğur Ziyal'in PM'de yer alacağı hatta dış politikaları ağırlıklı olarak belirleyeceği bilgisi kamuoyuyla paylaşılmıştı. Ziyal, bu teklifi nazikçe reddetti. Normalde muhataptan teyit alınmadan bu bilgiler medyaya verilmemeliydi. Parti, Ziyal gibi önemli bir isim tarafından reddedilmiş pozisyonuna düştü. Kemal Bey'in yerinde olsam, bürokratlara güvenmez, haziran seçimlerinde normal vatandaş gibi bütün seçmen işlemlerimi bizzat takip ederdim. En azından oyunu garantiye almasında fayda var! BÜLENT KORUCU
<< Önceki Haber 'Partiyi yönetemeyenler ülkeyi nasıl yönetecek?' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER