Şahin, makamındaki
Mısır Adalet Bakanı Mamdouh Marei ile görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Terör örgütü ele başı Abdullah
Öcalan'ın
İmralı Cezaevi'nde kötü muameleye maruz kaldığı iddialarına ilişkin bir soru üzerine Şahin, İmralı'da hükümlü olarak bulunan Öcalan ile ilgili iddiaları duyar duymaz derhal inceleme başlattığını söyledi.
Şahin, ''Almış olduğum bilgiler bu iddiaların doğru olmadığı sonucunu doğuruyor. Kendisine şu anda hükümlü olarak bulunduğu ceza
infaz kurumunda herhangi bir kötü muamele yapılmış değil, herhangi bir olumsuz davranışta bulunulmuş değil, iddia edildiği gibi herhangi bir işkence yapıldığı iddiası asla doğru değil'' diye konuştu.
Bir
takım terör örgütü yandaşı izlenimi veren grupların hayali birtakım iddialarla
Türkiye'de huzuru bozmak ve Türkiye'nin belki de yeniden olağanüstü dönemlere dönmesini arzu eden eylemler yaptıklarını ifade eden Şahin, şöyle devam etti:
''Kuşkusuz Türkiye bir hukuk devletidir. Kurallara herkes uyacaktır. Uymayanlarla ilgili gerek güvenlik güçlerimiz, gerekse yargı organlarımız gerekeni yapacaktır. O nedenle aslı olmayan bir iddiayı bahane ederek yapılan bu eylemler asla tasvip edilecek eylemler değildir. Herkesi sağduyuya davet ediyorum. Çoluk çocuğu işin aslını öğrenmeden bir
tahrik sonucu sokağa dökülen bu gençlerimizi önce anne babaları ve büyükleri ikna etmelidirler, yaptıklarının yanlış olduğunu bu küçücük çocuklara mutlaka göstermeliler, anlatmalılar. Çünkü aynı ülkede yaşıyoruz. Toplumun huzurunu bozmaya hiç kimsenin hakkı olmadığını ifade etmek istiyorum.''
-''ERGENEKON'' DAVASI-
Şahin, bugün Silivri'de başlayan ''
Ergenekon''
davasına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de ''Bahsettiğiniz dava, bugün Türkiye'nin muhtelif yerlerinde görülmekte olan davalardan herhangi biridir. Tek farkı kamuoyunun yoğun ilgi göstermesidir'' dedi.
Şahin, Türkiye'de yargının bağımsız olduğunu, bağımsız yargı organlarının bir
soruşturma sonucu kimi tutuklamalarla Türkiye'nin gündemine oturmuş olan bu davaya bakacaklarını söyledi.
Davaya
İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi'nin bakmaya başlayacağını anımsatan Şahin, kendisinin tek görevi ve sorumluluğunun Türkiye'de yargılama faaliyetinin gerek iç hukuk, gerekse uluslararası hukuk çerçevesinde sağlıklı bir şekilde yürümesini sağlamak olduğunu belirtti. Şahin, mahkemelerin, savcıların, yargıçların çok daha rahat görev yapmasını sağlamakla görevli olduklarını söyledi.
Bu davayla ilgili kimi siyasi çevrelerin, kimi siyasi parti sözcülerinin ''bu davanın bir hukuk
cinayeti olduğunu'' iddia ettiklerini belirten Şahin, şunları kaydetti:
''Adalet Bakanı olarak bundan son derece üzüntü duyuyorum. Türkiye'de hakim ve savcılarımız cinayet işlemezler, cinayet işlenmişse cinayet işleyenler cezalandırılır. Bu davayı açan savcılarımız, bu davaya
bakan hakimlerimiz herhangi bir hukuk cinayeti işlemiyorlar, önlerindeki yasalar neyi gerektiriyorsa, ellerindeki
delil durumuna göre yargılama faaliyetinde bulunuyorlar. Onların yapmış olduğu bu işi hukuk cinayeti olarak değerlendirmek asla Türkiye'ye yakışmıyor. Bu sözleri söyleyenler mutlaka bu sözlerini tashih etmek durumundadırlar.
Hakim ve savcılarımızı töhmet altında bırakmaya, onları bir yargılama faaliyeti yaparken suçluymuş gibi göstermeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Hele ana muhalefet partisinin hiç hakkı yoktur.''
-ALMANYA'DAKİ ''DENİZ FENERİ DAVASI''-
Almanya'da görülen ''
Deniz Feneri Davası'' ile ilgili
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında Alman yetkililerden istenen bilgi ve belgelerin Türkiye'ye gelip gelmediğinin sorulması üzerine de Şahin, şu ana kadar kendisine intikal eden bir şey olmadığını söyledi.
Şahin, hafta sonunu Ankara dışında geçirdiğini, bugün de ilk iş günü olduğunu belirterek, ''Bunu da ayrıca takip ediyorum. Öncelikle Uluslararası İlişkiler Genel Müdürlüğüne gelir. Geldikten sonra biz bekletmeksizin aynı gün onu ilgili cumhuriyet savcılığına intikal ettiririz. Biz
Adalet Bakanlığı olarak bu konuda sadece aracıyız'' dedi.