Türk, sorunun halkın yararına çözülmesi durumunda, 3 ay içinde ülkenin gündeminden silahların kalkacağını ifade etti.
Türk,
TBMM Genel Kurulu'nda "Demokratik
açılım"la ilgili DTP'nin görüşünü açıkladı. Türk,
Kürt sorunu olarak tanımladıkları uluslararası gelişmelerden bağımsız olarak ele alınması mümkün olmadığını söyledi. Türk, Türkiye'nin bunu bu soruncu kendi iç dinamikleriyle, farklılıkları dikkate alarak çözmesi gerektiğini ifade etti.
Terörle mücadele adı altında derin acılara yol açan bir savaşın yürütüldüğünü öne süren Türk,
bölgedeki
insan hakları ihlallerinin Türkiye'de ve dünyada duyulmaması için özel çaba gösterildiğini kaydetti. İşadamları bir bir kaçırılıp
infaz edildiğini, birçok
faili meçhul cinayetin işlendiğini kaydeden Türk, "Bu cinayetleri işleyenler elini kolunu sallayarak dolaştı. Psikolojik savaş neticesinde yaşananların Fırat'ın doğusunda kalmasının sağlanmasında kısmen başarılı olundu. Bu durumun doğusu ve batısı arasında inanılmaz
algı yanılmasına yol açtı." diye konuştu.
Kürtlerin Ortadoğu'nun en eski kavimlerinden birisi olduğuna işaret eden Türk, Kürt halkına özel tedbirler ve asimilasyoncu politikaların halen uygulandığını vurguladı. Devletin Şeyh Sait isyanı,
Ağrı ve
Dersim isyanları doğru okumadığını vurgulayan Türk, bölge halkına
akıl almaz
baskılar ve katliamlar uygulandığını öne sürdü. Baskı ve katliamların sorunu çözmediğini kaydeden Türk, "Bir daha böylesi bir zihniyet
toplumuza benzeri acıları yaşatmaya gücü yetmeyecek. Katliamcı politikaları hükümete çözüm olarak önerenler bunun hesabını halkımıza verecektir.
PKK bir sonuçtur. Devletlerin ve hükümetlerin siyasal hatalar sonucu ortaya çıkmıştır." şeklinde konuştu.
Türk, milletvekillerine empati yapmaları çağrısında bulunarak, şunları söyledi: "Biraz empati yapın. Biri yeryüzünde
Türkçe diye bir dil yok dese ve çocuğunuza zorla
Kürtçe öğretmeye kalksa, bu yanlışın sürmesi eminim tüylerinizi diken diken eder. Kendinizi eşit yurttaş olarak hissedebilir misiniz? İnsanın kendi ülkesinde, kendi anavatanında kendi dilinin yok sayılması nasıl bir travma yaratır. Bunu anlayabilir misiniz? Hiç değilse onurumuzu korumak için bu politikalara karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Kürtlerin de tarihinin, sanatının, edebiyatının olduğu bir gerçektir."
BÖLGE HALKI YAPILANLARI ŞİKÂYET EDECEK BİR HÂKİM BULAMIYOR
Bölge halkının yapılanları şikâyet edecek bir savcı, bir hâkim bulamadığını anlatan Türk, "Kirli politikaların devlet içind
e devletçikler oluşturduğunu biz 20 yıldır bunu söylüyoruz. Derin devlet demek bile suçtu.
Susurluk,
Şemdinli ve
Ergenekon ortaya çıkmadan önce bunların namlularını ensemizde hissederek yaşamaya gayret gösterdik. Halkın barışta ısrarcı olmasını bir erdem olarak görüyoruz. Bunlar devleti ele geçiren ittihatçı
ekip ve onun devamı olan zihniyetlerdir. " ifadelerini kullandı.
Yaşananları Türk-Kürt çatışması olmadığını, sorunun vatandaşlarına
demokrasiyi, özgürlüğü çok gören resmi devlet sorunu olduğunu vurgulayan Türk, bu ülkede Kürtlerin değil, bütün vatandaşların demokrasi sorunu olduğunu kaydetti.
Türk, bayrakla ve sınırlarla hiç bir sorunlarının bulunmadığına dikkat çekerek, "Ortak dili Türkçedir. Türkçe olmaya da devam eder. Kendi ana dilinde eğitim görenler içinde ortak dil Türkçe olur. Bizi bir arada tutan değer ortak etnik yapı olamaz. Türkiye'nin demokrasi dışında çıkış yolu kalmamıştır." uyarısında bulundu.
Türk,
AK Parti Hükümeti'nin "demokratik açılım" konusunda eleştirilmesi ve aşağılanmasını doğru bulmadıklarını ifade etti.
Kürt sorunun dış politikadan bağımsız olarak düşünülemeyeceğini vurgulayan Türk, önemli olanın halkın ve ülkenin mi yoksa dış güçlerin mi çıkarının ele alındığı olduğunu dile getirdi.
DTP Genel Başkanı, "Sorunun çözümü için ABD ve AB katkı sunmaması durumunda 'gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz' diyebilmeliyiz. DTP olarak bu sürece katkı sunmaya devam ettik. Sorunun çözümü orduya
havale edilmemesi umuduyla, ölümlerin durması adına süreci destekledik, desteklemeye devam ediyoruz. Çözüm yaklaşımı gösterilirse 3 ay içinde silahlar ülkenin gündeminden kalkabilir. Hiç kimse bu acıları bize yaşatma hakkında sahip değildir." açıklamasında bulundu.
Sorunun çözümü için TBMM bünyesinde bir
komisyon kurulmasını öneren Türk sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'nin demokratikleşmesi demek Ortadoğu'nun demokratikleşmesi demektir. Barış için koltuklarımızdan değil canımızdan vazgeçmeye hazırız. Barış mücadelemizi sürdürdük. Hükümeti ve muhalefeti de aldatma politikalarının bırakmaya çağırıyoruz."
(CİHAN)