Gül, Çanakkale Valiliği'ni ziyaretinde açıklamalarının ardından gazetecilerin soruların cevapladı. Tutuklu milletvekillerinin tutuksuz yargılanması için TBMM'de sağlanan uzlaşmayı nasıl değerlendirdiği sorulan Gül, ''Bütün seçilmiş milletvekillerini TBMM'de görmek isterim'' diye konuştu. Bu yönde daha önce de çalışmalar yapıldığını ancak sonuç vermediğini hatırlatan Gül, son teşebbüsün netice verecek şekilde geliştiğini gördüğünü söyledi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in de gelişmelerle ilgili kendisine bilgi verdiğini belirten Gül, ''Ümit ederim ki seçilmiş olan herkes Meclis'te görevlerini yaparken mahkemeler de devam etsin'' dedi. Gül, tutukluğun sona ermesinin önemli olduğunu ifade ederek, yargılamanın devam etmesinin ayrı bir konu olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin ''Bugün 27 Nisan e-muhtırasının yıl dönümü. Bu konudaki görüşünüzü alabilir miyiz'' sorusu üzerine ''Bu konu çok taze. Siyasi tarihimizin bir parçası olduğu için onunla ilgili fazla bir şey söylemek istemem'' dedi. Gül, TBMM'nin kendi gündemine hakim olduğunu, Türkiye'nin gerçek meseleleri ile yakından ilgilendiğini ve gerek temsil, gerek katılım açısından demokrasiyi en iyi şekilde yansıttığına inandığını belirtti. Gül, 1960'lı yıllardan sonra Türkiye dışındaki diasporalar kimliklerini ve dayanışmalarını muhafaza etmek için 1915 olaylarını politika haline getirdiklerini dile getirerek, Türkiye aleyhine bazı parlamentolarda haksız kararlar alındığına işaret etti. Gül, bu kararları alan parlamenterlerin bu konu ile ilgili iki dakika bile konuşamayacaklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti: ''Ama siyasi kararlarla Türkiye aleyhine bu kararları almışlardır. Biz gayet açık bir şekilde bütün dünyaya çağrıda bulunuyoruz. Eğer bu iddianızda samimiyseniz gelin bir ortak tarih komisyonu kuralım. Bu ortak tarih komisyonu otursun konuşsun ve bütün arşivlere baksın. Ortaya gerçekçi durum çıksın diyoruz. Biz bu çağrılarımızın hiçbirine cevap alamadık ve bunu TBMM'deki bütün partilerin müşterek kararı ile aldık bu çağrıyı. Onun için son günlerde özellikle Fransa'da bir seçimin aleti yapılması ve bu çerçeve içinde akıl almaz boyutlara giden Türkiye düşmanlığı ve Türk düşmanlığı yapılmasını esefle karşılıyorum.''