Son zamanlarda en çok konuşulan konuların başında şüphesiz
Cumhuriyet Halk Partisi'nde (
CHP) yaşananlar geliyor. Önceki hafta Genel Başkan Deniz Baykal'a ait olduğu öne sürülen görüntüler internette yayınlandı ve hemen ertesinde "Kimse
aday olmasın." dendiği halde, son zamanlarda partide yıldızı parlayan
Kemal Kılıçdaroğlu aday oldu. Baykal'ın A Takımı'na rağmen aday olduğunu düşünenlere en büyük darbeyi ise Baykal'ın 50 yıllık yol arkadaşı
Önder Sav vurdu. Siyasette "Brütüs" benzetmesine sebep olan bu gelişme, delegelerin çoğunu elinde tuttuğu söylenen Sav'ın
desteklediği Kılıçdaroğlu'na genel
başkanlık kapısını açtı. Ünlü Roma imparatoru Sezar'a suikast yapanlar arasında yer alan manevi evladı Brütüs'e Sezar'ın, "Sen de mi Brütüs?" demesiyle ortaya çıkan bu siyasi söylem,
Türkiye'de de yeni değil. İşte yakın tarihimizdeki "Brütüs" vakaları...
DYP'deki iki "Brütüs" vakası
Tansu Çiller, DYP'nin lideri olan Süleyman Demirel'in de seçimlerdeki en büyük kozlarından birisiydi. 1993 yılında Turgut
Özal'ın vefatı ve Süleyman Demirel'in
cumhurbaşkanı olmasıyla, DYP'ye Demirel'in eliyle getirilen Çiller genel başkan koltuğuna oturdu. Bu gelişmeyi Demirel'in desteklemediği konuşuldu kulislerde. DYP tarihindeki ikinci Brütüs benzetmesiyse, Çiller döneminde
içişleri bakanı olan Meral Akşener'e yapıldı. Çillerler'in gazetesi olarak bilinen Öncü Gazetesi, Akşener'in 1999 seçimlerinden sonra DYP'den ayrılmasından sonra Akşener'e yüklenmeye başladı. Bir zamanlar Çiller'in manevi kızı olarak görülen ve bakanlığa kadar yükseltilen Akşener, seçimden sonra partiden de Çiller'den de ayrılmıştı.
ANAP'ın çizgisini değiştiren isim: Mesut Yılmaz
12 Eylül'den üç yıl sonra yeniden seçimler yapılacaktı.
Turgut Özal, Anavatan Partisi'ni (ANAP) kurmaya karar verdi. Mesut Yılmaz da, kurucu üyelerden oldu. Özal'ın gözbebeği olarak ünlenen Yılmaz, Özal hükümetlerinde
bakanlık koltuğuna oturmuştu. 'Koalisyon partisi' denilen ANAP'ta iç kavgalar başladığında, önce
Bedrettin Dalan'la Özal karşı karşıya geldi. 1986 yılındaki bu iç çekişmede Yılmaz, Dalan'ın yanında yer alsa da, Özal'a doğrudan karşı çıkmadı. Özal'ın cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte parti içi hareketlilik arttı ve 1991 yılındaki kongrede
Yıldırım Aktuna'yı deviren Mesut Yılmaz partiyi Özal'dan uzaklaştırmakla suçlanacaktı...
Milli Şef'i koltuğundan eden Karaoğlan
1965 yılında CHP'nin başındaki isim olan Milli Şef İsmet
İnönü, parti politikaları için "ortanın solu" yakıştırmasını yapmıştı. CHP'nin sol parti olarak macerası bu tarihten başlasa da, sosyal demokrat kimliği ile öne çıkacak bir siyasi lider için 7 yıl beklenecekti. İsmet İnönü'nün tavsiyesiyle İngiltere'den gelerek partide aktif
siyasete atılan
Bülent Ecevit ismi de o günlerde parlamıştı. 1971'deki askerî muhtıradan sonra İnönü kabinesinde çalışma bakanı da olan Ecevit, 5
Mayıs 1972'deki beşinci olağanüstü CHP kongresinde İnönü'nün rakibi oldu. 14 Mayıs gününün gazetelerinde ise, "İnönü'yü deviren adam" olarak ismi yer bulacaktı. O tarih, aynı zamanda Karaoğlan efsanesinin de başlangıcıydı.
Karaoğlan'ı da "Brütüs" bitirdi
CHP'den ayrılıp kendi partisini kuran Bülent Ecevit'in 1999 seçimlerine girerken en yakınındaki isim deneyimli siyasetçi
Hüsamettin Özkan'dı. Bülent ve
Rahşan Ecevit çiftinin adeta "manevi oğlu" olan Özkan, 2001 yılındaki
ekonomik krizden sonra sallantıya giren
Demokratik Sol Parti (DSP) iktidarında, gemiyi ilk terk edenlerden birisiydi. Krizden çıkışın reçetesi olarak ABD'den getirilen
Kemal Derviş ve İsmail Cem'le birlikte Yeni Türkiye Partisi'ni (YTP) kuran
Hüsamettin Özkan, 2002 seçimlerinde parti varlık gösteremeyince siyaset sahnesinden çekildi. Aynı seçimde Ecevit'in DSP'si de tarihindeki en düşük oyu alarak siyasetteki önemini kaybetmişti.
ZAMAN