Sanki Türkiye'nin makus talihi gibiydi. Her yeni yasama yılının açılışında mutlaka bir sorun yaşanırdı.
Duvarında '
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' yazsa da millete rağmen karar verenlerin tek sözü, her şeyi altüst ediyordu. Hal böyle olunca, seçilmiş bir
vekil polis zoruyla yaka paça dışarı atılabiliyor, bir başkası ise 'dışarı dışarı' sloganları eşliğinde
linç edilebiliyordu. Bunlar hep
darbe dönemlerini beraberinde getiriyordu. Ama artık çok şey değişti. Dün yeni Türkiye'nin
Meclis'i, halktan aldığı yetkiyi kullanmak için çalışmalarına başladı. Cumhurbaşkanı'nın ifadesiyle hedefte "her kesimin kendisi olarak yaşama hakkının anayasal güvenceye alınması" var. Kriz beklentisi Ankara'nın korkulu rüyası olmuş. Daha Genel
Kurul açılmadan herkes BDP'li vekiller üzerine
kaos senaryosu yazıyordu. Bugüne kadar söz ve hareketleriyle mahallede bela çıkarmaya hazır tipler gibi görülen BDP'liler, bu kez herkesi şaşırttı. Özellikle Leyla Zana'nın 17 yıl sonra Meclis'e gelip
yemin etmesi eski Türkiye'ye
veda niteliğindeydi. Zana,
Kürtçe yemin ısrarında bulunmadı. Türkiye'nin değiştiği kadar Leyla Zana'nın da değiştiğine dikkat çekmekte fayda var.
Yıllarca kaos tellallığı yapanların işi gerçekten zor. Locadaki bir koltuktan rejim
krizi çıkarılan dönemler geride kaldı. Meclis'in açılışına askerler geldi mi, yargı tam kadro yer aldı mı, almadı mı? Bunlar bile her şeyi altüst etmeye yetiyordu bu ülkede. Dün askerler başta olmak üzere
yüksek yargı tam kadro Meclis'in açılışındaydı. Kurumlar arası uyum bu olsa gerek.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in ifadesiyle
TBMM temsil açısından en yüksek potansiyele sahip bir dönemi yaşıyor. Vekillerin yüzde 63'ü değişmiş. Şu anda 201 eski, 349 yeni isim var Parlamento'da. Yeni vekiller için zor bir dönem olacak. Bir yanda memleketleri ile olan ilişkilerini devam ettirme; diğer yanda Ankara'da çalışmaları aksatmama. Vekil olmak iki 'ev'li olmayı biraz da mecbur kılıyor burada.
Cumhurbaşkanı geniş perspektifli bir konuşma yaptı. Toplumun her kesimine yönelik mesajlar verdi. Özellikle anayasa vurgusu, Meclis için bağlayıcı nitelikteydi. Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını pür dikkat dinleyen tek bir isim herkesin dikkatini çekti. O kişi
Başbakan Tayyip Erdoğan'dı. Konuşmanın neredeyse tamamının altını çizen Başbakan görülmeye değerdi.
Ali Akkuş - ZAMAN