Cumhuriyet Halk Partisi (
CHP) eski Genel Sekreteri
Önder Sav, kurultay için delegeden 500'e yakın
imza topladıklarını söyledi. Sav, "imzalar için daha vaktimiz var." dedi.
Sakarya'nın
Akyazı ilçesinde, bir yakınının düğününe katılan Sav,
seçim sonrası CHP'de kurultay hazırlığı ile ilgili soruları
cevaplandırdı. Sav, "Şu an delegeden 500'e yakın imza toplandı. Daha vaktimiz var." dedi.
CHP Genel Başkan Yardımıcısı
Gürsel Tekin'in,"Disipline sevk edilebilirler." şeklindeki açıklamasına ise
Önder Sav, "Ciddiye almıyorum. Ciddiye alırsam farklı konuşurum." diye cevap verdi.
İmzalarla bilfiil meşgul olmadığını dile getiren Sav, "Arkadaşlardan aldığım bilgilerle 3 gün içinde imza sayısının 500'ü geçtiğini söylediler. 6 Temmuz'a kadar bir süreç var önümüzde. Partililik bilinci içinde,
örgüt kendi değerlerine sahip çıkarak bu süreci elbette değerlendirecektir." dedi
Genel kurul gündeme geldiği zaman, mevcut CHP yönetiminin
disiplin kartını öne sürmesi ile ilgili soruya ise Sav, "Onu pek ciddiye almıyorum. Söyleyenleri de ciddiye almıyorum. Söylenen sözü de ciddiye almıyorum. CHP gibi köklü bir partide bu tür şeyler hiçbir hüküm ifade etmez. Ben arkadaşlarımızın bu konuda sürçü lisan ettiğine inanmak istiyorum. Ciddiye alırsam başka türlü konuşmam lazım." ifadelerini kullandı.
Bağımsızların,
Meclis'i boykot etmesine ilişkin soruları da yanıtlayan Sav, şunları kaydetti: "Başka siyasi partilerin nasıl davranacakları konusunda bizim hüküm vermemiz, değer yargısına varmamız, pek uygun bir şey değil. Meclis'e girerlerse bir siyasi parti grubu oluşturacaklardır. Geçen dönemde de böyle oldu. Bir arkadaşları ile başlayan sıkıntı, bugün mahkemenin verdiği kararla 5 kişinin belli bir süre parlamentoya katılamayacakları anlaşılıyor. Kişilerin kendinden kaynaklanan aksaklıklar olduğu anlaşılıyor. Adaylık başvurusu yaparken parlamenter olmayı değerlendiren mevzuattan habersizmiş gibi davrandılar. Anayasanın 76. maddesi meydandadır.
Milletvekili seçim kanununun ilgili maddesi kimlerin milletvekili olacağını sayarken, bazı suçlardan mahkum olmayı da anlatıyor. Buradaki temel yanlışlık, bence mahkumiyet kararı
Yargıtay tarafından onandıktan sonra geçen aşamada
ihmal olduğudur. Eğer, o mahkumiyet kararı zamanında Yargıtay tarafından deşifre edilmiş olsaydı. Bunun milletvekili seçilmeye engel bir suçtan mahkumiyet olacağı anlaşılacağı için farklı bir değerlendirmeye gidebilirdi."
Diğerleri için de tutuklamaların bir
tedbir olduğunun altını çizen Sav, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Tutuklama bir hüküm değildir. Tutuklama her an kaldırılabilir. Ama uzun süren bir yargılama sonrasında çok uzun süren tutuklamalara şahit olduk. Yani artık tutuklama bir yasal tedbir olmanın ötesinde, kararın bir parçası olmaya dönüştü. Mahkumiyet kararının bir parçası olmaya dönüşüyor. Bizim de iki arkadaşımız, bu gerekçe ile
Haberal ve
Balbay yaptıkları
tahliye talepleri reddedildi. onlarla birlikte diğerleri de benzer şekilde hem
Engin Alan paşa hem de KCK denen yargılama sanıkları salıverilmediler. Tabi ki parlamentoda
yemin edemeyecekler, yemin edememenin, etmemenin bazı biçimsel sıkıntıları var. Belli görevleri milletvekili olarak yapamama sıkıntısı var. Belli yerlere Meclis içinde seçilememe sıkıntısı var. Umarım hukuk bunları kısa bir zamanda düzenler.
Kamu vicdanını daha fazla kanatmadan sorun çözülür. Çünkü geçmişte bunun örnekleri var."
Başbakan Erdoğan'ın da zamanında kendisinin milletvekili olmasını engelleyen bir hükümle yüz yüze kalydığını hatırlatan Sav, "Bizim de gayret ve çabamızla o hüküm değiştirildi. Ve sayın Erdoğan bir ara seçimle biliyorsunuz parlamenter oldu. İşte uzun yıllardır başbakanlık yapıyor. Hukukta çözümsüzlük yoktur. Daima çözüm bulunur. Ama kamu vicdanını da zedelemeden, yaralamadan çözüm bulmak lazımdır. Tabi bir de bu insanlara oy veren
seçmen bakımından bir görüntü vardır. Bu kadar seçmen bu insanlara oy vererek parlamentoya getirdi. O seçmen de kendi oyunun akıbetini merak eder. Sıkıntı burada, aşılabileceğini sanıyorum." diye konuştu.