Güler
Sabancı, bazı gazetecilerle gerçekleştirdiği sohbet toplantısında yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin siyaseten müspet bir istikrar ve gidişat içinde olduğunu,
seçim sonuçlarının Türkiye'ye 5 yıl daha kazandırdığını ve bunun
ülke için iyi bir fırsat yarattığını söyledi.
Önümüzdeki 5 yılın aynı başarıyla götürülmesi halinde ülkede kişi başına milli gelirin 10 bin doları aşacağına ve bunun 5 yıllık sürenin sonuna gelmeden gerçekleşebileceğine inandığını dile getiren Sabancı, sorular üzerine, Türkiye'de parlamenter sistemin başarıyla çalıştığını, son seçimlerle aslında Türk halkının
Avrupa sürecine bir vize verdiğini ifade etti.
Avrupa sürecine verilen bu vizeyle yeni kurulacak hükümetin bu süreci öncelikli olarak yeniden heyecanlandırması, yeniden başlatması gerektiğini belirten Sabancı, şöyle devam etti:
''Avrupa sürecini dahi bekleyemeyecek öncelikli işlerimiz var. Benim yeni hükümetten beklentim; makro
ekonomik istikrar ve denge sağlandı. Şimdi mikro üstünde çalışma zamanı. İvedilikle mikro konularda, öncelikle sosyal güvenlik
reformu, eğitim reformu ve
kayıt dışını kayıt içine almak için gerekli olan vergilerle ilgili düzenlemelerin eş zamanlı ve ivedilikle yapılması lazım. Bundan sonraki 5 yılın ekonomik uygulamaların temeline, omurgasına istihdam ve verimlilik konusunu koymamız lazım.''
''SICAK PARAYA İHTİYACIMIZ AZ OLURSA ŞOKLARDAN AZ ETKİLENİRİZ''
Güler Sabancı, bunların yapılması halinde o zaman istihdam artırıcı yeni yatırım için gerekli iklimin oluşturulmuş olacağını kaydederek, ''Eğer yeni yatırım ortamını, iklimini iyi geliştirirsek o zaman gelen sıcak paraya ihtiyacımız olmaz veya daha az ihtiyacımız olur. O zaman dünyadaki şoklardan, gelişmelerden daha az etkileniriz'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili sorular üzerine Sabancı, ''Bence süreç gayet iyi yürüyor. Meclis'teki tablo çok umut verici. Bir hafta sonra yeni Cumhurbaşkanı seçiliyor, 10 gün sonra yeni bir hükümet var'' dedi.
Yeni dönemde AB ve reformlar sürecinin öncelikle ele alınması gerektiğine dikkat çeken Sabancı, ''Hepimize görevler düşüyor. Tek parti hükümeti tek seslilik anlamına gelmez. Her kesime,
sivil toplum örgütlerine görevler düşüyor. Hepimiz gerekli görüşleri, uyarılarımızı yapmalıyız'' görüşünü aktardı.
Güler Sabancı, bir soru üzerine ''Bekle- gör artık bitti. 2007 zaten seçim yılıydı. Artık tamam, işimize bakmalıyız. Piyasalar bir an önce tekrar
büyümeye açılacak diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.
Ekonomiyle ilgili bakanlıklara dair de Sabancı, ekonomi işlerini koordine edecek bir bakanlığın düşünüldüğünü duyduğunu, bu modeli
desteklediğini, böyle bir modelin
Başbakanın üzerindeki yükü de alacağını ifade etti.
''TÜRKİYE, İŞ GÜVENCESİ KATILIK DERECESİNDE İKİNCİ''
Sabancı, Türkiye'nin,
OECD ülkelerinde
iş güvencesinde katılık derecesi araştırmasına göre Portekiz'den sonra ikinci olduğuna işaret ederek, iş yasalarının esnekleştirilmesi gerektiğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplamasını temenni ettiğini belirten Sabancı, ''Yapılması gerekenler yapılmazsa, Türkiye önemli istihdam potansiyelini kaçırır. 100 kuruşun 47 kuruşu
sigorta ve diğer fonlara gidiyor. Ücretlerin üzerindeki yük inanılmaz. Yapılacak çok iş var. Bunların hepsinin hedefi yeni yatırımlar olmalı'' diye konuştu.
