İÇİŞLERİ Bakanı Prof. Dr. Beşir
Atalay,
Türkiye'de her şeyin normal yürüdüğü sırada
iki dil ve özerklik tartışmalarının insanı tedirgin ettiğini ifade etti. Atalay, tartışmaları başlatan; hiçbir kimliği olmamakla suçladığı
Demokratik Toplum Kongresi'nin süreci baltalamaya çalıştığını iddia etti. Bu tip tartışmalara tepki gösteren
MHP'yi "MHP'nin ekmeği suyu bu. Bu sorun biterse kendisi de bitecek" sözleriyle eleştiren Bakan Atalay, sürece
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun yaklaşımına da hayret ettiğini söyledi. Bakanlığı dönemindeki 3,5 yıllık süreçte polisin kötü
imajını değiştirdiklerini de dile getiren Atalay, "
Polisimizi eğittik ve iddia ediyorum 3,5 yılda polisi yüzde yüz değiştirdim. Artık işkence ve kötü muamele yok" dedi. Atalay, ayrıca köy isimlerinin yaşayan nüfusun isteği doğrultusunda değiştirildiğini, gündemlerinde ilçelerin il olmasına yönelik bir çalışma bulunmadığını da sözlerine ekledi.
Çeşitli temas ve incelemelerde bulunmak üzere dün gece Şanlıurfa'ya gelen İçişleri Bakanı
Beşir Atalay, eski ismi Şehitlik Polis Merkezi olan ve Çavuş Şirketler Topluluğu tarafından yenilenerek
Emin Çavuş Polis Merkezi ismini alan merkezin açılış törenine katıldı. Şehitlik Mahallesi'nde bulunan açılış törenine Bakan Atalay, beraberinde
AK Parti Milletvekilleri Yahya Akman, Seyit Eyyüpoğlu,
Vali Nuri Okutan, Emniyet Müdürü Sabri Durmuşlar ve bürokratlar ile birlikte geldi. Halk oyunları ekibinin folklor gösterisi ile karşılanan Bakan Atalay, folklorcuları izleyip alkışlarıyla teşekkür etti. Keskin nişancıların çatılara yerleştirildiği ve geniş güvenlik önleminin alındığı açılış töreninde Emniyet Müdürü Durmuşlar ve Vali Okutan'ın konuşmalarının ardından kürsüye çıkan Atalay, polis ile vatandaş
işbirliğinin önemine değindi.
POLİS YÜZDE YÜZ DEĞİŞTİ
Türkiye'nin değişik olağanüstü süreçlerden geçtiğini ve vatandaşla güvenlik personellerinin sorunlu dönemler yaşadığını vurgulayan Bakan Atalay, kendilerinin
iktidara geldikten sonra vatandaşın gönlünü kazanmayı, polis ve
jandarmanın vatandaşa daha iyi
hizmet noktasında bilinçlendirildiğini kaydetti.
Polisin görevinin vatandaşa hizmet olduğunu anlatan Bakan Atalay, bu kapsamda eğitime büyük önem verdiklerini ifade ederek şunları söyledi:
"Bakanlığım döneminde polisin eğitimini 3,5 yılda yüzde yüz değiştirdim. İddialı söylüyorum yüzde yüz değiştirdik. Zaten polisimizin tutumundan vatandaş bunu gayet iyi anlar. Son yıllarda polis vatandaş ilişkilerinde gelişmeleri görürsünüz. Sadece eğitimle kalmadık, karakolların da tamamını değiştirdik. Bin 320
polis merkezimiz, 2 bin jandarma karakolumuz var. 2009 yılını polis merkezleri ve karakollar yılı ilan ettim. 2009 Ocak ayında 81 il valisi ve
emniyet müdürüyle toplantı yapıp, karakolları gözden geçirmeleri talimatı verdim. O günden sonra harıl harıl çalışıldı ve 2009 sonunda 300 civarında polis müfettişini Türkiye'nin her yerine görevlendirdim. Bu çalışmayı tamamladık ve bugün hamdolsun tüm polis merkezleri pırıl pırıl hale geldi. Artık o eski izbe yerler yok. Buralar eskiden korkularak girilen polis karakolları olmaktan çıkıp, her vatandaşın rahatça gidip derdini anlatacağı,
yardım isteyeceği ve insani bir tavır göreceğinden emin olduğu mekanlara dönüştü. Her yıl 220 bin polisin yüzde 50'si meslek içi eğitimden geçiriliyor. Eskiden polis devriye gezecek arabasına benzin bulamazdı. Bugün o tür sıkıntılarımız yok. En iyi teknolojiyle, en yeni
araçlarla çalışıyor. Hukukun tam hakim olduğu, personelin iyi yetiştiği, yüzde 85'i
üniversite mezunu olduğu
teşkilata sahibiz. Daha da iyi olacak, onun için polis yanlış yaptıysa lütfen hemen bize bildirin."
