Baş
bakan Erdoğan bu kez Cumhurbaşkanı Sezer ile girdiği tartışmada geri adım atmaya niyetli gözükmüyor.
Merkez Bankası Başkanlığı'na yapılacak atama ile ilgili
kararnamenin akibeti muhtemelen bu hafta belli olacak. Eğer, Cumhurbaşkanı bu sefer kararnameyi onaylarsa, belki geçici bir
ateşkes sağlanacak zirvede. Bir başka atama krizine kadar gerilim düşecek. Ama aksi olur, Sezer,
Merkez Bankası atamalarını yine veto ederse, işte o zaman hükümet Cumhurbaşkam'na karşı tam anlamıyla '
yetki' savaşı başlatmayı hedefliyor. Bunun için
Adalet Bakanı Cemil Çiçek başta olmak üzere hükümetin
hukukçu bakanları harıl harıl çalışıyor. Ana
yasa Mahkemesi kararları didik didik inceleniyor. Ve Adalet Bakanı Çicek'in masasına önemli bir
belge geliyor: 1993/18 sayılı
Anayasa Mahkemesi kararı...
Bir örneği de
Başbakan Erdoğan'ın çantasında olan bu belgenin özelliği, altında
Anayasa Mahkemesi üyesi sıfatıyla Sezer'in
imzasının bulunması ve Cumhurbaşkanı'nın atamalarla ilgili yetkilerini
tarif ediyor olması. 1993/18 sayılı karar
Demirel-
İnönü koalisyonu sırasında rahmetli Cumhurbaşkanı
Özal'la yaşanan kararname savaşını hukuki sonuca bağlıyor. Bu kararla Demirel hükümetinin çıkardığı ünlü 'by-pass' yasası iptal ediliyor. Yani atama kararnamelerinin
cumhurbaşkanının onayından geçmesinin anayasal zorunluluk olduğuna hükmediliyor. Ama öte yandan da cumhurbaşkanının atamalarla ilgili yetkileri tarif ediliyor.
'Sisteme ters düşer'
Kararda Çicek'in altını çizdiği çok net ifadeler var. Örneğin cumhurbaşkanının hükümetin atama kararnamelerine karşı direnmesinin
sisteme ters düşeceğine ilişkin şu paragraf:
"... Parlamenter sistemin geçirdiği değişiklikler sonucunda bugün artık gerçek güç kaynağı seçimle oluşan parlamentoda olup, onun içindeki çoğunluğa dayalı hükümet ön plana geçmiştir. Bugünün parlamenter sisteminde yürütme sorumluluğu hükümettedir. Bunun sonucu olarak da günümüzde Devlet Başkam'mn bir kararının başbakan ve ilgili bakan tarafından imzalanmasından çok, aslında başbakan ve ilgili bakanlar tarafından alınan bir kararın Devlet Başkanı'nca imzalanarak biçimsel olarak tamamlanması söz konusudur. Bu nedenle de sorumluluğunu hükümetin taşıdığı kararnameler hakkında cumhurbaşkanının uyarı ve tavsiyede bulunmaktan öte direnmesi, sistemin özelliğine ters düşer..."
Bu karar 1992'de Demirel başkanlığındaki koalisyon hükümeti ile Özal arasında yaşanan
Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nı değiştirip değiştirememe kavgası üzerine verilmişti.
Hükümet, bu olayın bugün yaşanan Merkez Bankası Başkanlığı krizine tıpa tıp uyduğunu düşünüyor. 1992'de Hükümet, Özal'ı devre dışı bırakabilmek için yasa çıkarıp, Adalet Bakanı Müsteşarı'nı Başbakan ve Adalet Bakanı'nın imzaları ile atama yolunu açmış, ardından Özal da Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açmıştı.
'
Veto edemezsin'
Yüksek Mahkeme, Özal'ın vefatından 10 gün sonra verdiği kararında, Cumhurbaşkanı'nı haklı bulmuş ve by-pass yasasını iptal etmiş. Ama aynı kararda Cumhurbaşkanı'nın kararnamelerle ilgili yetkisini de acık biçimde netleştirmiş. Altına Sezer'in de imza koyduğu bu kararda cumhurbaşkanlarına "atama kararnameleri ile ilgili uyan ve tavsiyede bulunabilirsiniz ama direnemezsiniz" deniyor. Kararın şu iki paragrafı bu bakımdan son derece açık ve net: "... Cumhurbaşkam'na tanınan bütün bu yetkilere karşın sistem özde parlamenter
demokrasi olduğundan ve sorumluluk da hükümette bulunduğundan, Anayasa'ya ve yasalara aykırı olmadıkça Cumhurbaşkanı'nın,
Bakanlar Kurulu işlemlerini yerindelik yönünden denetleyemeyip imzalamak zorunda olduğu açıktır.
... Hukuka aykırı bir işlem söz konusu olduğunda Cumhurbaşkanı'nın tutumu farklı olabilecektir. Çünkü Cumhurbaşkanı'nın sorumsuzluğu, onun hukuka aykırı kararnameleri imzalamak zorunda olduğu biçimde yorumlanamaz."
İşte hükümetin Merkez Bankası atamaları konusunda elindeki en önemli koz, Sezer'in de altında imzası bulunan bu Anayasa Mahkemesi kararı. Kararname yine veto edilirse, Erdoğan, Sezer'e şunu demeye hazırlanıyor: "
Harp Akademileri'nde yaptığınız konuşmada
türban konusuyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi kararları yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, herkesi bağlar demiştiniz. 1993/18 sayılı karar da sizi bağlar. Niye direniyorsunuz?"
Tabii ki o günkü kararı ve altındaki imzasını Sezer de unutmamıştır. Anlaşılan o ki, Merkez Bankası kararnamesi eğer ikinci kez veto edilirse, zirvedeki gerilimin dozu çok ama çok yükselecek...