Yüksek olan reel faizlerin de indirilmesi gerektiğinin altını çizen Sabancı, makro ekonomik dengelerden vazgeçilemeyeceğini, mali disiplinin ve enflasyonla mücadelenin devam ettirilmesi gerektiğini, mikro düzeyde yapılması, düzeltilmesi gereken işlerin olduğunu kaydetti.
''5 ANA İŞ GRUBUNDA GİDİYOR OLACAĞIZ''
Grubun enerji yatırımlarına ilişkin olarak da Sabancı, 2015'e kadar 5 bin megavatlık iki fazdan oluşan 6 milyar dolar civarında enerji projelerinin söz konusu olduğunu aktardı.
Enerjide yaşananların sektörde dağıtım özelleştirmelerinin yanı sıra üretimin de özelleştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğuna işaret eden Sabancı, nükleer enerjinin de önemine dikkat çekerek, bu alandaki işlerin gecikmeden bir an önce yapılması gerektiğini aktardı.
Sabancı, 5 ana iş grubunda gidiyor olacaklarını, bunun gereğini yapacaklarını, bu iş kollarında büyüyeceklerini ve önlerine çıkan fırsatları değerlendireceklerini belirterek, ''Yolda bazı çıkmalar yapıyoruz. Çıkışları yeri geldiğinde yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz'' dedi.
Sabancı Holdingin portföy dağılımının
finans ve finans dışında dengeli olmasını istediklerini dile getiren Güler Sabancı, önümüzdeki süreçte finans sektörünün ve bankacılığın büyüyeceği Türkiye'de bu büyümeden Akbank'ın liderliğini koruyarak devam ettireceğini öngördüklerini vurguladı.
Güler Sabancı, portföyün şu anda yüzde 60 finans ve finansal hizmetler, yüzde 40 finans dışı şeklinde olduğunu, karlılıkta ise karlılığın yüzde 70'inin finans ve finansal hizmetlerden geldiğini, bunu öncelikle yüzde 50-50 gibi dengeli bir duruma getirmek istediklerini, daha sonra da finans dışının gruba olan katkısının daha da artmasını planladıklarını söyledi.
Türkiye'deki
gıda perakende sektörüne de değinen Sabancı, sektörün büyüklüğünün 72 milyar dolar olduğunu ve bunun sadece yüzde 22'sinin organize perakendeden oluştuğunu, kayıt dışılığın kayıt içine alınmasının organize perakendenin artması açısından çok büyük önem taşıdığını vurguladı.
Sabancı, toplantıya katılan Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Ahmet Dördüncü'nun
Migros ile ilgilendikleri yönündeki açıklamaları sırasında ise bunun Ramstore'leri kapsayıp kapsamadığı yönündeki bir soruya, ''Ona da bakacağız'' yanıtını verdi.
Küresel ısınmaya ilişkin bir soru üzerine de Sabancı, her şirketin ve her grup başkanlığının gündeminde bu konunun yer aldığını ve sürekli takip edildiğini belirterek, şu anda bütün işletmeleriyle AB'ye girecek standartlara sahip olduklarını ifade etti.
''DALGALANMANIN YAVAŞ YAVAŞ DURULACAĞINA İNANIYORUM''
Güler Sabancı, ABD'de mortgage fonlarıyla birlikte başlayan global dalgalanmaya da işaret ederken, ''Bu dalgalanmadan kur ve
Borsa biraz etkilendi. Ama Türk ekonomisinin geneli etkilenmedi. Ne YTL darlığı, ne döviz darlığı var. (
İlaç verilsin, piyasaya destek verilsin) şeklinde ihtiyaç yok'' dedi.
Geçtiğimiz süreçte çok aşırı borçlanmanın olduğu bir dünya konjonktürünün söz konusu olduğuna dikkat çeken Sabancı, hedge fonlar, girişim sermayesi, aşırı iletken ve birbirine bir anda geçen piyasaların aslında dünya için yeni olduğunu, bunların son 10 yıllık ekonomik düzenin sonuçları, hatta son 5 yılın olguları olarak değerlendirilebileceğini, dünya finans piyasalarının bu anlamda birçok ilki, bilinmeyeni yaşadığını söyledi.
