CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li milletvekillerinin TBMM'deki kürsü işgali konusunda, ''Ortada bir kürsü işgali yok. Milletin sesinin özgürce çıkabilmesi için kürsüye
özgürlük getiren bir hareket. O hareketi başlatıyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu,
Kanal A televizyonunda canlı yayınlanan ''Görüş Farkı'' programına katılarak gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
TBMM'de iç tüzük değişikliği teklifinin görüşmeleri sırasında CHP'li milletvekillerinin Genel
Kurul Salonunda kürsü işgali başlatmalarını nasıl değerlendirdiği sorulan Kılıçdaroğlu, ''Ortada bir kürsü işgali yok. Milletin sesinin özgürce çıkabilmesi için kürsüye özgürlük getiren bir hareket. O hareketi başlatıyoruz. Demokratik bir hareket'' diye konuştu.
İç tüzük değişikliği ile muhalefet milletvekillerinin sesinin kısılmaya çalışıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, ''böyle bir anlayışın olamayacağını'' söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''Şimdi ne olacak.
Sabaha kadar devam edecek mi?'' sorusu üzerine ise ''Nereye kadar giderse devam edecek'' karşılığını verdi.
İç tüzük değişikliğinin kapsamı hakkında bilgi veren Kılıçdaroğlu, anlaşmazlıkların uzlaşma ile çözülebileceğini ancak muhalefet partilerinin konuşmalarının iç tüzük
düzenlemesi ile engellenmesini bir
demokrasi darbesi olarak gördüklerini, izin vermeyeceklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, aklın
egemen olmasını istediklerini, duyarlılıkların dikkate alınması halinde sorunun çözülebileceğini kaydetti. ''Bu tüzük geçerse biz yine Meclis'i tıkayabiliriz. Ne yapacaklar? Gensoru vermemizi mi engelleyecekler?'' diyen Kılıçdaroğlu, her türlü demokratik muhalefeti yapma hakkına sahip olduklarını ifade etti.
Tutuklu milletvekillerinin durumuna ilişkin CHP ve
AK Parti milletvekilleri arasında imzalanan protokole ilişkin soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ''Bize bu konuda AB yetkilileri de
Hükümetin kendilerine taahhütte bulunduklarını söylediler. Buradan söylüyorum duysunlar. Tutuklu milletvekilleriyle ilgili sorunun çözüleceği konusunda... Bu ne zaman gelir, nasıl gelir bilmiyorum'' ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, ''
tutuklu milletvekilleriyle ilgili sorunun aşılacağı yönünde söz verildiğinin'' kendisine bir görüşme sırasında AB yetkilileri tarafından söylendiğini aktardı.
-''MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması''-
Kılıçdaroğlu, ''MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması
sürpriz mi sizin için de?'' sorusunu yanıtlarken ise ''Elbette. Bir ülkede Milli
İstihbarat Teşkilatının ya da o görevi yapan birisinin
savcılık tarafından ifadeye çağrılması dünyanın her tarafında önemli bir olay. Tanık sıfatıyla mı,
sanık sıfatıyla mı çağrılıyor? Onu bilmiyoruz. Ayrıntılar önümüzdeki günlerde herhalde biraz daha net ortaya çıkmış olur'' diye konuştu.
Çağrıyı yapanın
özel yetkili savcı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Büyük bir olasılıkla eski genelkurmay başkanımız için geçerli olan kurallar burası için de geçerli olmuş olacak ki ifadeye çağrıldı'' dedi.
Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de ifadeye çağrılması için ''önemli bir olay'' ifadesini kullandığını vurgulayarak, 'Ben özel yetkili mahkemelerin ve orada görev yapanların siyasi otoritenin emriyle hareket ettiğini söyleyen ve buna inanan birisiyim. Onun için
MİT Müsteşarının bu bağlamda davet edilip ifadesinin alınması ya da alınmak istenmesi benim için sürpriz oldu diye bilirim'' karşılığını verdi.
Gelen açıklamalardan ''MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasının Hükümette sürpriz etkisi yarattığının görüldüğünün'' ifade edilmesi ve bunu nasıl yorumladığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, ayrıntılar ortaya çıkmadan tepki vermenin doğru olmadığını düşündüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Bence Hükümet kanadından yapılan açıklamalar da çok
erken. Sayın Arınç ve Sayın Davutoğlu'nun 'MİT müsteşarıyla çok yakın, sabah
akşam beraber çalıştıklarına ilişkin açıklamalar yapmaları da bence doğru değil. Yargıyı etkilemenin bir başka yolu'' dedi.
Bir başka soruyu yanıtlarken de demokrasinin gereği olarak özel yetkili mahkemelerin tümüyle kaldırılmasının şart olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla ilgili bir düzenleme gelirse gönülden
destek veririz'' ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu,
emniyet yetkililerince ABD Büyükelçiliğinde brifing verildiği iddialarına ilişkin soruları da yanıtladı. ''Böyle bir brifing verilmeden
büyükelçinin, ülkesine verildiği bilgisini iletmesinin mümkün olamayacağına inandığını'' ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bilgi verilmiştir. Bunun ortaya çıkması 'böyle bir şey yoktur' denilmesi için belgenin yalanlanması lazım. Tam tersine bu belgelerin doğru olduğu
Amerikan sözcüsü tarafından da ifade edildi. Wikileaks belgelerinin,
Türkiye bağlamındaki belgelerin doğru olduğunu onlar da söyledi. Hiçbir zaman yalanlanmadı. Hatta Sayın Davutoğlu, 'çıkan belgeler nedeniyle Amerika bizden özür diledi' dedi. Tam tersine herhangi bir şekilde özür dilenmesinin olmadığını
Beyaz Saray sözcüsü ifade etti.
Bir büyükelçi hiç bilgisi olmadığı bir konuda sırf 'ben yalan yanlış bir şeyler yazayım göndereyim' diye düşünemez. Hele Amerika Birleşik Devletlerinin büyükelçisi. Bu olay doğrudur, yalanlama yalandır, bu benim şahsi kanaatim.''
Kılıçdaroğlu, her devletin büyükelçilerini özenle ve görev yerine göre seçtiğini belirterek, ABD Büyükelçisinin de Türkiye'nin şartlarını bildiğini ve çeşitli çevrelerle görüşme yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu, bir büyükelçinin kendisine ''
Ergenekon'' konusunda brifing verilmesiyle ilgili yalan söylemesine gerek olmadığına işaret etti. Kılıçdaroğlu, bir bürokratın talimat almadan büyükelçiliğe gidip bilgi veremeyeceğine de dikkat çekti.