22 Temmuz'u anlamak
O kadar çok
mesaj verdi ki bu son
seçim.
Her bir mesaj, üzerinde dikkatle durulmağa değer.
Bu denli detaylı bir analizin, tek bir yazıya sığması elbette mümkün değil.
O yüzden, önce herbiri birer yargı cümleciği olan başlıkları yazalım.
İlerleyen günlerde de bu yargı cümlecikleri üzerinde (beraberce) kafa yoralım.
SANDIKTAN ÇIKAN
- Türk
siyaseti her seçimde biraz daha bilinçli bir
seçmenle karşı karşıya gelmektedir.
-
Millet düpedüz yalan olan,
akıl dışı vaatlerle kandırılamayacak kadar gerçeklerin farkındadır.
- Vatandaş
kuzu postuna sarılmış siyaset kurtlarının çevirdikleri dolapları artık alenen görmekte ve bunları toptan reddetmektedir.
-
Türkiye’de artık
halkı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek / kullanmak isteyen tüccar medya gruplarının karşısında, en az onlar kadar donanımlı bir o kadar da
sosyal sorumluluk sahibi medya kuruluşları bulunmaktadır. Türk halkı bu ikinci grubu kendine diğerlerinden çok daha yakın hissetmekte, onların yayınlarına diğerlerininkilere oranla çok daha fazla güvenmektedir.
- Bu seçimler sadece iktidara geleceğine neredeyse vallah billah mesabesinde inanıp kaybeden siyasiler ya da yaşadıkları
ülkenin problemlerinden tümüyle habersiz elitler için dramatik bir
yıkım olmamıştır. Aynı zamanda medyanın köşe başlarını tutmuş gazeteci esnafı için de büyük bir hayal kırıklığı söz konusudur. Çünkü onlar patronlarının kasasından yüz binlerce YTL masraf yaparak çıktıkları
yurt gezinlerinde yurdu karış karış dolaşmış ancak gerçeğin yanından bile geçememişlerdir.
- Oy verme eğiliminde,
hizmet ve icraat, ideolojinin ve ön yargıların çok önüne geçmiştir.
- Doğu ve güney
doğu da yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’den ayrı düşmek gibi bir arzusu yoktur. Onların kahir ekseriyetinin beklentisi, her insanın temel ihtiyacı olan (yeme, içme, sağlık, eğitim, ekonomi…) gibi alanlarda yeterli hizmeti alabilmek ve bu hizmetleri alırken de samimiyet, fedakarlık ve sıcaklık hissedebilmektir.
- Halk yurtta olduğu gibi mecliste de milli bir beraberlik tablosu görmek istemektedir. Bu birliği kim sabote etmeye kalkarsa – ülkenin huzur ve istikrarına zarar vereceğinden dolayı, top yekun milletin hedefi haline gelecek ve varlık sahnesinden - bir daha ortaya çıkmamak üzere- silinecektir.
-
Anadolu insanı “Ne mutlu Türküm diyene” vecizesini gururla söylemekten asla gocunmaz. Ancak milli duyguların, Türkiye’yi bölmek yada ülkeyi dünyadan koparmak yönünde kullanılmasına da asla izin vermez.
- Ulusalcılık bir
toplum mühendisliği projesidir. Ülkeyi sayısı hesaplanamayacak kadar çok ulusçuklara bölebilecek kadar tehlikededir. Bu tehlikeli akım ülke insanının çok büyük çoğunluğu tarafından açık bir biçimde reddedilmiştir.
- Bu ülkede dinin de,
Atatürk’ün de istismar edilmesinin hiçbir şekilde tasvip edilmediği, geniş halk kitleleri tarafından bir kez daha vurgulanmıştır.
- Halk laikliğin bağnazca değil demokratça yorumlanmasını
desteklemektedir. Ayrıca devletin bütün inançlara saygılı, bireysel özgürlüklere müdahaleden uzak bir tavır sergilemesini beklemektedir.
- Bu topraklarda yaşayanlar çetelerden, provokatörlerden, derin destekli
psikolojik mücadelelerden büyük zarar görmüştür. Kendilerini gizli, görünmez, bilinmez, bulunmaz sanan bu yapıların, kimlikleri ve niyetleri artık toplum nezdinde deşifre olmuştur. Bundan sonra bu güzel ülke üzerinde karanlık oyunlar oynamak, eskisine nazaran çok daha güç olacaktır.
- Türk milleti demokrasiyle idare edilme konusunda kesin kararını vermiştir. Sorunlarını demokratik zeminde kendisi çözecektir. Demokratik sisteme direkt yada dolaylı herhangi bir müdahale çok geniş kitlelerde büyük hoşnutsuzluk meydana getirecektir.
- Vatandaş bu seçim vasıtasıyla ülkenin idaresinde söz sahibi olan bütün kurumlara birbirlerine karşı saygılı olmaları, kendi görev alanları içinde kalmaları ve bunu da en başarılı şekilde yapmaları konusunda bir ikazda bulunmuştur. Ancak bu takdirde kendilerine olan desteğin-güvenin sonsuza kadar devam edeceği mesajı verilmiştir.
- 2001 yılında ülkesi iflasın eşiğine gelmiş bu millet, son seçimde siyasal ve
ekonomik istikrarı ne kadar önemsediğinin altını çok kalın çizgilerle çizmiştir. Bunu bozmaya yeltenecek hiçbir oluşuma yada davranışa hoşgörüyle bakılmayacaktır.
- Seçmen, vekillerinden yüce meclise, millete vekalet görevine ve dolayısıyla da kendisine saygı beklemektedir. Meclisin ve milletvekilliğinin itibarını zedeleyecek davranışlar içine girenler ilk seçimlerde itibarlarını kaybedeceklerdir.
- Anadolu insanı, bazı AB ülkelerinin Türkiye ile kedi fare oyunu oynamak istediğinin farkına varmıştır. AB’ye girme konusu bir varoluş mücadelesi olarak görülmediği gibi AB ülkelerindeki insani standartları yakalama yönündeki çabalara destek verilmiştir.
- Halk çevresiyle didişen değil konuşan,
alış veriş yapan, dostluk kuran bir Türkiye istemektedir.
- Türk girişimcisi global sermayeyle mücadele edebilecek bir potansiyele sahip olduğunun farkındadır. Devletin engelleri ortadan kaldırmak suretiyle kendisine destek vermesi halinde, her geçen gün daha da güçlenen bir milli ekonomi oluşturulabileceğine içtenlikle inanmaktadır.
- Görülen odur ki, ülke insanına yapılan en
küçük maddi-manevi yatırım, süratle sonuç vermektedir. Türkiye bundan böyle global bir aktördür ve TC pasaportu taşıyan herkes bu sorumluluk bilinciyle varlığını devam ettirecektir.
- İçte veya dışta, bundan böyle bu coğrafyada kavgaya taraf olan değil, UZLAŞMA (gerçek anlamıyla) üretmeyi başaran yapılar itibarlı sayılacaktır.