Sabancı, ''Ben bu dalgalanmanın yavaş yavaş durulacağına inanıyorum. Ama bundan sonra zannediyorum dünya finans kesimi, bu yeni dönemin biraz üzerinde düşünecektir. Finans dünyası aşırı borçlanmalar, hedge fonlar, girişim sermayesinde regülasyonlara gidecek gibi geliyor bana. Bu yeni dönemin herhalde biraz tartışılması lazım'' görüşünü aktardı.
Bu dalgalanmadan Türkiye'nin ne şekilde etkileneceğine ilişkin bir soru üzerine Sabancı, bu dalgalanma sonunda beklenenin dünya büyümelerinde belli bir azalma beklendiğini, bunun durgunluk değil ama beklentilerdeki bu azalmayı normal bulduğunu kaydetti.
Türkiye'nin geçtiğimiz süreçte yatırım ve risk alma iştahından çok faydalandığını vurgulayan Sabancı, önümüzdeki dönemde global açıdan bunlarda da azalma beklendiğini ifade etti. Sabancı, ''Bunlardan Türkiye nasıl etkilenir? Etkilenir tabii... Ancak son iki hafta gösterdi ki bunların Türkiye'ye çok büyük etkisi olmadı'' diye konuştu.
''MİGROS FIRSATIYLA CİDDİ BİR ŞEKİLDE İLGİLENİYORUZ''
Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Ahmet Dördüncü ise Migros ile ilgilenip ilgilenmedikleri yönündeki soruya karşılık, Migros'un
satış sürecinin Eylül'de başlayacağını hatırlatarak, ''CarrefourSa olarak Migros fırsatıyla ciddi bir şekilde ilgileniyoruz. Süreç Eylül'de başlayacak. Biz de bu süreç içinde olacağız. Öncelikle Türkiye için düşünüyoruz'' yanıtını verdi.
Dördüncü, Migros'un şu anda organize perakende sektöründeki
pazar payının yüzde 20'nin üzerinde,
CarrefourSA'nın payının ise yüzde 14 civarında olduğunu kaydederek, Migros'un satın alınması halinde yüzde 22'lik organize perakende pazarının yaklaşık yüzde 35'ine bakılmasının söz konusu olacağını söyledi.
''CİRODA YÜZDE 20'NİN ÜZERİNDE BÜYÜME BEKLİYORUZ''
Ahmet Dördüncü, Grup olarak enerji, finansal servisler, perakende, çimento sanayi, otomotiv ile
lastik ve lastik takviye işlerine odaklanacaklarını, bu sektörlerin grubu büyümeye götürecek iş kolları olacağını belirterek, sene başından bu yana 6 aylık süreçte enerjiye 500 milyon dolar civarında para harcadıklarını bildirdi.
Marmara'da
Bandırma civarında satın aldıkları büyük bir
arazi üzerine
doğal gaz ile çalışacak
termik santral yapmayı planladıklarını aktaran Dördüncü, enerjide iki fazdan oluşan projenin birinci fazının 2 bin 500 megavatlık olduğunu ve yaklaşık 2 milyar dolarlık bir yatırım gerektirdiğini, birinci fazın 2010 veya 2011 yılına kadar bitmesini öngördüklerini anlattı.
Yüzde 20'nin üzerinde pazar payına sahip oldukları çimentoda Türkiye dışında
Karadeniz ve Doğu
Akdeniz havzasında büyümeyi hedeflediklerini ve bundan sonra bölgede büyük bir
oyuncu olmak istediklerini dile getiren Dördüncü, sigorta sektöründe Aviva ile ortaklığın yüzde 25 ile bir anda pazar liderliğini getirdiğini vurguladı.
Cirodaki büyüme beklentilerine ilişkin soru üzerine Dördüncü, bu yılın 6 ayında ciroda yüzde 20'lik büyümenin söz konusu olduğunu, bunu dikkate alarak yıl sonunda da yüzde 20'nin üzerinde büyüme beklediklerini bildirdi.