KÖTÜ MUAMELE TARİHE KARIŞIYOR
Polis teşkilatının işkence ile anılmaması için bu kötü imajı başta eğitim olmak üzere çok yoğun çalışma ile değiştirdiklerini kaydeden Bakan Atalay, şöyle devam etti:
"Polisimiz vatandaşa işkence eden, kötü muamele yaparak anılmaya layık değil. Bu imajı büyük oranda düzelttik. Bunun için işkenceye sıfır tolerans dedik ve şu an işkence sıfırdır. Bugün 26
Aralık ve 2010 yılında bir tane bile işkence olayı, işkence iddiası veya bu iddia ile
dava açılması söz konusu olmamıştır. Bunun için çok memnunuz. Artık polisin vatandaşa kötü muamelesi tarihe karışıyor karışacak. Bizim görevimiz ceza vermek değil, suçu önlemek, suç işlendiyse aydınlatmak ve suçluyu yargıya teslim etmektir. Bu konuda da çok başarılıyız. Türkiye suç oranı olarak Avrupa'nın en düşük
ülkesi olmanın yanında suçu aydınlatma olarak Avrupa'nın en yüksek ülkesi durumundadır. Özellikle kişiye dönelik suçta aydınlatma oranı yüzde 95'tir. Türkiye
faili meçhuller ülkesi değildir. Dönemimizde hiç faili meçhul bırakmadık ve bu polisimizin eseridir. Eskiden Türkiye faili meçhuller ülkesi, yargısız infazlar ülkesi, işkence yapılan ülkeydi. Hamdolsun bunları sona erdirdik ve hukuk devleti hukukun işlediği, hukukun herkesi bağladığı bir ülke haline geldik. Bunu ihlal edeni teşkilatımızda barındırmayız. Polisin imajı çok yüksek. Ocak ayından itibaren yaptırdığımız kurumsal imaj araştırmalarında teşkilat en yüksek seviyede
toplumsal ve kurumsal güvende en yüksek seviyede çıkıyor. Toplumsal olaylarda görevimiz olayı önlemek. Bunun için artık çok iyi tekniklerimiz var. Normal düşünce ve görüş açıklayacak insanlar için engel yok. İster öğrenci ister vatandaş olsun, gelecek bir yerde görüşünü açıklayacak kullanacağı araç söz ve sözden güçlü araç yoktur. Herkes sözünü söyleyecek, bunu kimse engellemez, engelleyemez. Biz sadece güvenliğini alırız, çevreye zarar verme, trafiği aksatma gel meydanda görüşünü açıkla deriz. Ama sopayla, yumurtalarla, taşlarla polise veya çevreye zarar vererek görüş açıklayacaksa bunu engelleriz. Orda da bizim tutumumuz belli, en orantılı en az müdahale ile onu önleyeceğiz.
İstanbul'da öğrenci olayları oldu ve günlerce basın boyutlarını araştırmadan epey yanlış bilgi verdi. Biz onun üzerinde hem İstanbul polisi, hem teşkilat olarak uzun uzun çalıştık. Orada yapılması gereken ve yapılanları araştırıp dersler çıkardık."
NEZARETHANELERİ GEZDİ
Bakan Atalay, konuşmasının ardından polis merkezinin açılışını yapıp, katkı sunan Çavuş Grup Ailesi fertlerine plaket verdi. Daha sonra polis merkezini dolaşan Bakan Atalay, buradaki nezarethaneleri dolaşıp,
tuvalet ve duş bölümlerini de inceledi.
