Konferansa katılan
Dışişleri Bakanı Prof. Dr.
Ahmet Davutoğlu, dünyaya seslenirken “Biz
Türkiye olarak her zeminde insanlık zemininin sesi olduk, olmaya devam edeceğiz. Bizler
Filistin’in her mekan ve ortamda sesi ve
destekçisi olacağız. Taa ki Filistin halkı onuruyla özgür bir şekilde yaşayana kadar” dedi.
İslam dünyasının kanayan yaralarından biri olan Filistin meselesinin tarihi, siyasi, hukuki yönleri ve boyutlarıyla ele alınıp, bilgi üretimi gerçekleştirmek ve kamuoyu oluşturmaya çalışmak amacıyla oluşturulan Filistin Platformu ile Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın gerçekleştirdiği konferansa,
Üsküdar Belediye Başkanı
Mustafa Kara ve Filistin Platformu Başkanı
Erol Yarar’ın yanı sıra aralarında Filistin Büyükelçisi Nabil Maarouf‘un da aralarında bulunduğu diplomatlardan siyasilere, akademisyenlerden uzmanlara,
sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden medya mensuplarına kadar geniş bir kitle katıldı.
İnsanlığın ruhu
Kudüs’te hayat buluyor
Konferansta ilk olarak
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu bir konuşma yaptı. İnsanlığın ruhunun Kudüs’te hayat bulduğunu, orada savaşlar ve zulümler olduğunu ancak Kudüs’ün insanlık vicdanı açısından da büyük önem taşıdığını belirten Bakan Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“
BM Genel Kurulu insanlığın vicdanını temsil eder. Vicdanın olmadığı BM teşkilatının varlığının hiçbir anlamı yoktur. İnsanlık vicdanı dünyanın her yerinde Filistin’in özgür olarak yaşaması gerektiğini belirtiyor. Filistin sorununun çözümü BM zemininde yatıyor. Baş
bakanımız Davos’ta insanlık vicdanının sesi oldu. Bugün Filistin dendiğinde insanlık vicdanı akla geliyor. Biz Türkiye olarak her zeminde insanlık zemininin sesi olduk, olmaya devam edeceğiz. Bizler Filistin’in her mekan ve ortamda sesi ve destekçisi olacağız. Taa ki Filistin halkı onuruyla özgür bir şekilde yaşayana kadar…”
Filistin devleti mutlaka tanınacak
“Neden Filistin’deki işgal bu kadar uzun sürüyor? Neden bu işgalin bitmesi için müeyyide uygulanmıyor? Biz Türkiye olarak
İsrail’e karşı her şekilde konuşur, tenkitlerimizi yaparız. Çünkü biz onlara hiçbir zaman zulüm etmedik ve onların da yaptığı zulme engel olmak hakkında sahibiz. Endülüs’te de 2. Dünya Savaşı’nda da biz mazlum Yahudilere kapımızı açtık. Ancak bugün mazlum millet İsrail değil Filistin’dir. İsrail’in uluslararası hukuka uyma zorunluluğu var. Hiçbir milletin uluslararası hukukun üzerinde olmak hakkı yoktur. Bu, BM’in en temel kuralıdır. İsrail uluslararası hukuka saygı gösterene, kendilerini başka milletlerin üzerinde görmeyene kadar uluslararası zeminde mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu anlamda da Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuşan Davutoğlu, Filistin devletinin mutlaka tanınacağının altını çizdi.
Davutoğlu’na anlamlı
hediye
Konuşma sonrası Filistin Platformu Başkanı Erol Yarar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na Hz. Ömer’in Kudüs halkına verdiği Emanname (
Güvenlik bildirgesi)’yi hediye etti.
Konferansta daha sonra Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara söz aldı. Kara,
Ortadoğu ve hatta dünyanın kalbi olan bu coğrafyanın ve 3 semavi dinin bir arada Âleme eşit ve adil bir düzen, bir nizam getirme şiarıyla hareket eden medeniyetimizin idaresinde asırlarca barış içinde yaşadığını ancak Kudüs’e tek başına hâkim olmak gayesiyle İsrail’in son 100 yılda Filistin’e büyük bir eziyet yaşattığını söyledi.
İsrail’den hamaset siyaseti
Filistinli
Müslüman kardeşlerimizin yaklaşık son 60 yıldır, İsrail’in “Vaaddedilmiş Topraklar”a sahip olma düşüncesiyle cebren ve
hile ile yürüttüğü hamaset siyasetinin sıkıntılarını yaşadığını belirten Mustafa Kara, Filistin’in hak ihlallerine, savaşlara, ölümlere maruz kalmalarına rağmen onurlarıyla mücadeleye devam etmekte olduğunu ifade etti.
