Che Guevara kimdir?
Ernesto Guevara de la Serna, kısaca Che Guevara ya da el Che, (14 Haziran 1928 - 9
Ekim 1967),
Arjantin doğumlu doktor, Marksist
politikacı ve dönemin
Küba gerillaları ile Enternasyonalist gerillalarının lideri.
devrimci hareketlerin sembolü haline gelmiştir. Guevara’nın Alberto Korda tarafından çekilen fotoğrafı (
Başbakan'ın tişörtündeki) "dünya üzerindeki en ünlü fotoğraf ve 20. yüzyılın sembolü" olarak nitelenmiştir.
Vikipedi
Erdoğan'ı
Photoshop grafiğiyle '
emekçinin hakkını arayan bir protestocuya' benzeten
gazetenin Başbakan'ın sol elini havada kullanması da dikkat çekti. Bu kısa hatırlatmadan sonra
Radikal'in haberini aktaralım.
Başbakan, bir sosyalist parti lideri gibi konuştu.
Erdoğan'a dün bir haller oldu
Erdoğan, Hizmet-İş Sendikası'nın 10. Olağan Genel Kurulu'nda,
işçi lideri gibiydi.
Erdoğan: Emek,
örgüt,
eylem kavramlarını 'öcü' gibi gören iktidarlar bize çok şey kaybettirdi. Emek hareketini hak ettiği yere ulaştırmak boynumuzun borcudur
AKP iktidarı sırasında düşük taban fiyatı ve girdilerdeki artış nedeniyle yaşadığı zor durumu "İki senedir anamız ağlıyor" diye dile getiren Mersinli çiftçiyi "Ananı da al git" diye azarlayan; işçilerin hak taleplerini ve eylemlerini görmezden gelen Başbakan Tayyip Erdoğan'a dün bir haller oldu. Erdoğan, Hizmet-İş Sendikası'nın 10. Olağan Genel Kurulu'nda geçmişte
sendika, emek, örgüt, eylem,
grev gibi kavramların 'öcü' olarak görüldüğünü vurgulayarak, "Emek hareketini hak ettiği konuma ulaştırmak boynumuzun borcudur" dedi. Erdoğan, büyük patronları ve küresel aktörleri muhatap alıp işçi haklarına tenezzül etmeyen 'önceki iktidarları' da sert bir dille eleştirdi.
Erdoğan, katıldığı Hizmet-İş Sendikası Genel Kurulu'nda,
propaganda ve örgütlenme çalışmalarını "emek ekseni" üzerine kuran sosyalistlerden rol çaldı. "Sendikal hareketin önündeki tüm engelleri aşmak, emek hareketini hak ettiği konuma ulaştırmak boynumuzun borcudur" diyen Erdoğan işçi temsilcilerinin önünde özetle şunları söyledi:
Sendika ve grev 'öcü' gibi görüldü: Çalışma hayatımız, uzun yıllar, tıpkı siyasi hayatımız gibi ayrışma temalarına sahne olmuş. Geçmişte sendika, emek, örgüt, eylem, grev gibi hukuki kavramlar toplumun geniş bir kesimi tarafından adeta bir 'öcü' gibi görülmüş, yaşanan acı tecrübelerin de etkisiyle, emek hareketi hak ettiği noktaya bir türlü ulaşamamıştır.
Emekçileri hiç sayanlar var: Bunda geçmiş iktidarların da büyük payı olduğunu biliyorsunuz. Emek hareketine, işçi hakkına sahip çıkıyormuş gibi yapan, ancak birkaç yasal düzenlemeyle işi geçiştiren, sonrasında da bunun rantını on yıllarca kullanan iktidarları sizler de, bizler de gayet iyi biliyoruz. Sadece büyük patronları ya da küresel aktörleri muhatap alan, işçi haklarına tenezzül etmeyen iktidarların bu ülkeye kaybettirdiği yılları da gayet iyi biliyoruz.
Kalkınmada en büyük pay işçilerin: Emek hareketi, bize göre Türkiye'nin
kalkınma hareketidir. Bugün üretimde, kalkınmada aldığımız mesafeyle övünüyorsak, yarınki Türkiye'ye umut ve güvenle bakıyorsak, bu başarıdaki en büyük pay sizlere, işçilerimize aittir. Sendikal hareketin önündeki tüm engelleri toplumun önündeki diğer tüm engeller gibi aşmak, emek hareketini hak ettiği konuma ulaştırmak bizim boynumuzun borcudur.
Daha çok kazanmalısınız: Ben Başbakan olarak, 70 milyonun hesabını omuzunda hisseden bir insan olarak sizlerin mutlaka daha çok kazanmanızı istiyorum ama ikimiz de gerçekçi olmak zorundayız. Bu kardeşiniz, tüm işçi kardeşlerimin, vatandaşlarımın aynı zamanda emanetçisi durumunda.
Eylem demokratik bir haktır: Sorun çözülemiyorsa elbette eylem en demokratik haktır. Fakat daha müzakereyi açmadan masayı terk etmek veya Türkiye'nin imkânlarını göz ardı edip olmayacakları istemek tribünlere oynamak olur.
Kale düştü diyenlere kızdı
Kimin
kalesi: 22 Temmuz'daki seçimde halkın iradesi tecelli etti. Köşelerinden 'Bir kale düştü' diyecek kadar, maalesef, halkın iradesine saygısız davrananlar var. Bu kale kimin kalesiydi ki düştü? Düştü denilen kale neresi? Bu
Çankaya kimin? Birilerinin mi, yoksa bu Çankaya 70 milyon vatan evladının mı? Bu Çankaya hepimizin.
CHP'ye çattı: Parlamentoya gelmemek, toplu
sözleşmede masaya gelmemek gibidir. Sen oraya gelmediğinde, seni oraya gönderenlere
ihanet etmiş olursun.
'Özü sözü bir olmalı'
Erdoğan'ın 'emek eksenli' çıkışına sol siyasilerle sendikaların tepkisi şöyle:
Ufuk Uras (ÖDP milletvekili): Erdoğan bu çıkışla 4.5 yıllık AKP iktidarının özeleştirisini yapıyor. Demek ki önümüzdeki süreçte emekten yana bir politika izleyecek. AKP emekten yana
Avrupa Sosyal Şartına şerh koymuştu. Demek ki, bu şerhi kaldıracak.
Kamu çalışanlarının toplusözleşme ve grev hakkını toplu görüşmeye dönüştürmüşlerdi. Bu konuşmadan sonra kamu çalışanların toplu-sözleşme ve grev hakkının teminat altına alınması gerekiyor. Sendikaların örgütlenmesinin önündeki yüzde 10 barajının, grev ertelemelerinin kaldırılması gerekiyor. Böylece sözü özü bir davranış içinde olurlar.
Cevdet Selvi (CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili): Son beş yılda işçilerin reel ücretleri yüzde 20 geriye gitti. Başbakan'ın bu sözlerinin işçi ve emekçiler için inandırıcı bir tarafı yoktur.
Süleyman Çelebi (DİSK Genel Başkanı): Erdoğan'ın bu noktaya gelmiş olması önemli bir adımdır. Ancak bu sözlerin lafta kalmamasını, uygulanma-sını istiyoruz. İLO normları uygulanmalı, sendikal ve emek hareketi üzerindeki deli gömleği çıkarılmalıdır. 12
Eylül rejiminin yürürlüğe koyduğu yasalar değiştirilmelidir.