DTK'NİN RESMİ KİMLİĞİ YOK, SÜRECİ BALTALIYOR
Polis merkezini dolaştıktan sonra burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Atalay,
iki dilli hayat ve özerklik tartışmalarıyla ilgili olarak Demokratik Toplum Kongresi'ne
eleştiriler yöneltti. Tartışmaların DTK tarafından gündeme getirildiğini hatırlatan Atalay, şunları söyledi:
"Son zamanlarda dille ilgili, hiçbir resmi kimliği hüviyeti olmayan Demokratik Toplum Kongresi açıklamalarıyla gündeme gelen tartışmalar var. Türkiye'de normalleşme süreci yaşıyoruz. Demokratik
açılım projemiz var. Bunun özü, ülkemizde vatandaşlarımız arasında zamanında fitne çıkaranlar olmuş, devletin ihmalleri olmuş, zaman zaman vatandaş kendi ana dilini konuşamaz hale gelmiş, faili meçhuller işkenceler olmuş, biz bunları bitirerek vatandaşlar arasında güven bağını artırmak istiyoruz. Vatandaşın devlete güvenini artırmaya çalışıyoruz. Türkiye'de süreç iyi gidiyor, biz de yoğun şekilde çalışıyoruz. Vatandaşa güven geldi, bölgede vatandaş
terör istemiyor. Terörle varılacak bir yer olmadığını vatandaş görüyor. Partimizin, hükümetimizin, devletin yürüttüğü sürece güveniyor. Bu anlamda bir umut doğdu. Dille ilgili ne var, Türkiye 80'li yıllarda insanların ana dilini konuşamadığı bir ülkeymiş. Bugün herkes özgürce istediği dili konuşuyor, öğretip öğrenebiliyor. Devletin bir televizyonu
Kürtçe ve
Arapça 24 saat yayın yapıyor.
Üniversitelerde Kürt Dili Edebiyatı bölümleri açılıyor. Siyasi Partiler kanununda
propaganda konusunda değişiklik yaptık.
Cezaevlerinde insanlar kendi çocuğuyla, kendi dilinde konuşamazmış böyle gariplikler yaşanmış. Biz hepsini değiştik, her açıdan Türkiye normalleşiyor. Şu an sıkıntı mı var yok. Ama birileri bu iyi gidişi nasıl zedelerizin hesabında. Türkiye ne zaman iyi bir yola girse, çözüm bulmaya doğru gitse birileri müdahale eder, provoke eder, sabote eder ve tekrar vatandaşımız yanlış bazı düşünceler içinde kafası karışır ve yürüyen süreçlere şüphe ile baktığı ortamlar doğar. Her şey normal yürürken, birden bire ortaya çıkan bu tartışmalar Türkiye'nin her tarafında vatandaşı tedirgin etti. Demokratik Toplum Kongresi diye hiç bir kimliği olmayanlar tarafından alındığı söylenen kararlar çıkıyor. Bunlar sadece süreci baltalama çalışmalarıdır. Ben bunları iyi niyetli görmüyorum. Bu süreci koordine eden, çalışmaları yürüten birisi olarak analizci olarak bunların makuliyeti olur mu diye bakıyorum ama iyi niyetli değiller. Vatandaşın kafasında 'Türkiye acaba bölünüyor mu?' çağrıları yapacak bu tür açıklamalar, bu tür yeni siyasi atraksiyonlar sürece zarar veriyor, sabote ediyor."
