CHP, askere
sivil yargı yolunu açan
yasayı,
Anayasa Mahkemesi'ne götürecek. CHP, bugün yaptığı olağanüstü grup toplantısında, yasayı, Anayasa Mahkemesi'ne götürmeye oy birliğiyle karar verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi, askere sivil yargı yolunu açan yasanın iptali için saat 16.00'da Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak.
Cumhurbaşkanı Gül'ün sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasını engelleyen ve askerlere de sivil yargı yolunu açan yasayı onaylamasının ardından
Baykal ve diğer parti yöneticileri, yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını açıklamışlardı. Baykal, başvuruyu gerçekleştirebilmek için milletvekillerin Pazartesi günü saat 11.00'de olağanüstü grup toplantısına çağırdı.
Deniz Baykal başkanlığında bugün parti genel merkezinde yapılan "toplantıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvuru için" oybirliğiyle karar verildi.
* * *
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, askere yargı yolunu da açan yasayı onaylarken, anayasaya aykırılık konusunda hiçbir şey söylememesinin 'manidar' olduğunu'' ifade ederek, ''Cumhurbaşkanı'nın, anayasaya aykırılık konusunda değerlendirme yapmaması, herhalde anayasaya aykırı olmadığı konusunda söyleyecek bir söz bulamamış olmasındandır'' dedi.
CHP Grubu, askere yargı yolunu açan yasayı Anayasa Mahkemesine götürmek üzere, parti genel merkezinde olağanüstü toplandı.
Baykal, toplantının başlangıcında yaptığı konuşmada, yargıda var olan iş bölümünü yeniden
düzenlemeye yönelik bir girişim yapıldığını, bu yasanın Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanarak, yürürlüğe girdiğini anımsattı.
''Kamuoyunda 'gece yarısı
baskın yasası' olarak nitelendirilen bu yasanın çok kapsamlı, önemli temel siyasi
tartışmaları gündeme getirdiğini'' anlatan Baykal, ''yasanın bir maddesinin büyük ilgi, heyecan, tartışma yarattığını'' söyledi. Baykal, yasanın diğer maddelerinin, mutabakatla, işbirliğiyle, ilgili kurumların desteğiyle yasalaştığına işaret ederek, ''Ama büyük dönüşümü gerçekleştirdiği iddia edilen o madde gece yarısı, aniden bir önerge üzerinden, genel kurulda müzakere edilmeden yasaya yerleştirildi. Birden bire sabahleyin herkes, neyin yapıldığını, yeniden keşfetmek durumunda kaldı'' diye konuştu.
Baykal, ''tarihi'' denilen düzenlemenin,
TBMM Anayasa, Adalet, AB Uyum komisyonlarında, Genel Kurul'da müzakere edilmesi gereken, bu komisyonların, genel kurulun, bilgisinden, dikkatinden, irdelemesinden ''bilinçli şekilde kaçırıldığını'' savundu.
-''MUHALEFET PARTİLERİNDEN KAÇIRILMIŞTIR''-
''Baksaydınız, inceleseydiniz'' eleştirilerinin tartışılabileceğini ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''
Önergenin anlamı, TBMM'den, komisyonlardan, muhalefet partilerinden, kamuoyundan, ilgili kurumlardan kaçırılmıştır. Böylesine önemli bir düzenleme, yeni bir sivilleşme dönemi açacaksa,
demokratikleşme ve hukukun üstünlüğü açısından çok önemli bir atılımı gerçekleştirecekse, tam bir güven içinde, bugüne kadar diğer düzenlemelerde olduğu gibi, komisyonlarda, Genel Kurulda müzakere edilerek, kamuoyunu bilgilendirerek; ilgili kurumların resmi görüşünü alıp, gerekiyorsa bir kenara bırakarak, demokratik bir yasama süreci içinde bunun gerçekleştirilmesi gerekmiyor muydu? Bu kadar önemli bir düzenlemenin, bir rastlantı sonucu gece yarısı olup bittisiyle yasalaştırılmış olduğunu düşünmemizi, kimse bizden beklemesin. Burada bir iyiniyet eksikliği, açık bir gizleme gayreti, kamuoyundan kaçırılmak kararlılığı ve tertibi, net bir şekilde görülmektedir. Bilinçli olarak kaçırılmıştır.
TBMM Başkanı, 'benim haberim yok' diyor. Bu kadar önemli bir yasayı TBMM gerçekleştiriyor ama bundan
Meclis Başkanı'nın, komisyonların, muhalefet partilerinin haberi yok.''
