"DP'den teklif aldım, bir süre izleyeceğim"
Mehmet Ağar'ın
seçim yenilgisi üzerine, genel
başkanlık görevinden istifasının üzerinden geçen sürede DP kazanı fokurdamaya başladı. Eski DYP Genel Başkanı ve
Başbakan Tansu Çiller ilk açıklamasını gazetemize yapmış ve "Aday değilim" demişti. Dün de DP'nin
örgüt tabanının yeni lider olarak
Abdüllatif Şener'i işaret ettiğini yazdım.
Şener, millet
vekili
adayı olmamıştı. Önceki gün TOBB'un üniversitesi ETÜ ile
anlaşma imzaladı,
siyasetten önceki kurumu
Hacettepe Üniversitesi'nde de haftada bir "kamu maliyesi" dersi vermeyi kabul etti.
Şener, "Üniversiteyi seçtim" diyor, ancak şunu da ekliyor: "Hocaların siyaset yapması
yasak değil, hatta izin var."
Şener'in DP'nin teklifine nasıl baktığını merak ediyorum. DP'de "12'ler" olarak anılan bir il başkanları grubu var. Bunların başında da
Kayseri İl Başkanı Mustafa Eraslan ile
Tokat İl Başkanı ve birinci sıra
milletvekili adayı Recep Bay geliyor. Aralarına DP Genel Sekreter Yardımcısı Atilla Ataman'ı da alıp "Şener" adını parti teşkilatlarında pişiriyorlar.
Bay'ın bir yakını Şener'e DP'nin Genel Başkanlığı talebini iletiyor. Şener, kendilerine "
Hayır" demiyor. 15Ağustos'ta yapılacak GİK toplantısından önce bir il başkanları heyeti ile Şener'e gitmeye hazırlanıyorlar.
Şener'e aynı soruyu ben de sordum. "Genel bir değerlendirme yapayım:
Aday olmayacağımı duyurduktan itibaren siyasi yoğunluğumun azalacağını zannediyordum, tersi oldu. Toplumun sosyal ve siyasi değişik kesimlerinden süreklilik taşıyan bir trafiğim oluştu.
Aktif siyasette olmam gerektiği ile ilgili talepler, yönlendirmeler hatta
psikolojik baskılar üzerimde yoğunlaştı, bu yoğunluk devam ediyor. Öğretim üyesi olarak devam kararı aldım" sözleriyle konuya girmeyi seçiyor.
Şener sorulara verdiği "üstü kapalı" yanıtlarda gerek AKP'ye gerekse de DP'ye verdiği
mesajlarla "siyasette iz sürdüğü" izlenimini doğuruyor.
DP'den teklif aldınız mı?
Değişik düzeyde, DP çevrelerinden de talepler geldi. Bu talep, partinin ilgili kurullarında oluşmuş mudur bilemem. Benim açımdan, siyaseti bir süre daha dışarıdan izleyeceğim.
DP ile mesafe koyuyor musunuz?
Bu kadar söylemek istiyorum. Seçimden yeni çıktık. Tavrım ortada, aksi bir tutum alırsam, siyasette bir yenilik ortaya çıkmamış olur. Her mesaj alışımda siyasetle yoğrulu bir havaya girersem, maksat hasıl olmaz. Nelerin doğru, nelerin yanlış gittiğine bakmalıyım.
AK Parti'nin aldığı oy ortada, gittiği yol yanlış olabilir mi?
Seçim sonuçlarının her şeyi şekillendirdiğini, taşların yerine oturduğunu düşünmüyorum. Seçim sonuçlarından daha önemli olan, partilerin siyaset tarzlarıdır. Nasıl bir siyaset biçimi olacak?
Meclis gündeminde ne olacak? Partiler buna nasıl yaklaşacak? Aralarındaki ilişkiler ne olacak? Bu partilerin toplumun değişik katmanlarına yaklaşım tarzları ne olacak? Her şeyden önce bunu
halk nasıl algılayacak? Seçmen bu süreci nasıl değerlendirecek, partileri hangi yere koyacak?
Bu süreçte siyasette bir boşluk oluştuğu konusunda kamuoyunda bir algılama çıkacak mı? Sürekli bir işi yaptığınız zaman onun içinde gördükleriniz eksik olabilir. Dışarıdan gözlemleriniz, içeriden yaptığınız gözlemleri tamamlar. Bu dönem siyasetin nasıl şekilleneceği, halkın siyasi taleplerine nasıl
cevap verileceği ise içinde bulunduğum sürecin objektif boyutudur.
AK Parti artık merkez parti midir?
Seçim şöyle bir şeydir; halkın tercihleri vardır, çevresini siz çizmiş oluyorsunuz. Halk çizdiğiniz çerçeveye sığdırılıyor. AKP'yi bundan böyle izleyeceği politikalar şekillendirecek.
AK Parti'ye "Tek başına koalisyon" diyelim mi?
Yorum yapmayacağım.
"Dışarıdan bakanlık teklifini kabul etmek, durumumu aşağı çekmek olur" dediniz. Bu sözden liderlik beklediğiniz izlenimi çıkar mı?
Aday olmayacağım dedikten sonra istekli olmak, söylediklerimle uyuşmaz.
Neden aday olmadığınızı çok iyi anlayamadık, yorum yapıyoruz. Bize bu şansı vermeyin!
Siyasette neyi, ne zaman, nerede söyleyeceğiniz önemlidir.
AK Parti'liler size küskün mü?
Vekil olmama sitem edenlerde bile olumluya bir vurgu var. Çok olumlu bir iz bırakmışız. Son 5 yıla yoğunlaşmamak gerekir. 1991'den itibaren Meclis'teyim, 10 yılı muhalefet cephesinde geçti. Son 6 yılda partim
iktidar oldu, ben de kabinede oldum.
Samsun Vezirköprü'de
yayla şenliğinde,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan bir
baba yanıma geldi, "10 yıl çocuğum olmadı, ilk çocuğumun adını
Abdüllatif Şener koydum" dedi.
Çocuk 12 yaşında, 1993-1994 yıllarında doğmuş. İlk dönem siyasetimiz bile böyle bir etki yapmış.
(Şener, Başbakan Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı dönemine işaret ediyor. Bu vurgudan, tabanda bir Erdoğan, Şener sevgisi sınaması çıkar mı bilmiyorum. S.Y.)
"Eskiler bıraksın" dediniz, birilerini mi işaret ediyorsunuz?
Kimseyi
hedef almadım.
Kamuoyunda, siyasetin bir ucundan tutanlar, bırakmayı bilmezler kanısı hâkim. Siyasilerin maddi manevi bireysel anlamda beklentileri olduğu düşünülüyor. Siyasilere karşı güvensizlik oluşturuyor. "Aday değilim" deyişim, "Biri de çıkıp bu koltuklardan vazgeçiyor" dedirtmeye yöneliktir.
Barajı aşamayanlar gidiyor, siz AKP'de barajı aşamadınız mı?
Aday değilim demek önemliydi.
SERPİL YILMAZ/MİLLİYET