Ve daha vahimi, mevcut yönetimin
yemin boykotunu neden ve niçin sürdürdüğünü de kimse bilmiyor.
Kurultay neden ertelendi?
İlk kez çok tartışmalı bir
Meclis yapısıyla karşı karşıyayız. 1920'de kendiliğinden toplanan bir Meclis'ten bugün boykot ve yarı boykot edilen bir Meclis'e gelmemiz pek övünülecek bir durum değil ama ilginçtir bu sürecin sorumlusu da bizzat cumhuriyeti kuran parti
CHP'ydi...
Yarı boykotçu CHP'nin toplumda karşılığı olmayan bu politikadan döneceğine dair bir işaret yok... Ama başka bir işaret geldi. Hafta sonu CHP'yi kurultaya götürmek isteyen siyasi aktörler
sürpriz bir karara
imza attılar...
Kamuoyuna sunulan gerekçe kulağa hoş geliyor;
"Partimiz önemli bir karar aşamasındayken kurultaya gitmek doğru olmazdı..."
Bu kararı ilk olarak Baykal'a yakın bir isme soruyorum, cevabı şaşırtıyor: "Kararı kim almış bilmiyoruz... Bence yemin ettirmeyen irade kurultayı da toplattırmıyor..."
CHP'de olup bitenleri anlamak gerçekten zor... Bu kez kurultay sürecini bizzat yöneten çok daha etkili bir isimle konuşuyorum, onun kurultayı erteletme gerekçesi daha makul:
"Son günlerde AKP ve MHP'nin açıklamalarından Meclis Genel Kurulu'ndan CHP'nin atılabileceği sonucu çıkardık. Bu çok büyük bir
kriz olur. CHP'nin Meclis'ten çıkartıldığı bir ortamda kurultay istemenin doğru olmayacağına karar verildi biz de uyduk..."
Peki, kim bu kararı veriyor?
Dışarıdan bakınca kurultay sürecine Baykal ve Sav gibi iki güçlü aktörün yön verdiği sanılıyor. Meğer durum tam böyle değil, kurultay için imza başlatmayı da önceki gün verilen bitirme kararını da 10 civarındaki CHP il başkanı vermiş ve iki tarafa da sadece tebliğ etmişler... Onlar da
kuzu kuzu uymuş...
Bu durumu Baykal'a yakın güçlü bir isme soruyorum.
O da ünlü üvey anne-gerçek anne hikâyesini hatırlatıp şöyle diyor:
"Biz o hikâyedeki gerçek anneyiz...
Çocuk bölünmesin diye kurultay kararından vazgeçtik..." İlginçtir kurultay sürecine böyle
bakan Baykalcı, söz Meclis'teki yemin meselesine gelince
Kemal Kılıçdaroğlu yönetimini sert eleştiriyor. Ona göre Meclis'te yemin etmeme kararıyla suni bir kriz yaratılmıştır.
"Bizimkilerin çapı bizi üzüyor. Bir gücün etkisi altında bu kararı aldılar ve ne diyorlarsa yapıyorlar... İrade bunlarda değil, bundan adım kadar eminim. Yaptıklarının bir mantığı yok. Ben uzun yıllar Meclis'te görev yaptım... Genel Başkan, 'Biz gitmesek komisyonlar çalışamaz' diyebiliyor.
Bu aklı kim verdi doğrusu anlamıyorum... Bu sonuca bakınca şunu açıkça söyleyebilirim;
Deniz Bey eğer Ergenekon'un avukatıysa Kemal Bey bizzat kendisidir..."
Bu tespiti yapan CHP'liye dönüp şunu soruyorum; Kurultay kararının iptal edilmesinde de aynı gücün etkisi olduğu söyleniyor, ne dersiniz?
Bir anlık sessizlikten sonra şunları söylüyor:
"Bu kararı il başkanlarımız aldı biz de uyduk..."
CHP cenahında işlerin nasıl döndüğüne doğrusu kimse
akıl sır erdiremiyor. Ve daha vahimi, mevcut yönetimin yemin boykotunu neden ve niçin sürdürdüğünü de kimse bilmiyor.
Akla bir tek şey geliyor; Türkiye'nin "yeni bir anayasa"ya kavuşma heyecanını torpillemek...
Bu kirli oyunu da CHP'deki demokrat ve sol kesimlerin bozması gerekiyor.
Mahmut Övür/
Sabah