Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
AK Parti'ye
halkın desteğinin devam edeceğine güvendiğini belirterek,
''Bu 42 mi olur, 45 mi olur, 40 mı olur, 43 mü olur onu bilemem, ama halkın büyük çoğunluğu AK Parti'nin yönüne, istikametine, çalışmasına, hizmetine halen desteğini devam ettiriyor'' dedi.
Arınç, Hakan Çelik'in sunduğu ve
Kanal 24'te yayımlanan ''Haftasonu Moderatörü'' adlı programın canlı yayınına katıldı. Keşan'da maden ocağında meydana gelen yangından duyduğu üzüntüyü dile getiren Arınç, geçen aylarda da madenlerde buna benzer faciaların yaşandığını anımsattı.
Maden yangını ve Bursa'daki
trafik kazasında hayatını kaybedenler için baş sağlığı dileyen Arınç, AK Parti
Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'ın kardeşi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Mücahit Arslan'ın amcası Hasan Arslan'ın da dün ebedi yolculuğuna uğurlandığını hatırlattı. Arınç, şöyle konuştu: ''Allah'tan rahmet diliyorum. Dün dikkatimi çeken şey şudur Hasan Arslan'ı defnederken, 15 cenaze vardı, imam efendi bunlar için niyet yapıyor, hepsi önümüzdeydi. Ebedi hayatı düşünmek gerektiğine karar verdim. Bu dünyanın hay huyu içinde sonunda önümüze musalla taşında 15 cenaze geliyor, herkesin gideceği yer.
Biz tabii bir yanılgı içerisindeyiz. Tabutların içinde başkalarının olacağını düşünüyoruz ve birbirimize baş sağlığı dilerken
ağız alışkanlığı içinde konuşuyoruz. Oysa insan kendisini onun içerisinde de düşünebilse, bu kadar hırlaşmaların, bu kadar kavgaların çok anlamsız olduğunu anlayacak. Ben kendime oradan pay çıkarmaya çalıştım.''
Arınç,
Radikal Gazetesi muhabiri Behzat Miser için de baş sağlığı diledi.
-SEÇİM SÜRECİ-
Arınç,
referanduma gidilirken bir sürecin yaşandığını ve daha sonraki dönemlerde de
seçimin olacağının anımsatılarak, hangi konularda partisini başarılı bulduğunun sorulması üzerine, siyasi geçmişine ilişkin dönüm noktalarını anlattı.
Siyasetle 1969 yılında
Ankara Hukuk Fakültesinde okurken tanıştığını aktaran Arınç, o dönemde Necmettin Erbakan'ın Konya'dan bağımsız adaylığını koyduğunu ve söyledikleri çok ilgisini çektiğinden Erbakan'ın Konya'daki seçim kampanyasına katıldığını ifade etti. Geçen günlerde orayı ziyaret ettiğini belirten Arınç, Ilgın'da 40 yıl öncesine dönerek hatıralarını katılımcılarla paylaştığını söyledi.
Siyasete daha sonra o çizgide devam ettiğini ve o dönemlerde muhalefet partilerinde yer aldığını anlatan
Bülent Arınç, muhalefet partisinde milletvekili olmanın çok zor bir iş olduğunu gördüğünü ifade etti. Arınç, ''Şehriniz için bir şey yapmak, ülkeniz için proje uygulamak, yeni bir çalışma yapmak istiyorsunuz, ama
iktidara bunu anlatmak, iktidarın buna katkısını istemek çok zor'' dedi.
Daha sonra AK Parti'de çok yüksek oylarla 2 dönem iktidar olduklarını, bunun hayatlarının en mutlu anı olduğunu dile getiren Arınç, her girdikleri seçimden halk desteğini arkalarına alarak başarıyla çıktıklarını kaydetti. Arınç, ''2002'de böyle, 2004'te, 2007'de böyle, 2009'da böyle. Şimdi referandum, arkasından seçim. Eminim ki halkın desteği devam edecek. Buna güveniyorum'' diye konuştu.
