İktidar partisinin muhalefetin sesini kısmak iç tüzük değişikliği yapmaya kalktığını savunan Kart,
iktidarın, iç tüzük değişikliği ile
Meclis içi bir
darbe yapma girişiminde bulunduğunu öne sürdü.
“Böylesine vahim bir tabloyu yaşıyoruz, böylesine kritik bir süreci yaşıyoruz." diyen Kart, şöyle devam etti: "Bütün bunlara rağmen
CHP olarak bu uzlaşma komisyonunda ne işimiz var? Biz kendimize güveniyoruz. Elbette nerede duracağımızı biliyoruz.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu zemini bizim için adeta bir
Parlamento zeminidir.
Türkiye’nin sorunlarını AKP’nin
demokratikleşme konusundaki gayri samimi tutumunun deşifre edilmesi bakımından bir zemin olarak görüyoruz.” dedi.
Türkiye’nin anayasanın yeniden yapılanmasına ihtiyacı oluğunu ifade eden Kart,
12 Haziran seçimlerinden önce bütün
siyasi partilerin değişik noktalarda ve boyutlarda bu konularda vaatlerde bulunduğunu hatırlattı.
Anayasa değişikliğinin Türkiye’nin acil bir sorunu olmadığını vurgulayan
Atilla Kart, şunları söyledi: “Anayasa değişikliği bir sihirli değnek değil. Yani Türkiye’nin sorunlarının çözümünün temel kaynağı anayasa yapımı meselesi değildir. Toplumda bu noktada genel anlamda bir beklenti ve kabul doğdu. 1982 Anayasası’nın 87 maddesi değişti. Bazı maddeler birden fazla değişti. 113 maddesi değişti böylece. Peki, anayasa
basın özgürlüğü yazıyor. Kişi özgürlüğü, özel hayatın güvenliği yazıyor. Türkiye’de bu hakların korunduğundan, teminat altına alındığından kimse söz edebilir mi? Türkiye bu temel hakların ayaklar altına alınmasını sonuçlarını yaşıyor bugün. Bu temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınmasından dolayı Türkiye’de bir kutuplaşma doğmuş durumda.”
"ANAYASA YAZMAKLA İŞ BİTMİYOR"
Anayasa yazmakla işin bitmeyeceğine dikkat çeken CHP’li Kart, “12 kişilik
Anayasa Uzlaşma Komisyonu 30 günde mükemmel bir anayasayı yaparız. Sorun değil ama bunu yazmakla bir sonuca ulaşamıyorsunuz. Hep söyleniyor. İhtilal ruhu yaşıyor anayasamızda. İhtilal ruhu 12
Eylül 1980, 6
Aralık 1983. 105 tane ihtilal kanunu varlığını koruyor. '
Polis Vazife Selahiyetler, Toplantı, Gösteri ve Yürüyüşler, Sendikal Örgütlemelere İlişkin' kanunlar. Siyasi partiler,
seçim barajı ve mevzuatı, yetmiyor bunların üstüne bir de özel yetkili mahkemeleri getiriyorsunuz. İhtilal ruhu burada yatıyor. O zaman anayasa değişikliği konusunda samimiysek siyaseten dürüstsek ihtilal kanunlarını da ivedi olarak değiştirmemiz gerekiyor.” açıklamasını yaptı.
CHP olarak bunu gündeme getirdiklerinde AKP buna direndiğini gördüklerini açıklayan Kart, “Çünkü AKP demokratikleşme konusunda samimi, dürüst değil. Çünkü AKP
12 Eylül 1980 ihtilalinin ürünü olan bir parti. Ve maalesef 12 Eylül’ün başaramadığı, tamamlayamadığını büyük ölçüde başarmış olan bir siyasi kadro ile karşı karşıyayız. Yeni anayasa yapımından söz ediyoruz. Öbür taraftan kalkıyoruz, Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu ile yeni Kenan Evren’leri yaratıyoruz. Yeni Kenan Evren’ler yaratılıyor. Nasıl yaratılıyor. Efendim Cumhurbaşkanı halkoyuyla gelsin. Tamam gelsin. Buna kimsenin bir itirazı yok. Halkın oyundan hiç kimse korkmaz. Ancak
demokrasilerde halkın oyuyla gelenler, seçimle gelenler halka
hesap verir. Peki, bakıyorsunuz anayasaya; seçimle gelecek. Çok geniş yetkileri var Cumhurbaşkanın ama hiçbir sorumluluğu yok. Bunun adı demokrasi değildir. Bunun adı seçimle
kral yaratmaktır, padişahlığı getirmektir. Yeni Kenan Evren’leri yaratacaksın. 12 Eylül’ün ihtilal kanunlarına sahip çıkacaksın ondan sonra ben 'yeni anayasa yapıyorum' diyeceksin. Bu inandırıcı değil. Bu noktada CHP olarak karamsar bir tablo çizmek istemiyoruz. Biz gerçekten Türkiye’nin anayasa ile birlikte demokratikleşmeye ihtiyacı olduğuna yürekten inanıyoruz.” diye konuştu.
AA