Daha önce Deniz
Baykal'a yaptığı 'bir televizyon programında karşılıklı konuşma'
teklifini yenileyen Topbaş, " 'Hodri meydan' diyorum. Sizi bu iddiaları ıspatlamaya davet ediyorum. İddialarını ıspatlayamanlara en güzel cevabı
halk verir. Halk böylelerine ne denilieceğini bilir. Ben söylemek istemiyorum." dedi.
Evinde sayım için gelen
Türkiye İstatistik Kurumu (
TÜİK) temsilcilerini kabul eden Başkan Topba,ş daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal'ın
İstanbul'da yapılan
ihalelerin çoğunun pazarlık yöntemi ile yapıldığı, şeffaf olunmadığı, ihalelerin tandıkları
firmalara verildiği şeklindeki iddiaları sorulan Topbaş, CHP'nin Ankara'da siyasi yönden çöktüğünü, bittiğini, yerel
yönetimlere saldırarak yeniden var olmaya çalıştığını söyledi. CHP'nin yıllardır yeni bir şey üretmek yerine yapılan her yeniliği eleştirdiğini, her doğruyu yanlışmış gibi göstermeye çalıştığını ifade eden Topbaş, "Bu yöntemle devam eden CHP, daha da köyüye gidecektir. İstanbul'da bittiler, yerel yönetim olarak tükendiler. Şimdi
yerel yönetimlerle
kavga ederek onların üzerinden
siyaset yaparak bir yerlere varmaya çalışıyorlar. Yiğit düştüğü yerden kalkar. CHP İstanbul'da düştü ancak İstanbul'dan kalkamayacak"
Yaptıkları ihalelerin yüzde 99'unu açık teklif yöntemi ile yaptıklarını vurgulayan Topbaş, "Çok
küçük bölümler, işin aciliyetine göre, bazı firmalara verilmiş olabilir. Unutulmamalı ki bir otomobil üretirken gövdeyi bir firma yapar, sinyal lambasını başka bir firma yapar. Arabanın bütün parçalarını aynı üretici firma yapmaz. Büyük ihalelerde de böyle, 20-30 milyar dolarlık ihaleler, açık bir şekilde şeffaf yöntemle en düşük fiyatı veren firmaya verilir. Bunun küçük bölümleri, aciliyet gerektirenler, farklı firmalara verilebilir. Çeşitli iddialar atılıyor ortaya, şu firma bu firma diyorlar, ben bunların hiçbirini tanımam. Hangi firma en uygun fiyatı verirse, gerekli şartları da yerine getiriyorsa ihale o firmaya verilir." şeklinde konuştu.
CHP'nin yerel yönetimler üzerinden siyaset yapmasının son derece tehlikeli olduğunu belirten Topbaş, "Biz mecliste daha güçlü bir ana muhalfet partisi olsun istiyoruz. Ancak bu modası geçmiş yöntemle siyaset yapmaya devam ederlerse barajı bile aşamayacaklardır. Biz
hizmet üretiyoruz. Siyaset yapmıyoruz. CHP gitsin mecliste siyaset yapsın. Yapılan çalışmaları karalamakla bir yere varılmaz. İktidarın, belediye başkanlarının açıklarını araştırmakla siyaset olmaz. Bundan artık vazgeçin." diye konuştu.
"MİMARSİNAN KAVŞAĞI YIKILMIYOR, KALIPLAR SÖKÜLÜYOR"
Büyükçekmece'de D-100 Karayolu üzerinde yapılan
köprülü kavşağın
yıkımı ile ilgili soruları da yanıtlayan Topbaş, "Köprü yapılmadan önce Anıtlar Kurulu'nun görüşü alınmamış. Alınmak zorunda da değil. Köprü yapıldıktan sonra şikayet üzerine, kavşağın tarihi köprünün süliyetini bozduğu tespit edilmiş. Bölge daha sonra sit alanına dahil edilmiş. Bu konuda gerekn ne ise yapılır. Ancak şuan bir yıkım yok sadece kalıplar sökülmüş." dediç
BAYKAL NE DEMİŞTİ?
CHP Genel Bakanı Deniz Baykal,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı olduğu dönem ve bugünkü belediye ihaleleriyle ilgili yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi.
