CHP, 29
Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak isteyen vatandaşlara yönelik müdahaleyle ilgili İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin hakkında
TBMM Başkanlığı'na
gensoru dilekçesi verdi.
Gensoru önergesinin gerekçesinde, çok sayıda
sivil toplum örgütünün, 1 Ekim'de
Ankara Valiliği'ne, 1. TBMM binası önünde
basın açıklaması yapmak, daha sonra Anıtkabir'e gitmek amacıyla dilekçeyle bildirimde bulunduğu; valiliğin ise 16 Ekim'deki yazısıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na aykırı bir faaliyet olduğu gerekçesiyle etkinliğe izin vermediği belirtildi.
Valiliğin
yasak kararı ve
İçişleri Bakanlığı genelgesinde Cumhuriyeti kutlamanın, Atatürk'ü anmanın fiilen suç olarak gösterildiğinin anlaşıldığı ileri sürülen gerekçede, şunlar kaydedildi:
''Siyasi
iktidar Cumhuriyeti kutlamak isteyenler suç işleyecek kabulüyle hareket ederek, yurttaşlarımızın en temel hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmıştır. Valiliğin ileri sürdüğü ve Sayın Baş
bakan'ın da dile getirdiği olay çıkacağına ilişkin istihbarat bilgisi bulunduğu gerekçesinin, gerçeklerle bağdaşmadığı, polisin orantısız gücü dışında hiçbir olay çıkmaması ile ortaya çıkmıştır. Kaldı ki Ulus'a gelen yurttaşlar için
kontrol noktası oluşturulmamış,
güvenlik tedbirleri alınmamıştır. Eğer gerçekten bir istihbarat söz konusu ise İçişleri Bakanı hiçbir önlem almayarak o gün orada bulunan yurttaşlarımızın can güvenliğini tehlikeye atmıştır. Yurttaşlarımızın
küçük çocukları ile etkinliğe katılmaları, yaşlıların büyük katılımı hiçbir yurttaşımızın suç işleme amacını taşımadığını ortaya koymaktadır. Yaşlısı, çocuğu el ele bayrama yakışır şekilde Türk bayrakları ile toplanmış yurttaşlarımız, güvenlik güçlerinin kanunsuz ve orantısız müdahalesine maruz kalmıştır.
Polis biber gazı sıkıp yurttaşlarımıza saldırırken İçişleri Bakanı, helikopterden alanı denetlemiş olayları yönlendirmiştir. Yurttaşlarımızla birlikte milletvekilleri de polisin orantısız güç kullanımına maruz kalmış, İçişleri Bakanı, milletvekilinin boğazını sıkan polislerle ilgili bir
soruşturma açmayarak, suç işleyen kamu görevlilerini himaye etmiştir.
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının suç kapsamında değerlendirilmesi, halkın cumhuriyete sahip çıkmak amacıyla gerçekleştirdiği kutlamalara, siyasi iktidarın sanki bir kalkışmayı bastırırcasına müdahale etmesi son derece düşündürücüdür. Bu durum siyasi iktidarın amaçlarını ortaya koyması noktasında Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlikeyi de gözler önüne sermektedir. Kendisinden farklı düşünenlere kamu gücü kullanarak
baskı ve şiddet uygulanması dikta yönetimlerine özgüdür.''