Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahin,
Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'nın; 1990'lı yıllarda öldürülen kişilerin, Silopi'de bulunan BOTAŞ kuyularına atıldığı iddiasıyla ilgili
soruşturma açtığını bildirerek, ''Eğer nerede, kim ve kimler, asit kuyularında yakılmışsa, lütfen adli makamlara yardımcı olun. Bunların üzerine gitmezsek, o zaman
eleştiri getirin. Ama siz, delilsiz bir
takım isnatlarda bulunuyorsunuz '' dedi.
DTP
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, eski
HADEP Silopi İlçe Başkanı
Serdar Tanış ile ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz'in, 2001 yılında ilçe
jandarma komutanlığına çağrılmasından sonra haber alınamamasıyla ilgili,
TBMM Genel Kurulunda gündemdışı söz aldı.
Kaybedilmek istenilenin aslında iki insan değil,
Kürt halkı olduğunu iddia eden Bayındır, ''Tanış ve Deniz'in kaybedilmesinden sorumlu olanların yargılanmasını'' istedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, DTP'ye yönelik, ''Siz, Nazizmi hortlattınız'' dediğini anımsatan Bayındır, ''Naziler, fırında insan yaktılar ama
Türkiye'deki Nazi anlayışı, asit kuyularında insanları yaktı'' dedi.
Adalet Bakanı Mehmet
Ali Şahin, Bayındır'ın konuşmasına
Hükümet adına
yanıt verdi.
Bayındır'ın, ''Silopi kayıpları'' konulu gündemdışı konuşma yapacağı bildirilince, Silopi ve
Diyarbakır Cumhuriyet başsavcılıklarından bilgi aldığını ifade eden Şahin, Şırnak
Baro Başkanı Nuşirevan Elçi'nin, ''Silopi'de bazı kişilerin 1990'lı yıllarda BOTAŞ kuyularına atılarak asitle yakıldıklarını'' iddia eden kitabı ve
belgeleri ekleyerek, bu konuda soruşturma açılması için Silopi
Cumhuriyet Başsavcılığına 1
Aralık 2008 tarihinde başvuruda bulunduğu belirtti.
Bunun üzerine Silopi Cumhuriyet Başsavcılığının, iddia edilen suçun, özel yetkili Diyarbakır Ağır
Ceza Mahkemesinin görev alanına girdiği düşüncesiyle, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığıyla temasa geçerek bir soruşturma dosyası açtığını ifade eden Şahin, şunları kaydetti:
''Bu şikayette bulunan
Baro Başkanının hem bu konuyla ilgili iddialarını ifade bağlamında almak hem de delillerini savcılığa sunması için davette bulunulmuş. Silopi ve Diyarbakır Cumhuriyet başsavcılıklarından bugün aldığım bilgiye göre, Sayın Elçi, şu ana kadar Silopi Cumhuriyet Başsavcılığına giderek, dilekçesindeki ifade ettiği hususlarla ilgili bilgi, belge ve delillerini henüz takdim etmemiş. Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı, dilekçeyi işleme koymuş, soruşturma açmış. Ancak bana verilen bilgide de BOTAŞ'ın alanının çok geniş bir alan olduğu, eğer gerçekten bu konuda bilgisi, görgüsü olanlar varsa, Silopi Cumhuriyet Başsavcılığına başvurup kendilerine yardımcı olması halinde, bu fiziki mekanların kazılarak, iddiaların doğru olup olmadığını araştırabileceklerini ifade ediyorlar.''
BAYINDIR'A TEPKİ
Bayındır'ın, TBMM'de ifade edilmemesi gereken talihsiz cümleler kullandığını belirten Şahin, şöyle konuştu:
''Türkiye'deki resmi sistemin, vatandaşlarını katlettiğini ifade eden cümleler kullandı. Bunlar, bu Parlamento'da hiçbir milletvekili arkadaşımıza yakışmaz. Eğer bu konuda elinizde bilgi varsa, kim, ne zaman, kimler tarafından katledilmiş, bununla ilgili bilgileri resmi mercilere verirseniz, bunların üzerine görevli merciler hassasiyetle gider. Ama siz,
Türkiye Cumhuriyeti Devletini, adli makamlarını, yetkililerini, delilsiz ve mesnetsiz isnat ederseniz, bu sözlerinize bizim verebileceğimiz, söylediğim ifadelerin dışında başka bir
cevap olamaz.
Sayın Bayındır, '
Asit kuyularında insanlar yakıldı' diyorsunuz. 'Yakıldı' demek, bunu yakinen biliyor anlamı taşır. Eğer nerede, kim ve kimler, asit kuyularında yakılmışsa, lütfen adli makamlara yardımcı olun. Savcılarımıza, hakimlerimize, ilgili mercilere yardımcı olun. Bunların üzerine gitmezsek, o zaman gelin burada eleştiri getirin. Ama siz, delilsiz bir takım isnatlarda bulunuyorsunuz. Bu, milletvekili sıfatını taşıyan hiç kimseye yakışmaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Bir takım yanlışlıklar yapıldığı iddiasında bulunuyorsanız, lütfen bunu, delilleriyle beraber ortaya koyunuz. Bana getiriniz. Adalet Bakanıyım. İlgili mercilere intikal ettireyim. Bana getirmiyorsanız, en yakın Cumhuriyet başsavcılıklarına verin. Yoksa uluorta, dilekçelerle beyanlarla Türkiye'de suçla ve suçluyla mücadele etmek mümkün değildir. Suç ve suçluyla mücadele etme, mutlaka ayağı yere sağlam basan delille olur.''