Birleşmiş Milletlerin öncülüğünde, 1947’de bölgede kurulan İsrail’in aşama aşama, Filistin topraklarının % 100’üne yakını işgal ettiğini, binlerce Filistinliyi katlettiğini, yaklaşık 10 milyon olan Filistin nüfusunun yarıdan fazlasının mülteci kamplarında,
açlık ve sefalet içerisinde yaşamaya mecbur bıraktığını anlatan Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, bu konunun sona ermesine yönelik tek çözümün başta
Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm dünyanın tereddütsüz olarak
Filistin Devletini tanıması olduğunu ifade etti. Bu çözümün niteliği ve içeriğini bugün yapılan gibi çalıştaylarla belirlenebileceğini ifade eden Mustafa Kara, Filistin’in bağımsızlığına giden yolu hep birlikte inşa edeceklerine inandığını dile getirdi.
Dayanışma olmadan olmaz
Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı
Hamza Akbulut ise yaptığı konuşmada, Filistin’in İslam dünyasının kanayan bir yarası olduğunu, İsrail’in işgalden yıllarca önce işgale
hazırlık yaptığını, İslam dünyasının kaçırmış olduğu ilme sarılarak gücü ele geçirmesi gerektiğini ifade etti. İslam dünyasının sivil toplum kuruluşlarıyla temas halinde olduğunu belirten Hamza Akbulut,
dayanışma ile sonucu varılacağını ifade etti.
Filistin Dayanışma Platformu Başkanı Erol Yarar ise yaptığı konuşmada Filistin meselesinin 64 yıllık bir mesele olarak önümüzde durmakta bulunduğunu, Filistin meselesinin insanlığın yüz karası olduğunu ifade ederken, insan haklarının tesisi için uluslararası mahkemelerin kurulduğu, BM gibi örgütlerin dünyanın her yerinde organizasyonlar yaptığı bir çağda bizlerin İsrail’in yaptığı zulümleri 64. yılında konuştuğumuzu ifade etti. Barış’ın İsrail’in işine gelmediğini, barışın sınırları ortaya koyduğunu, halbuki 64 yıllık tarihe bakıldığında belirsizliğin, hukuksuzluğun ve sınırsızlığın tek celbedenin İsrail olduğunu, bunun İsrail’in işine geldiğini belirtti. Barışın eşit güçler arasında olabileceğini, şu andaki konumun tek taraflı bir durum olduğunun altını çizen Yarar, Filistin’in Müslümanların ilk kıblesi olduğunu, uygulanacak
politikaların bu doğrultuda olması gerektiğini ancak uluslararası politikaların bu anlamda çok kötü bir çizgi çizdiğini söyledi. Türkiye’nin ilk defa bu dönemde kararlı bir politika izlediğini belirten Erol Yarar, kendilerinin de bu politikayı sonuna kadar desteklediğini belirtti. Demografik yapısını sürekli geliştiren İsrail’in su ihtiyacı olduğunu,
Gazze şeridinden İsrail’in çekilmesinin temelinde burada su bulunmaması olduğunu söyleyen Yarar, Batı Şeria’dan çekilmemesinin nedeninin de buradaki suyun önemi olduğunu ifade etti. 1967 Arap-İsrail savaşında suyun önemini anlayan Arapların, su yollarını değiştirmeyi düşündüklerini ancak bunu uygulayamadığını ve İsrail’in de zamanında müdahale ederek bu kartı Arapların ellerinden aldığını belirten Yarar, Amerika’nın İsrail’e açık desteğini kuruluşundan bu yana vermesini onun arabuluculuk pozisyonunu kaybettiğini gösterdiğini söyledi. BM ülkelerinin
ekonomik yaptırımlar uygulaması halinde sorunun çözümünün kolaylaşacağını ifade eden Yarar, uluslararası vicdanın bir an önce harekete geçmesinin önemine değindi. BM’nin aldığı 27 karardan 21’inin İsrail aleyhinde olmasına karşın bunların uygulanamamasının sorunun çözümünü zorlaştırdığını, özellikle İslam ülkelerinin ortak hareket etmemesinin de bu sorunun çözümünü geciktirdiğini söyleyen Yarar, Filistin Platformu’nun sorunu çözmek amacıyla uğraştığını, eserler üretmekte olduğunu, kalıcı çalışmalar yaptığını ve özellikle BM nezdinde barış zeminini çözüm platformu olarak gördüğünün altını çizdi.
Bağlarbaşı
Kongre ve
Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Birleşmiş Milletler Zemininde Filistin Meselesi konferansına panelist olarak
Marmara Üniversitesi
Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Zekeriya Kurşun,
Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Lutfullah
Karaman,
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Önok, ve Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berdal Aral katıldı. Panelde Filistin meselesinin kamuoyunda daha iyi anlaşılması ve atılacak diplomatik, hukuki, siyasi ve akademik adımların daha faydalı neticeler vermesi amacıyla hazırlanan kitapların tanıtımı yapılırken meselenin çözümüne yönelik öneriler getirildi.