-''USUL DEĞİL, ESAS YANLIŞIDIR''-
CHP Genel Başkanı Baykal, bu yasama sürecinin, bu biçimde götürülmesinin, ''temel zafiyet'' olduğunu öne sürdü.
Yasaya ilişkin ''usul bakımından yanlış oldu'' değerlendirmelerine dikkati çeken Baykal, ''kimsenin, usul hatasını, rastlantısal hata, dikkatsizlik, özensizlik, aceleye getirmeden kaynaklandığını düşünmelerini kendilerinden beklememesi gerektiğini'' kaydetti. Baykal, ''Bu usul yanlışı değil, esas yanlışıdır'' dedi.
''Yasanın, bilgi kirliliği içinde tartışıldığını, tartışmanın, aydınlatmaya değil, karartmaya yönelik olduğunu'' savunan Baykal, bilgi kirliliğinin, bilinçli olarak harekete geçirildiğini, olayın gizlenmeye çalışıldığını kaydetti. Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
''Bilgi kirliliğinin kendisini gösterdiği temel alanlar şunlar: 'Bu yasa,
darbe girişimlerini önlemek için getirilmiş bir düzenlemedir' iddiası. Bu doğru değil. TCK'da, darbe yapanların, sivil mahkemelerde yargılanmasına yönelik düzenlemeler vardır. Darbe girişimlerinin, normal mahkemelerde yargılanması önünde bir engel yoktur, darbe bir suçtur, askeri bir suç değildir. Genel ceza
kanunu kapsamı içinde suçtur. Darbeyi, sivil mahkemeler önlüyor.
İkinci aldatmaca; bu kanun anayasaya aykırı değildir. Bu kanuna çok önem verdiğinizi biliyorum. Bu anlayışınızın, gerçekleri görmekten sizi alıkoyacak kadar sizi şaşırtmış olması, gerçeklere bu kadar ters düşme yeteneğinizin, bu kadar yüksek düzeye çıkmasına şaşırmamak mümkün değil. Akıl, izan, mantık var. Aklı, fikri olan anayasayı eline alır, 145. maddeyi okur. Kapsamlı, ayrıntılı düzenleme... Aklı başında bütün anayasacılar, bu anayasayı değiştirmek isteyenler dahil, iktidarın bu projelerine
destek vermek niyetinde olanlar dahil, içlerinde bir miktar hukukçuluk kalmışsa, bu konuda ya susuyorlar veya açıkça, dolaylı itiraflarda bulunuyorlar. Cumhurbaşkanı'nın onaylarken, anayasaya aykırılık konusunda hiçbir şey söylememesi, manidardır. Cumhurbaşkanı'nın, bu kadar anayasaya aykırılık tartışması yapılan bir yasayla ilgili
imza atarken, anayasaya aykırılık konusunda bir söz söylemeye yönelmemesi, hiçbir değerlendirme yapmaması, herhalde anayasaya aykırı olmadığı konusunda söyleyecek bir söz bulamamış olmasındandır. Bu anayasaya uygun olduğunu savunacak söz bulamaması, anayasaya aykırılık konusunda, anayasamızın
cumhurbaşkanına emanet ettiği büyük görevi yerine getirmediği gerçeğini bizim görmemize de engel değildir.''
-''KÜLLİYEN YALAN''-
Baykal, TBMM Genel Kurulu'nda yasaya yönelik verilen iki önergeyi, ''iki vuruş, iki darbe'' diye nitelendirerek, tartışılan bu önergenin yanı sıra düzenlemenin görülmekte olan davaları da kapsamına da alacağına yönelik ikinci bir önerge verildiğini söyledi. Baykal, iki önergenin de anayasaya aykırı olduğunu, ikinci önergenin anayasanın ''tabii hakim'' ilkesine aykırılık taşıdığını ifade etti.
''Düzenlemenin, AB'nin talebi doğrultusunda yapıldığı' söylemeni, ''üçüncü karartma'' şeklinde değerlendiren Baykal, bunun ''külliyen yalan olduğunu'' öne sürdü.
AB'nin, askerlerin askeri mahkemede yargılanmaması yönünde hiçbir talebi olmadığını belirten Baykal, bu konuyla ilgili Katılım Ortaklığı Belgesi, AB İlerleme Raporlarındaki ifadeleri aktardı.
Deniz Baykal, ''darbeyi önleme yasası'' sözünün, ''boş bir safsatadan ibaret'' olduğunu öne sürerek, ''Bu girişim ne anlama geliyor, arkasında ne var? Anayasaya aykırı... AB'nin talebi değil. Ama olağanüstü heyecanla, olağanüstü tertipler gerçekleştirerek, bu konuda bir gayret sergileniyor. Bunun anlamı nedir?'' diye sordu.