Psikiyatrist gözüyle Erdoğan

Cemal Dindar, Başbakan Erdoğan’ın geçmişinin siyaset yapma biçimine ve bugünün Türkiye’sine etkileri üzerine önemli çözümlemelerde bulunuyor.

Psikiyatrist gözüyle Erdoğan

Başbakan Erdoğan için eli kalem tutan birçok insan bir şeyler yazdı, bir şeyler söyledi. Lise yıllarında siyasete atılan, ilçe başkanı, il başkanı, ardından belediye başkanı olan, sonra da kurduğu parti bir yıl içinde iktidara gelen bir başbakan söz konusu olduğu için araştırmacılar malzeme sıkıntısı da çekmediler. Psikiyatrist Dr. Cemal Dindar’ın çalışması biraz farklı bir türde. O bir ‘psikobiyoğrafi’. Cemal Dindar, Başbakan Erdoğan’ın geçmişinin siyaset yapma biçimine ve bugünün Türkiye’sine etkileri üzerine önemli çözümlemelerde bulunuyor ‘Bi’at ve Öfke: Recep Tayyip Erdoğan’ın Psikobiyografisi’ isimli çalışmada. Dindar, Başbakan Erdoğan için ‘zamanın ruhu’ tanımlamasını kullanıyor. Erdoğan’ın geçmişinin sadece Erdoğan’ın siyasetini anlatmadığını, İslami değerlerle yaşamı düzenleme çabasından, uzlaşma çabasına yönelmiş olan ve bu süreçte gel-gitler yaşayan topluma da ayna tuttuğunu düşünüyor. Dindar’ın bir iddiası da, Türkiye’nin yaşadığı ketlenmeleri kendi şahsında yaşayan Erdoğan’ı 12 Eylül’ün başbakan yapmış olması. Dindar’dan Tayyip Erdoğan ve Türkiye portresi üzerine değerlendirmelerini aldık. Tayyip Erdoğan’ın geçmişi, çocukluğu ve ailesi bugünkü kişiliğini nasıl belirliyor? Her insanın geçmişi kişiliğini belirler, sadece Tayyip Erdoğan için değil. Ruh biliminde geçmişi, insanın kaderidir. Geçmiş, insanın kaderini o kadar belirler ki, kaderimiz geçmişimizdir diyebiliriz. Başbakan için ‘zamanın ruhu’ ifadesini kullanıyorsunuz, neden zamanın ruhu? Türkiye için zamanın ruhunu temsil eden kişiliklerin başında Tayyip Bey gelir. Çünkü hâlâ sokaktaki insanın en fazla özdeşleşme yaşadığı kişiliklerden biridir. Delikanlılığı ile, sözü kullanma biçimi ile zaman zaman entelektüel zihni çok yoran tutumları var; ama baktığımızda çok iyi anlaşıyor insanlarla. Ayrıca günümüzde genel anlayış başarıya dönüktür. Başarının kriterleri de daha büyük oranda maddi kriterlerdir. Bu açıdan da yakın tarihin en başarılı insanı Tayyip Bey’dir. Kasımpaşa’da anlatılan yoksul çocukluk ile şu andaki dünyasını karşılaştırırsak bayağı başarılı bir portre çıkıyor.. ‘Kardeşler İttifakı’ndan ‘baba’ rolüne Başbakan’ın kişiliğini oluşturan en önemli yönü ne, ya da baskın yönü? Bunu söylememek lazım; çünkü bunu söylediğinizde başka şeyler geriye çekilmiş olur. Çalışmamızda Tayyip Bey’den yola çıksak da bir 28 Şubat çözümlemesi ve AB süreci çözümlemesi yapıyoruz. Fakat, ‘Tayyip Bey’in siyaset yapma biçimini belirleyen en önemli davranışı nedir?’ derseniz, ‘kardeşler ittifakı’na verdiği değerdir derim. Tüm siyaset yaşamında, MSP, RP veya bugün için de söyleyebilirim beraber yürüdüğü insanları, danışmanlarını, milletvekillerini hep korumuştur. Fakat iktidarlaşma sürecinde şöyle bir sorun çıktı. İktidarın kalın çizgilerle ortaya koyulduğu dönemde Tayyip Bey kardeş olmaktan çıktı. 3 Ekim’e kadar kardeşler ittifakında herhangi bir kardeş olarak yer almaya gayret eden Tayyip Bey’i, 3 Ekim’den sonra ‘baba’ rolü öne çıkan bir isim olarak görüyoruz. Kardeşler ittifakından babalığa geçişte dönüm noktası neden 3 Ekim peki? Çünkü bu tarihte AB merkezli siyasetin belirleyici gücünün altı çizildi. AKP’nin söylemini en net olarak sağladığı şeylerden biri de AB’dir. AKP kadroları şöyle bir yanılsama yaşadılar ve bunun bedelini de çok ciddi ödediler. AB gücüne yaslanmanın Türkiye’nin iç dinamiklerini yönlendirmeye yeteceğini zannettiler. Son yaşadıklarımızın tüm özeti bu yanılsamanın çökmesidir. Üvey kardeşler nerede duruyor peki bu ittifakta? Üvey kardeşlik aslında sonradan dahil olmak değil. Üvey kardeşlerin hep evin içinde olanlardan olduğu görüldü. Şimdi siyaset sürecinin dışına atıldılar çoğu, aday olamayacaklar örneğin. Tayyip Bey’in tam yetki ile donandığı dönemde üvey kardeşler gözden çıkarıldı. Milli Görüş’e başkaldırı, Erdoğan’ın kişiliğindeki hangi damardan kaynaklanıyor? Şunu söyleyebiliriz. Bu topraklarda erkek cinsiyet güçlü bir babaya her zaman ihtiyaç duyar. Güçten düşürülmüş bir baba ise hep bir ‘utanç’ kaynağıdır. 