CHP
Meclis grubu toplantısında konuşan Genel Başkan Deniz Baykal, İstanbul'un, 15 yıldır
AK Parti zihniyeti tarafından yönetildiğini ve bu süreçte İstanbul'un sorunlarını çözmeye yönelik hiçbir somut adım atılmadığını kaydetti. "AKP Türkiye'yi perişan ediyor. İstanbul'u perişan etti" diyen
deniz Baykal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin verdiği ihalelerin daha sonra yarı fiyata
taşeron firmalara devredilğini anlatan Deniz Baykal, rögara düşerek hayatını kaybeden Dilara Dumrul'un ölümünden sonra, MVM şirketinin patronu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş'ın buluştuğu iddia etti. Sözkonusu firmanın avukatı ile belediyenin avukatının aynı kişi olduğunu açıklayan Baykal, şirketin
yabancı ortağının
Alman değil, Arap olduğunun söyledi.
"12 trilyon liraya alınan bir ihale, onu alan firma tarafından 6 trilyon liraya taşeron firmaya veriliyor mu verilmiyor mu?" diyen Deniz Baykal, "Taşeron firma, 6 trilyona yapıyorsa, sen nasıl oluyor da 12 trilyon liraya veriyorsun? Senin 12 trilyona verilen bir iş, 6 trilyona yapılabiliyorsa, bunun seni ilgilendiren bir tarafı yok mu? 12 trilyona verdiğin ihale, niçin o firmaya veriliyor? Nedir o firmanın özelliği? Başbakanın, bakanların üyesi olduğu bir vakfın üyesi olan bir kişinin firması, bunu gerçekte yapılabileceği kanıtlanmış olan bedelinin 2 katına alabiliyor. 'Para yok, metroyu yapamıyorum' diyorsun. Parayı ne carcur ediyorsun eşe dosta? AKP'nin dostlarına eşlerine'' şeklinde konuştu.
Ömerli-Dudullu çelik
boru hattındaki ihalenin 12 trilyon liraya Kalyon İnşaata verildiği, Kalyon inşaatın da işi 9.6 trilyon liraya başka bir şirkete devrettiği öne süren Baykal,
Asya Bölgesi 1. Kısım Su
Kanalı İnşaatı'nın da 12 trilyon liraya Gürgen İnşaata verildiğini, Gürgen inşaatın da 6 trilyona taşeron firmaya devrettiği ifade etti. Baykal, bunların İstanbul'un günlük gerçekleri olduğunu belirterek, Baykal, ''Başbakanın haberi yok mu bunlardan?'' diye sordu.
Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde
Vakıfbank Valide Sultan Şubesi Müdürü ve Başbakan Erdoğan'ın para hareketleri hakkında yeni iddiaları gündeme getirdi. Baykal, 1994'te İstanbul'da Vakıfbank'ın şubesinde müdür olan bu kişinin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tüm parasal mal varlığı sadece Vakıfbank'ın sözkonusu şubesinde toplandığını ve paranın bu kişi tarafından yönetildiğini kaydetti.
9
Nisan 1999 tarihinde dönemin İstanbul Valisi'nin Başbakanlı'ğa 'çok gizli' ibareli resmi yazı yazdığını açıklayan Baykal, şöyle konuştu: "Yazıda her ay yaklaşık 3-4 trilyona yakın paranın partiye yakın firmalar tarafından
havuz hesaplarına aktarıldığı, bu hesaplardan da adı geçen partinin kuryeleri vasıtasıyla partiye ve Recep Tayyip Erdoğan'a gittiği', paraların Vakıfbank'ta açılan bir hesapta toplandığı, buradan denetimi imkansız kılmak için birçok hesapta dolaştırıldıktan sonra partiye yakın firma ve şahıslara aktarıldığı, Akit,
Yenişafak ve
Kanal 7'ye devamlı kaynak aktarıldığı, büyük miktarda
naylon fatura keserek karşılıksız trilyonlarca liraya parti ve
büyükşehir başkanlığının muteber şahıslarına verdiği duyumları alınmıştır. Bu Vali'nin tespitleridir.
Sözkonusu şubenin hesaplarının yeterince incelenmemiştir. Bu çerçevede İstanbul Belediye Başkanıyken, Başbakan belediye paralarını offshore hesaplarına yatırmış mıdır? Bir kamu kuruluşu olan belediye niçin offshore hesabı açtırır?"
Söz konusu şube müdürünün 'sahte resmi
belge' düzenlediği gerekçesiyle 2 yıl ağır
hapis cezasına çarptırıldığını ancak
Rahşan affı olarak bilinen
yasa ile hapisten kurtulduğunu belirten Baykal, "Bu kişi şimdi ne yapıyor diye düşünüyorsanız, bu kişi Recep Tayyip Erdoğan'ın bütün mali sırlarına
vakıf bir kişi olarak Başbakanlık'ta örtülü ödeneğin başına getirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı'nın örtülü ödeneğinden sorumlu kişi,
mahkeme kararı ile kesinleşen 2 yıllık ağır
hapis cezası bulunan bir kişidir.
Tablo budur" diye konuştu.
CİHAN