MHP VE CHP'YE ELEŞTİRİ
Demokratik Açılım süreci ile normalleşmeyi sadece bölgesel ve etnik
siyaset yapmayan AK Parti'nin yapacağını iddia eden Bakan Atalay, kendileri dışındaki
siyasi partilerin bunu yapamayacağını belirtti. Tüm bu tartışmaları demokratik süreç içinde bitirip, vatandaşların dillerini konuşup, makul kültürel ve insani haklarını üniter yapı içinde al
bayrak altında yaşamasını arzuladıklarını anlatan Bakan Atalay, şöyle konuştu:
"Birileri iki dil, özerklik gibi tartışmaları gündeme getirince, içi de doldurulmamış ne istediği belli olmayan bu konulara muhalefet dört elle sarılıyor. Bakın MHP 'Türkiye bölündü' diye hemen atıldı. Hadi MHP'yi anlıyorum; ekmeği suyu bu, bu sorun biterse kendisi bitecek. Onun için bitsin istemiyorlar ama CHP'ye hayret ediyorum. CHP'nin yeni genel başkanı bu konularda yapıcı rol oynayacağı mesajı veriyordu ama o da üstüne atladı ve 'Bu açılımın sonucudur' dedi. Bu sorunları demokratikleşmeyle çözen ülkelerde özellikle terörle irtibatlı sorunların çözümünde iktidarla muhalefetin yakın işbirliği vardır. Böyle bir sorunu iktidar çözmeye başladıysa muhalefet bunu iç siyasette malzeme olarak kullanmamıştır. Bunun en belirtin örneği İngiltere'dir. Ortalıkta ne idüğü belirsiz tartışmalara atlayan ana muhalefet partisi ortaya çıkarsa o muhalefetten hiçbir katkı alamazsınız. CHP lideri ne kadar değiştim, partiyi değiştirdim derse desin zerre kadar hakikat payı yok. Kılıçdaroğlu'nun gelişiyle de olsa CHP'yi kimse değiştiremez, CHP bildiğimiz CHP'dir. Bu tür konuları insafsızca sonuna kadar kullanmışlardır. Türkiye'nin sorunları çözülsün diye kaygısı yoktur. Sadece iç siyasette kullanıp nemalanırlar. Bunlar sorumsuzluk yapıyorlar. CHP Genel Başkanı'nın açılım sürecine yönelik laflarını şiddetli kınıyor eseflerimi bildiriyorum. Sorumlu ana muhalefet partisi lideri bu ifadeleri kullanamaz."
İSTEYEN KÖYÜN İSMİ DEĞİŞİYOR
Kürtçe yerleşim isimlerinin değiştirilmesi konusundaki tartışmalara yönelik soruları da yanıtlayan Bakan Atalay, "Bu konudaki tavrımız belli. Hangi dilde, hangi bölgede olursa olsun, ismini değişmek isteyen köy Kaymakamlığa başvuruyor. Köylünün yüzde 50'den bir fazlası ismi değişmek istiyorsa Kaymakam bunu
kayıt altına alır Vali'ye gönderir, o da bize gönderir ve ben onaylarım. Bu konuda yüzlerce isim değişikliği olmaktadır. Sadece bu bölgede değil, Türkiye'nin her tarafında bu yöndeki talepleri onaylıyoruz" diye konuştu.
Geçici Köy Korucularının durumlarının iyileştirmesine yönelik çalışıldığını da anlatan Bakan Atalay, bu kişilerin emeklilik ve sağlık güvencelerinin daha iyi duruma getirilmesinin de gündemlerinde bulunduğunu aktardı.
İLÇELER İL OLMUYOR
Bakan Atalay, son olarak
Cizre ve Yüksekova'nın il yapılması yönünde çıkan haberlere ilişkin soruları yanıtladı. Gündemlerinde sayısını vermediği aralarında Şanlıurfa'nın da bulunduğu bazı kentlerin
büyükşehir statüsüne kavuşmasına yönelik çalışma bulunduğunu söyleyen Atalay, "Bakanlık ve hükümetimizin gündeminde ilçeleri il yapma diye bir çalışmamız bulunmuyor. İlçelerle il yapma konusu söz konusu değil. Kriterleri uyan bazı şehirlerin büyükşehir olmasına yönelik çalışmalar sürüyor. Kriterler kapsamında hangi illerin gireceğine çalışmalarımız sürüyor ve sonuçlanmadı. Bu çalışmalarımızı da sonuçlandırma kararlılığındayız, hangi illerin gireceği zamanı tam kesinleşmedi. Sonuçlandığında resmi açıklama yapacağız. Bunun dışında gündeme gelen ilçeleri il yapma diye özel bir çalışmamız yoktur" dedi.Bakan Atalay, açıklamalarının ardından
havayolu ile kentten ayrıldı.