Arınç, ''Aynı oranda mı devam edeceğini mi düşünüyorsunuz?'' sorusuna da, ''Oranını bilmem ama bu destek devam edecek. Şu anda benim hissettiğim odur'' karşılığını verdi. Arınç, şöyle devam etti:
''Çünkü bu oy oranlarının biraz seçimin kendi şartlarına bağlı olduğunu da biliyorum. Mesela 2007, 22 Temmuz seçimlerinin gerçek oy oranı yüzde 47 miydi derseniz, ben dürüst bir adamım yani, üst perdeden atacak halim yok, ama o günün şartları bize yüzde 47'yi verdi ve helal olsun, halkın anasının ak sütü gibi helal ettiği oylarla verdi. Bu 42 mi olur, 45 mi olur, 40 mı olur, 43 mü olur onu bilemem, ama halkın büyük çoğunluğu AK Parti'nin yönüne, istikametine, çalışmasına, hizmetine halen desteğini devam ettiriyor.''
Arınç, 2001 yılında AK Parti'yi kurduklarında başarılı olacaklarına güvenlerinin olduğunu, Erdoğan'ın o dönemde önlerine yüzde 40 hedefini koyduğunu anlatan Arınç, ''Şimdi ben 40 yıllık
siyasetçiyim ya böyle bir hedefi görünce yüzüne şöyle bir dikkatle bakamadım ama içimden 'bu kadar da yüksek olmaz' diye geçirdim. Oysa Tayyip Bey bunu çok daha iyi hesaplamıştı'' dedi.
Arınç, ''Yani akılcı hesaplarla, halkın hassasiyet gösterdiği ve karar verme noktasında dikkat ettiği noktaları yakalamış, yani damardan girmiş bir partiyiz. Halk size güveniyor, siz de halka güveniyorsunuz'' diye konuştu.
İktidarları döneminde yaptıkları hizmetlerden de söz eden Arınç, ''
Türkiye'de herkes uçağa binebilir hale geldi. Eskiden öyle miydi? Bond çantanız olacak, gran
tuvalet kıyafetiniz olacak, ben ilk defa uçağa bindiğim günü neredeyse hatıra defterime yazmıştım'' dedi.
-''İDEOLOJİK BAKANLARA ANLATMAK MÜMKÜN DEĞİL''-
Hizmet eksenli siyaset yaptıklarını belirten Arınç, ''Yani burada bize 'şu eksiğiniz var' diyemezler. Özelleştirme konusunda başarılıyız, diğer konularda başarılıyız. İdeolojik bakanlara zaten bir şey anlatmak mümkün değil'' diye konuştu.
Bir araya geldiklerinde bir konunun kendilerini üzdüğünü paylaştıklarını dile getiren Arınç, Anayasa'nın ailenin korunması konusunda devlete görev yüklediğini anımsattı. Gençliğin, ailenin ve toplumun ortak değerlerinin biraz erozyona uğradığını, bu konularda çok ciddi atılımlar yapılamadığını belirten Arınç, ''Çünkü bu konuda sizin konuşmaya başlamanız halinde belli bir siyasi düşünce sizi gericilikle, yobazlıkla mutlaka suçlayacaktır. Olsun. Onlar suçlayabilir, ama siz doğru bildiğiniz yolda çok iyi şeyler yapmalısınız. Gençliği ve aileyi güçlü yapacak dinamikleri ortaya koymanız ve toplumu daha dayanıklı hale getirmemiz lazım'' dedi.
Avrupa Birliği (AB) sürecine de değinen Arınç, ''Şartlar bunun tam aksini gösterse de insanlar tamamen AB'den yüzünü çevirmeye başlasa da Türkiye'ye ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin AB'ye ihtiyacından çok daha fazla AB'ye ihtiyacı olacağını düşünüyorum'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin AB'ye alınması halinde AB sınırlarının
İran ve Irak'a dayanacağının, bunun da bazı üye ülkelerde ''korku'' unsuru olduğunu ifade eden Arınç, Türkiye'nin
Ortadoğu ve Orta Asya'ya
köprü vazifesi olabileceğinin düşünüldüğünü de söyledi. Arınç, ''Yani 10 tane avantajımız var. Bu avantajlarımız günün birinde Türkiye'yi 'gel, başımızın üzerinde yerin var' demeye kadar götürebilir. Böyle bir kanaatim var. Türkiye o noktada, 'geleyim mi' yoksa 'gelmeyeyim mi' der, onu bilmiyorum'' dedi.
AA