Uzlaşmaya da karşı çıktı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın uzlaşma çıkışına karşı çıktı

Uzlaşmaya da karşı çıktı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''gelecek parlamentoda cumhurbaşkanını uzlaşmayla seçmeye hazır olduğunu'' söylediğini ifade ederek, ''Eğer başbakan şimdi söylediğini aylar önce benimsemiş olsaydı, Türkiye cumhurbaşkanını seçmişti. Ülke, cumhurbaşkanlığı seçimi etrafında gereksiz bir tartışmaya, kutuplaşmaya sürüklenmiyor olacaktı'' dedi. Baykal, ''Eğer Başbakan, 'Ben bir değil, üç dört isim belirlerim, bunu diğer partilere sunarım, o partiler bu üç-dört isimden birisini seçerler ve böylece uzlaşmış oluruz' anlayışı içindeyse, bunun hiçbir şekilde uzlaşma tanımı içine girmeyeceğini ifade etmek isterim. Böyle uzlaşma olmaz. Bu seçenekli dayatmadır'' diye konuştu. Baykal, CHP Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin bütün yönleriyle cumhurbaşkanı seçimi tartışmasının içinden geçtiğini ifade etti. ''İktidar partisinin cumhurbaşkanlığıyla ilgili koyduğu hedeflere ulaşamadığını, Türkiye'yi cumhurbaşkanlığı gerilimi, tartışması, kutuplaşması içine soktuğunu ve ilk kez cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştiremeyen bir parlamentoyla milletvekili seçimine gidildiğini'' anlatan Baykal, başlangıcından şu ana kadar seçim kampanyasının cumhurbaşkanlığı tartışmaları etrafında şekillendiğini'' kaydetti. Baykal, genel seçimlerin çok önemli olduğunu, Türkiye'nin önünde çok ciddi sorunları bulunduğunu, bunların konuşulması gerekirken cumhurbaşkanlığı seçiminin konuşulduğunu ifade ederek, ''İktidar partisi onları bir yana bıraktı ve seçim kampanyası vesilesiyle Türkiye'yi cumhurbaşkanlığı seçimi etrafında bir tartışmaya soktu'' dedi. İktidarın ortaya koyduğu yeni anayasa değişikliği modeliyle ilgili hukuki ve siyasi tartışmaların sürdüğüne işaret eden Baykal, şöyle devam etti: ''Geldiğimiz noktada, dün, öğreniyoruz ki Sayın Başbakan Cumhurbaşkanının uzlaşmayla seçilmesinin uygun olduğunu, mümkün olduğunu ve önümüzdeki parlamentoda uzlaşmayla cumhurbaşkanı seçmeye hazır olduğunu ifade ediyor. Bu çok önemli ve Başbakan açısından yepyeni bir yaklaşım. Başbakan bugüne kadar, 'Uzlaşma ne demek? Uzlaşma anayasanın neresinde yazıyor? Ana muhalefet partisiyle oturup konuşmayı zaman israfı sayarım. Bizim çoğunluğumuz var, bildiğimiz gibi cumhurbaşkanını seçeriz' diyordu. Kendi partisine bile adayını önceden söyleme gereği duymuyordu. Son birkaç günde bir aday tebliğiyle cumhurbaşkanı seçimini sonuçlandırmayı umut ediyordu. Şimdi geldiğimiz bu yaklaşımı, anlayışı, değerlendirmeyi Başbakanın bıraktığını görüyoruz. Şimdi yeni bir aşamaya gelmiştir. Diyor ki, 'Evet, cumhurbaşkanı uzlaşmayla seçilmelidir'. Bunu milletimizin takdirine sunuyorum. O zaman sorarlar Sayın Başbakan'a, Niçin Türkiye'yi aylardır cumhurbaşkanlığı seçimi gerginliği içine soktun? Niçin geride bıraktığımız Meclis'te cumhurbaşkanı seçmeyi başaramadın? Anamuhalefet partisi 'Bir AKP'linin bile seçilmesi mümkündür' dediği halde, o çerçevede dahi bir uzlaşmayı denemedin... AKP'li bir isim etrafında dahi bir uzlaşmayı denemedin... Ve şimdi ne oldu da uzlaşmayla cumhurbaşkanı seçilmelidir aşamasına geldin? Bu tabii çok önemli bir olay. Bu iktidarın Türkiye'nin başına anlamsız gereksiz sorunlar açmakta olduğunun çok somut, elle tutulur bir örneği... Eğer Başbakan şimdi söylediğini aylar önce benimsemiş olsaydı Türkiye cumhurbaşkanını seçmişti; ülke, cumhurbaşkanlığı seçimi etrafında gereksiz bir tartışmaya, kutuplaşmaya sürüklenmiyor olacaktı. Cumhurbaşkanlığı istismarı, tartışması, Türkiye siyasi hayatından çekilmiş olacaktı.'' -''GERÇEĞİ GÖRMÜŞTÜR...''- Baykal, ''Başbakanın, 'Cumhurbaşkanı uzlaşmayla seçilebilir' demesinin, 'Ben cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda geride bıraktığımız dönemde yanlış yaptım' demenin bir ifadesi olduğunu'' iddia ederek, ''Cumhurbaşkanı seçiminde yanlış yaptığını Başbakan da ifade etmiştir'' dedi. Kendilerinin başından beri bunu söylediğini kaydeden Baykal, şöyle konuştu: ''Türkiye'yi büyük sıkıntılara soktu. Seçemedi. Seçemeyince kızdı, sinirlendi, 'Anayasa'yı değiştireceğim' dedi. İyi hazırlanmamış, çok sorunlu, uygulanmaya kalkılsa Türkiye'de büyük sıkıntı yaratacak bir anayasa değişikliği paketini hazırlayıp, Meclis'ten geçirdi. Şimdi o paket etrafında Türkiye'de bir sıkıntı yaşanıyor. Onun referanduma gitmesi söz konusu olacak. Şimdi bu noktada Başbakan, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili, gecikmiş olarak gerçeği görmüştür.'' -''BÖYLE UZLAŞMA OLMAZ...''