Köşk seçimlerini yargıya taşıyarak, "Başvurumuz kabul edilmezse çatışma çıkar." diyen
Baykal,
kapatma davasında da benzer bir çıkış yaptı: "AKP kapatılırsa
kaos çıkar, diyenler var. Esas kaos, yargının görevini yapması engellenirse çıkar."
Köşk oylamasını
Anayasa Mahkemesi'ne götürdükten sonra "Başvurumuz kabul edilmezse çatışma çıkar." diyen Baykal,
iktidar partisi hakkındaki
kapatma davası konusunda da benzer sözler sarf etti.
AK Parti'nin 'laikliği ortadan kaldırmaya' çalışması üzerine hukuk ve yargının harekete geçtiğini öne süren Baykal, "AK Parti kapatılırsa 'kaos olur' diyenler var.
Yargı görevini yaparsa belki belli bir bedel ödenir; ancak esas kaos yargının görevini yapması engellenirse ortaya çıkar." iddiasında bulundu.
CHP lideri, kamuoyundan gelen 'Demokrasinin geleceği için
Başbakan'la uzlaşın' çağrılarına da kapıyı kapattı. Parti kapatmayı zorlaştıran anayasa değişikliğine karşı çıkan Baykal, "
Anayasa değişikliği ve benzeri düzenlemelerle
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın laik devlete,
ülke bütünlüğüne sahip çıkması engellenemez, engellenmemeli." dedi. Baykal, önceki
akşam topladığı
Merkez Yönetim Kurulu toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. Toplantı sonrasında görüşmeye ilişkin bilgi verilmezken, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa
Özyürek dün bazı gazetecilere Baykal'ın düşüncelerini aktardı. Özyürek'in verdiği bilgiye göre Baykal, siyasette yaşanan gerilimin sona erdirilmesi için Başbakan Erdoğan'la bir araya gelme önerilerini 'romantik talepler' olarak görüyor. Böyle bir ortamın oluşması için AK Parti'nin öncelikle yanlışlarını kabul etmesi ve bir özeleştiride bulunması gerektiğini savunuyor. "Bir araya gelmemizi isteyenler, ortaya çıkan krizin nedenlerini teşhis edemedikleri için böyle kolaycı bir yaklaşım içine giriyorlar." diyen CHP lideri,
Radikal Gazetesi'ne verdiği demecin 'Baykal kapıyı araladı' manşetiyle verilmesini eleştirdi. Baykal, CHP olarak mevcut tabloda herhangi bir tavır değişikliğine gitmeyeceklerinin altını çizerken, yaşanan gerilimin AK Parti-CHP sürtüşmesinden kaynaklanmadığını kaydetti. "Kişisel olarak AKP ve Erdoğan'la bir kavgam yok. Cumhurbaşkanı Gül ile de bir kavgam yok. Ben kişi olarak Abdullah Gül'ü seviyorum; ancak fikirleriyle hiç mutabık değilim." diye konuştu. CHP lideri, gerilimin iktidarın anayasal düzen, yargı ve üniversitelerle çatışmasından çıktığını ileri sürdü.
En büyük hataları
türban
Başbakan Erdoğan'ın 'sayısal çoğunluğum var, istediğimi yaparım' anlayışıyla hareket ettiğini savunan Baykal, Cumhurbaşkanı'nın uzlaşma yerine dayatma ile seçildiğini ileri sürdü. Bu yüzden anayasal kurumlar ve partiler arasında uyumu sağlama fonksiyonunu yerine getiremediğini iddia etti. Baykal, AK Parti'nin en büyük hatasının ise 'türbanı üniversiteye sokmaya yönelik anayasa değişikliği' olarak açıkladı. Laikliğe yönelik endişelerini tekrarlayan
Deniz Baykal, şu görüşleri dile getirdi: "Siyasetçi görevini yapmaz, Anayasa'nın temel ilkelerini zorlarsa hukuk ve yargı devreye girer, görevini yapar. Yargının görevini yapması engellenirse din istismarı engellenemez. 'Bırakalım dini siyasete alet etsin, laikliği yok saysın' anlayışı, sonunda dinci diktatoryayı getirir."
Hükümet AB'ye tepki göstersin
Kapatma davasının ardından gündeme gelen anayasa değişikliği tartışmalarına değinen Baykal, bu yöndeki adımları 'Başsavcı'nın laik devlete sahip çıkmasını engelleme' olarak değerlendirdi. Baykal, kapatma davasını eleştiren AB'ye de tepki gösterdi. Avrupalı siyasetçilerin eleştirilerini 'kabul edilemez' bulan Baykal, Türkiye'nin bağımsız bir ülke olduğunu, hukuk devletinde yargının görevini yapmasına saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Baykal, "Anayasal kurumların görevini yapması AB'nin iznine bağlı değil. Başbakan ve hükümet üyeleri AB'den gelen baskıları anlayışla karşılıyor. Buna kesinlikle tepki göstermeleri gerekir." diye konuştu.
'Onursuzca indiririz' dediği
Özal'ı örnek
cumhurbaşkanı gösterdi
İktidara yönelik sert muhalefetini sürdüren Deniz Baykal, 2007 yılı boyunca tartışılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini yeniden gündeme getirdi. Radikal yazarı Murat Yetkin'e konuşan Baykal, siyasette yaşanan mevcut gerilimin AK Parti'nin birkaç yerde 'supapları tıkamasından' kaynaklandığını savundu. Geçen seneki Köşk seçimlerini örnek gösteren Baykal, "
Cumhurbaşkanlığı seçiminde niye AKP'nin üç kurucusundan birini
aday gösteriyorsun? Siyasette
gençlik dinamizmini yaşayan bir üyeni niye alıp cumhurbaşkanlığına atıyorsun? Süleyman
Demirel,
Turgut Özal deneyimli çağlarında çıktılar oraya." dedi. 19 yıl sonra Özal'a hak veren Baykal, 1989 yılında böyle düşünmüyordu. O dönemde SHP Genel Sekreteri olan Deniz Baykal, gazetelere verdiği demeçlerde "Özal
sivil diktatördür. Köşk'e çıkarsa, onursuzca indiririz." demişti.