Davutoğlu,
Bilkent Otel'deki konferansın açılışında yaptığı konuşmada, konferans sırasında ele alınacak konular çerçevesinde geriştirilecek vizyonla, çok daha güçlü ve kapsamlı bir diplomatik etkinliğin hayata geçmesinin
ümit edildiğini kaydetti.
Konferansa
Brezilya,
Almanya ve
Japonya Dışişleri Bakanları ile
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali
Talat ve
Filistin Devlet Başkanı
Mahmud Abbas'ın da katılacağını söyleyen Davutoğlu, konferans bağlamında faydalı istişareler yapılacağını belirtti.
Konferansın önemli tarihi bir dönemeçte yapıldığını ifade eden Davutoğlu, uluslararası sistemin yoğun bir değişim süreci yaşadığını belirterek, bu anlamda konferansın başlığında yer alan
demokrasi, güvenlik ve istikrar kavramlarına işaret etti.
Geçmişteki
krizlerin genelde bölgesel olduğunu belirten Davutoğlu, 2000'lerde krizlerin küresel niteliğe dönüştüğünü ifade etti. Davutoğlu, bu anlamda
Türkiye'nin etkin bir diplomasi takip ettiğini söyledi.
Felsefi zemin ile
özgürlük ve güvenlik esasına dayalı bir düzen anlayışının önemine değinen Davutoğlu, bunlar olmadan oluşturulacak mekanizmaların anlamını zamanla kaybedeceğini, güç çatışmalarının yansımaları haline dönüşeceklerini belirtti.
Davutoğlu, "İnsanlığın yepyeni bir perspektif,
felsefe, düzen anlayışı ve bunu yansıtan bir uluslararası örgütlenmeye ihtiyacı olduğunu" kaydederek, büyük bir reform ihtiyacıyla karşı karşıya olunduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "İşte tam bu ihtiyacın merkezinde Türkiye'nin olağanüstü önemli coğrafyası ve tarihi var. Bütün kadim medeniyetlerin hepsinden aşılanmış bir tarihle biz bugüne taşındık. Moderniteyi en güçlü şekilde yaşadık. Cumhuriyetimiz bu temeller üzerine kuruldu. Diplomatik geleneğimiz çok köklü geleneğe dayanıyor" diye konuştu.
Bu çerçevede bu milletin köklü gelenekten gelen arka planla, uluslararası düzene vereceği bir
mesajın olması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Bizim uluslararası alanda söyleyeceğimiz çok sözümüz var. Ve bizi dinleyecek çok büyük milletler var" diye konuştu.
Türkiye coğrafyasının hep merkezde olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu coğrafyanın hakkının verilmek durumunda olduğunu söyledi. Türkiye'nin bir
Avrupa ülkesi olduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin gelecekte AB'nin de en etkin ülkesi olacağını kaydetti. Davutoğlu, Türkiye'nin ayrıca
Asya,
Balkan,
Kafkas,
Orta Doğu,
Hazar,
Karadeniz,
Akdeniz ve
Körfez ülkesi olduğunu ifade etti.
Bu çerçevede "Radarlarımızın açık kalması gerekir" diyen Davutoğlu, bir an haberleşmenin, oralardaki haber kanallarının veya olayları takip etme kapasitesinin ihmale uğramasınını, sadece ilgili ülkeyle değil, bütün Türk dış politikasında zaaf ortaya çıkaracağını kaydetti.
Türkiye'ye dönük olağanüstü bir beklenti olduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin coğrafyası ve tarihini avantaj olarak değerlendirdiklerine işaret etti.
Davutoğlu şöyle devam etti:
"
Çevremizdeki her kriz bizim vizyonumuzu harekete geçirecek yeni bir fırsattır. Çevremizdeki her yeni gerilim, kadimden moderniteye gelen köklü birikimimiz, bize bir mesajın iletilmesi imkanını sağlar. Dolayısıyla biz krizlerden korkmuyoruz. Yeter ki güçlü bir vizyonumuz olsun. Türkiye'nin bir ulus devleti olarak sınırlarının güvenliği, diplomasinin etkinliği konusunda hiçbir kaygımız yok. Aksine Türkiye kendi istikrarını sağlamanın ötesinde çevre bölgelere ve dünyaya istikrar sağlar. Türkiye'nin gücü demokrasisindedir. Demokrasimiz dış politikada da en büyük gücümüzdür."
Güvenlik konusuna değinen Davutoğlu, "Çevremizde güvenli bir havza olmazsa, etrafımızdaki bölgeler sürekli güvenlik riskleri ortaya çıkarırlarsa, bizim ulusal güvenliğimizi de sağlamamız ve çevreye mesaj iletmemiz zor olur" dedi. Davutoğlu, bu bağlamda, çevredeki her güvenlik riskiyle sadece güçlü bir orduyla değil, diplomatik kabiliyet ve yumuşak güç ile hitap etmek durumunda olunduğunu kaydetti.
Davutoğlu, özgürlükle güvenliği, hem ülke içinde hem çevre bölgede ve hem de dünyada birlikte gerçekleştirilmesi gereken hedefler olarak gördüklerini, bu ikisinin de istikrar ve düzen getireceğini sözlerine ekledi.
AA