- Deniz Baykal, ''öncelikle bu uzlaşma anlayışının gerçek niteliğinin ortaya çıkması gerektiğini'' ifade ederek, şöyle devam etti: ''Eğer Başbakan, 'Ben bir değil, üç dört isim belirlerim, bunu diğer partilere sunarım, o partiler bu üç-dört isimden birisini seçerler ve böylece uzlaşmış oluruz' anlayışı içindeyse, bunun hiçbir şekilde uzlaşma tanımı içine girmeyeceğini ifade etmek isterim. Böyle uzlaşma olmaz. Bu seçenekli dayatmadır. Ama dayatmadır. Uzlaşma, dayatma dışında bir metodu benimsemek demektir. Uzlaşma, içinde bulunduğumuz ortamda, koşullarda, anayasanın öngördüğü anlayışı içine sindirmiş, anayasa ile kavgası olmayan, anayasayı engellemeye yönelik olmayan, gizli gizli anayasayı değiştirmeyi amaçlamayan, anayasanın laik-demokratik cumhuriyet anlayışını özümsemiş, tarafsız, dürüst, ahlaklı, saygın bir ismin seçilmesi konusunda muhalefet partileriyle birlikte, bir arayışa girmeyi kabul etmek demektir.'' Seçimden hangi partinin birinci çıkacağının belli olmadığını ifade eden Baykal, bu tarifi, CHP'nin de iktidar çıkma olasılığını göz önüne alarak yaptığını kaydetti. Baykal, CHP'nin yalnız başına ya da parlamentoda çoğunluğu elde ederek iktidar partisi olması durumunda, cumhurbaşkanını bu tanıma uygun olarak arayacaklarını belirterek, ''cumhurbaşkanı ismi dayatmasında bulunmayacaklarını'' bildirdi. Baykal, bu çerçevede, belirttiği niteliklere uygun bir ismi seçmek için türlü öneriye, müzakereye açık bakacaklarını söyledi. -''SICAK SİYASİ ÇATIŞMANIN İÇİNDEN BİR İSMİN...''- Baykal, cumhurbaşkanlığı konusunun çok yıpratıldığını belirterek, ''Şimdi cumhurbaşkanlığına sıcak siyasi çatışmanın içinden bir ismin getirilmesinin Türkiye'deki sorunları, sıkıntıları aşmaya yardımcı olamayacağını düşünüyorum. Oraya siyasi kimliği değil, ama kişisel nitelikleri, anayasa karşısındaki konumu önem taşıyan, saygın bir ismin getirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum'' diye konuştu. Gelecek dönemin Türkiye için bir uzlaşma ve rahatlama dönemi olması gerektiğini vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: ''Çok gerildik, çok tartıştık. Bunu noktalayacak bir cumhurbaşkanına Türkiye'nin ihtiyacı vardır. Bu cumhurbaşkanı da bir siyasi partinin, sıcak siyasi çatışmanın tarafı, bir temsilcisi, bir uzantısı konumunda olmamalıdır. Ben, iktidar kim olursa olsun, o iktidarla anayasa çerçevesi içinde uyumlu, verimli işbirliği yapabilecek, iktidarların kadrolaşma bakımından, siyasi tercihleri bakımından, anayasa dışına doğru açılmaları halinde, onlara fren görevi yapabilecek bir cumhurbaşkanı düşünüyorum. İktidar biz olursak bizimle çalışmalıdır, başka bir siyasi parti olursa onunla çalışmalıdır. İyi niyetli ve verimli bir işbirliği içinde olmalıdır. Ama, biz yanlış yaparsak bize dur diyebilmelidir, bizim dışımızdaki bir hükümet yanlış yaparsa, ona dur diyebilmelidir. Hiçbirimizin gizli uzantısı olmamalıdır. Hiçbir siyasi partinin bir parçası, emrinde ya da doğrultusunda, o pencereden olaya bakan birisi olmamalıdır.'' -PARLAMENTO DIŞINDAN CUMHURBAŞKANI- Bu söylediklerinden, ''belki cumhurbaşkanının parlamento dışından olabileceği anlayışının çıktığını'' ifade eden Baykal, buna da açık bakabileceklerini bildirdi. Belirttiği niteliklerde bir ismin kafasında bulunmadığını söyleyen Baykal, ''Olmasına da gerek yok... Bunu hep beraber arayacağız. Türkiye ile birlikte arayacağız'' dedi. Medyanın, sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin cumhurbaşkanı seçimi konusundaki önerilerine açık duracaklarını bildiren Baykal, ''Ama, bunun için her partinin kendi özel tercihini kabul ettirme çabası içinde olmamasına ihtiyaç var. Açık kafayla aramak lazım. Herkes, kafasının içini boşaltmalıdır. Kendi partisinin bir uzantısı cumhurbaşkanı seçme arayışı içinde olmamalıdır. Herkese eşit mesafede olabilecek bir kişiyi cumhurbaşkanı olarak getirmeyi düşünmeliyiz. Bu, anayasanın cumhurbaşkanı anlayışına da uygun bir yaklaşımdır'' diye konuştu.
<< Önceki Haber Uzlaşmaya da karşı çıktı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER