Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış, yaklaşan anayasa
referandumunun
Türkiye demokrasi tarihinin bir dönüm noktası olacağını belirterek referandumda anayasa değişikliklerinin kabul görmesi halinde Türkiye'nin
AB'ye
katılım sürecinin asıl 12
Eylül gecesi başlayacağını söyledi. Zaman'a bir
röportaj veren Bağış,
12 Eylül 1980
darbesinin bir ürünü olan mevcut
Anayasa'nın AB reformlarına yeterince izin vermediğini söyleyerek askerî bir anayasayla ancak "asgari demokrasi"nin elde edilebileceğini belirtti. "Asgari demokrasilerle AB'ye üye olunamıyor. Bunu ilk deneyen biz değiliz, bizden önce de
İspanya,
Yunanistan ve
Portekiz askerî anayasalarıyla AB'ye başvurdular. Ne zaman ki anayasalarını değiştirip
sivil anayasaya geçtiler ondan sonra üyelik süreçleri hızlandı." diyen Bağış'a göre aslında Türkiye'nin 1982 Anayasası'yla AB sürecinde bu kadar mesafe alabilmiş olması bile bir mucize.
Anayasa değişikliklerinin AB sürecini hızlandırmak dışında Türkiye'nin gelişimine de katkıda bulunacağını söyleyen Bağış'a göre Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacak, 500 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaştıracak maddeler bu paketin içerisinde yer almakta. "Türkiye'de son 7,5 yılda en büyük yatırımı demokrasiye yaptık." diyen Bağış'a göre referandum bu süreçte "yavaş yavaş dağın yamacından tepesine çıkarttığımız taşın zirveye oturtulma sürecini" sembolize ediyor. "12 Eylül 2010 tarihinde tarih tekerrür ediyor.
Tarihimizde kara bir leke olan
12 Eylül 1980'in bütün kötü hatıralarından bugün kurtulacağız ve 12 Eylül 1963'te İsmet İnönü'nün
Ankara Anlaşması'nı imzaladığı ve AB süreciyle ilgili en önemli adımın atıldığı noktayı yeniden yakalayacağız." diyen Bağış son dönemde artan
terör olaylarının da referandum süreciyle bağlantılı olduğuna inandığını söyledi. Bağış, "Şu sıralar birilerinin provokasyonlar yaptığı, ortalığı karıştırmaya çalıştığı çok ortada. Kimin kimle bağlantılı olduğu da böylece ortaya çıkıyor. İnsan düşünüyor, 12 Eylül 1980 öncesi her gün yüze yakın insanın öldüğü bir ülkede
terör olayları bıçakla kesilir gibi kesiliyor, bütün
terör örgütleri kapanıyor, ortadan kayboluyor ama
PKK hâlâ yaşıyor. Neden? Hepsi bir şekilde darbe sonrasında yok oldu da PKK neden yok olmadı? Acaba bir bağlantı mı var? Demokrasiyi istemeyenlerin, kalkınmayı istemeyenlerin PKK ile bir bağlantısı mı var?" diye sordu.
Muhalefet partilerini de eleştiren Başmüzakereci, pakete "hayır" diyenlerin paketin içeriğine dair söyleyecek hiçbir şeylerinin olmadığını söyledi ve referandumu bir
seçim veya siyasi hesaplaşma havasına sokanların referandumda yenilgiye uğrayacaklarını ifade etti. Bağış'a göre
CHP referandum konusundaki tutumuyla kendi değerleriyle ters düşüp bir çelişki içine girerken MHP de tabanını görmezden gelen ve kendine oy verenleri umursamayan bir tavır takınmakta. BDP ise pakete karşı çıkarak söyledikleriyle yaptıkları arasındaki uçurumu derinleştirdi.
"Maddelerin içeriğine bakınca bu pakete hayır oyu vermenin hiçbir mantıki izahı yok." diyen Bağış, paketin içeriğini bırakıp konuyu bir siyasi kutuplaşma haline getirmeye çalışanlara da halkın sandıkta gerekli cevabı vereceğine inandığını belirtti. Anayasa paketinin kabul edilmemesi halinde ise kendi yaptığı işin de anlamsız hale geleceğini belirten Bağış, "Türkiye'yi AB standartlarında bir demokrasi haline getirecek, daha müreffeh, daha şeffaf, daha saygın bir ülkeye dönüştürecek bu anayasa değişikliği paketine halkımızın çoğu hayır derse o zaman AB'ye yönelmemizin pek bir mantığı da kalmıyor." diye konuştu.
Önemli olan süreç; üye olup olmamak umurumda değil
Avrupa Birliği'yle yürütülen müzakerelere de değinen Bağış, bazı AB ülkelerinden yükselen itirazlara rağmen AB'nin zamanla karşı karşıya olduğu sorunları Türkiye'siz çözemeyeceğini anlayacağını söyledi. Türkiye'nin ekonomisi gelişip dünya siyasetindeki saygınlığı arttıkça AB'ye ilgisinin azalıp azalmadığına dair bir soruya karşılık Bağış burada önemli olan şeyin sonuç değil sürecin kendisi olduğunu ifade etti. "Bu süreç sayesinde Türkiye daha demokratik oluyor mu, insan haklarının seviyesi daha da yükseliyor mu, yediğimiz gıdanın güvenliği artıyor mu, çocuklarımız daha
temiz bir havayı teneffüs ediyor mu, ekonomimiz güçleniyor mu? Öyleyse demek ki doğru bir süreçteyiz ve bu süreci devam ettirmemiz gerekiyor. Sonuçta üye olmuşuz olmamışız benim bile umurumda değil. Ama bu sürecin devam etmesi, Türkiye'nin kazanımlarını somutlaştırması, geri dönülemeyecek noktaya getirmesi gerekiyor." diye konuşan Bağış, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan liderlerin de kendi ülkelerinde Türkiye'nin cazip pazarını kaçırmak istemeyen iş çevrelerinin baskısı altında kaldıklarını anlattı.