28 Şubat sürecine baktığımızda Erbakan’ın ciddi bir güçten düşürülmeye maruz bırakıldığını görüyoruz. Tayyip Bey’in tam da o dönemde kopuş yaşaması tesadüf değildir. Güçlü baba, her görülen yerde eli öpülen bir babadan söz ediyoruz.Tam da o günlerde bir sünnet düğününde, Tayyip Bey’in Erbakan hocanın artık elini öpmemesi çok simgesel geliyor bana. Tam güçten düşürülme dönemi, Tayyip Bey’in de ‘başarılı olmak istiyorsak başka bir biat kanalı açmak lazımdır.’ dediği dönemdir bu. Bugünkü biat kanalı nedir? Uzun dönemli biatlar için en güçlü ihtimal dış ittifaklardır. Uluslar arası desteği almaktır. AKP’nin AB’yi destekleme sürecine bakarsak biat konusunu da çözümlemiş oluruz. Bir de Tayyip Bey’in başbakan olmadan önce yaptığı seyahat programlarına bakarsak bu biat kanallarının nasıl bir resim çizdiğini görürüz. Bülent Bey’in söylediği bir şey var. ‘bizi 28 Şubat AB’ci yaptı’ demiştir. 28 Şubatta Türkiye’de çok önemli bir şey oldu. Hoca güçten düşürüldü. İkincisi de, o güne değin İslami siyasetin ana öğelerinden biri, ‘Devletin kendisinden iyiliği’ ana teması çökmüştür. İlk defa birinci ağızdan irtica birinci tehdittir sözü çıktı. İlk defa bu kadroların devletin ana düşmanı olduğu ile ilgili söylem geliştirildi. Tüm bunlardan sonra şu anda herkes ‘baba’sını arıyor bence Türkiye’de. Çok belirgin bir biat kanalı yok. Erdoğan’ın içinden yetiştiği Milli Görüş geleneği partileri ve AKP’nin ismini nasıl yorumluyorsunuz? Bu topraklarda yaşayan insanlara baktığımızda genel olarak belirgin şeyler var. Bunlardan biri ataerkil yapıyla anacıl dinamiklerin gerilimidir. Anacıl dinamiklere gerilemek, anacıl dinamikleri anımsamak her zaman bir güç biriktirme şeklidir. Başka konularda problem yaşandığında veya babayla problem yaşandığında bu yola başvurulur. 28 Şubat, İslami siyaseti güçten düşürme arzusunu belirgin bir şekilde ortaya koyan bir süreçti. O güne kadar, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah isimlerinin çok erkek egemen isimler olduğunu görüyoruz. Fakat 28 Şubat’tan sonra kurulan partilere bakıyoruz. Fazilet, Saadet anacıl partilerdir. Adalet kelimesi elbette kadın, fakat ‘kalkınma’ kelimesi erkek mi dişi mi? Bayağı erkek bir kelime. Burada zaten AKP’ye çok uygun bir şekilde melez bir çözüm var. Erdoğan’ın geçmişi AKP’yi nasıl etkiliyor? Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin bu kadar uzamasının ana nedenlerinden biri belki de buydu. Son ana kadar beklenmeyebilirdi isim açıklamak için. Bunun dışında, kardeşlik ittifakından babalık burcuna geçiş sürecinde, büyük abi diyor ki, ‘Sen hala kardeşsin.’ Bülent Bey’in konumunu düşünürsek bu süreçte, ‘Ya ben, ya Abdullah bey, ya siz olacaksınız’ sözünü söylemesi gereken kişi babalık burcuna geçen kişinin olması lazım. Başbakan daha önce ‘Bu şarkı burada bitmez’ diyordu, şimdi ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ şarkısını kullanıyor. Bundan sonra AKP’nin şarkısı ne olmalı? Bu şarkı burada bitmez, ruhsal olarak anlamı biz burada kaldık ama bunun devamı gelecek demektir. Bir anlamda mağduriyet söylemidir. Beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısı da tamamlanmış bir şarkıdır. İktidar olma sürecidir. Bundan sonra ise, Başbakan MTV’nin yaptığı söyleşide, ‘My Way’ şarkısını seçmiştir. Tam da beraber yürümekten, baba burcuna geçişin karşılığıdır. Böyle bakarsak belirgin değişimi görürüz. Erdoğan portresi Türkiye resmi ile örtüşüyor mu? Bu öyküde buram buram Türkiye var. Sevmeyebiliriz, uzak durabiliriz, içinde olmak istemeyiz bunlar ayrı. Ama burada anlatılan, DP iktidarının başladığı şehirleşmenin temel ilke haline geldiği, oku emriyle vücut bulan söylemin arkasından gelen Türkiye hikâyesidir. Bu Türkiye öyküsü Tayyip Bey’in şahsında yaşanmıştır. Türkiye için kötü olan 12 Eylül Tayyip Bey için bir şanstır. Çok net olarak söylüyorum 12 Eylül olmasaydı Tayyip Bey başbakan olamazdı. Yani Türkiye’nin sınıfsal güç dengeleri bu kadar bozulmasaydı, Tayyip Bey’in başbakan olma olasılığı çok zayıftı. Tayyip Bey ile Türkiye Cumhuriyeti’nin öyküsü örtüştü. Tayyip Bey ne kadar ketlenmişse Türkiye de o kadar ketlenmiştir. Bu tür kahramanların, başarılı olmuş insanların, liderlerin hikâyesidir aynı zamanda. Zaman
<< Önceki Haber Psikiyatrist gözüyle Erdoğan Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER