TBMM Genel Kurulu'nda 4 siyasi parti grubu tarafından verilen, ''Ülkede
demokrasiye müdahale eden tüm
darbe ve
muhtıralar ile demokrasiyi işlevsiz kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutlarıyla araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis Araştırması açılmasına'' ilişkin önergelerin görüşmeleri sürüyor.
BDP Grubu adına konuşan Grup
Başkanvekili Hasip
Kaplan, geçmişte darbelerle ilgili bir çok araştırma önergesi verdiklerini ancak bunların kabul edilmediğini ifade etti.
Kaplan, ''Her darbede
Alevi-Sunni, sağcı-solcu birbirini boğazlıyorsa ve bunu birileri tezgahlıyorsa, bunun üzerine gitmek Meclis'in en asli görevidir'' dedi. Kaplan, şunları söyledi:
''Düşünen, çizen insanları, sendikacıları, öğretmenleri bir anda
terörist ilan edenler, bu kan emiciler, hala bu
ülkede kahraman gibi dolaşıyor. Bu generallerin hala altında
araba var, özel muamele görüyor, özel koruma veriliyor ve hala lüks içindeler. Yargılamaya bile gelmiyorlar. Meclis'in vatandaşlarından aldığı iradeyle bunun hesabını sorma sorumluluğu vardır. Biz bu onurda birleşebilir ve
Türkiye'nin geleceğini kurabiliriz.
Darbelerle
hesaplaşmak zorundayız. 30 senedir bunu niye yapamıyoruz? İmparatorluklar kurmuş, dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türkiye, üç tane generalle mi hesaplaşamıyor? Bu sınavda daha fazla ortaklaşmamız gerekiyor.''
-''Zararları hep birlikte yaşadık''-
MHP Grup Başkanvekili
Oktay Vural, demokrasiye hukuk dışı müdahalelerin milleti yok sayma anlamı taşıdığını söyledi.
Ülke tarihinde kara leke olarak yer eden darbelerin araştırılmasını çok önemsediklerini belirten Vural, ''Bunu hem darbelerden en çok zarar gören parti olarak istiyoruz hem de millet iradesine halel getirecek bu olayların bir daha yaşanmaması için istiyoruz'' dedi.
''İyi darbe kötü darbe'' ayırımına karşı olmanın bir zorunluluk olduğunu ifade eden Vural, ''Topyekün müdahalelerin karşısında durmak gibi erdemli bir yolu tüm
siyasi partilerin dikkatine sunmak istiyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'nin demokrasi tarihinin muhtıra ve darbeler gibi talihsiz hatıralarla dolu olduğunu hatırlatan Vural, ''Demokrasimizi kesintiye uğratan girişimlerin ülkeye verdiği zararı hep birlikte yaşadık. Darbelerden
toplumun bütün kesimleri zarar gördü ancak en çok siyasi partiler zarar gördü'' dedi.
''İki generali yargılamak 12
Eylül'ü yargılamak değildir'' diyen Vural, ''Darbeye sebep olan zihniyetin topyekün ele alınması gerekmektedir. Biz, yalnız
darbecileri değil, darbe zihniyetini ve darbe sürecini ele alan bir araştırmadan bahsediyoruz'' diye konuştu.
Son zamanlarda ''demokrasiye müdahale'' adı altına ortaya çıkan ve
dava konusu olan planların ortaya çıkış süreçlerinin de ele alınması gerektiğini belirten Vural, bunların aynı zamanda Türkiye'nin siyasal
rekabet sürecine de müdahale olduğunu kaydetti.
-''AKP,
12 Eylül'ün muktedir çocuğudur''-
CHP Grubu adına konuşan
Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk, demokrasiyi kesintiyi uğratan her eylemin ''darbe'' olduğunu ifade etti.
''Darbenin sağı-solu, askeri-
sivili hepsi aynıdır'' diyen Öztürk, şu görüşleri dile getirdi:
''(
Askeri darbeler kötüdür, sivil darbeler iyidir) şeklindeki bir
algı doğru değildir. Askeri darbe dönemi kapandı ama sivil darbe dönemi uygulamalarının kapandığını söylememiz mümkün değildir. İster asker, ister sivil darbe olsun, bu dönemlerin sonunda ülkede her seferinde faşist
yönetim egemen olmuştur.
AKP, sivil darbeler konusunda nedense korkak, ürkek davranmaktadır. Üç tane darbeci generali yargılıyormuş gibi göstererek darbelerle hesaplaşılmaz.''
''AKP,
12 Eylül 1980 rejiminin muktedir çocuğudur ve oradan beslenmektedir'' diyen Öztürk, darbeyi sürekli ''askerlerin yaptığını'' söylemenin ''sivil darbeyi gizlemek'' olduğunu ileri sürdü. Öztürk, ''
AK Parti'nin son on yıllık politikaları da sorgulanmalıdır'' dedi.
-Tartışma-
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin
Canikli, sataşma gerekçesiye söz alarak, Öztürk'ün konuşmasına kadar darbelerin konuşulduğunu, ancak Öztürk'ün farklı bir konuşma yaptığını söyledi.
Canikli, ''Adeta 1960 darbesinin kendi açısından haklı gerekçelerini ortaya koymaya çalıştı ve hemen hemen hiç bir darbeye eleştirmedi. İktidarın icraatlarının millet tarafından tasdik edilmesinin ya da edilmemesinin dışına başka bir mekanizma var mı? Bu konuşmacı 'başka bir mekanizma olması gerekiyor' diyor. Dolaylı olarak gittiği yer askeri darbelerdir, onların propagandasıdır. Milletin karşısında olan bu anlayışa karşı çıkıyoruz'' diye konuştu.
Öztürk de sataşma gerekçesiyle söz alarak, ''Ben hayatımı darbelere karşı geçirdim. Sayın Canikli sivil darbeleri eleştirmemden rahatsız oldu. Askeri darbelere karşı çıkmayan şerefsizdir. Sivil darbelere karşı çıkmayan bir milyon kere şerefsizdir. Almanya'da
Hitler iktidara gelirken askerle gelmedi, onlar da
seçimle geldi'' dedi.
Canikli de yeniden söz alarak, şunları söyledi:
''Demokrasinin en vazgeçilmez unsuru olan seçime karşı çıkacaksınız, reddedeceksiniz. Seçimi, referandumu kabul etmiyorsunuz, eleştiriyorsunuz. Siz millet iradesini eleştiriyorsunuz. Millet iradesiyle kronik probleminiz var, bunu biliyoruz. Sivil darbe dediğiniz, milletin iradesidir, siz onu eleştiriyorsunuz. Nasıl millete bu şekilde
hakaret edebilirsiniz? Millet iradesi sonuna kadar uygulanacaktır, hiç kimse bunu engelleyemeyecektir. Siviller de niyeti olan askerler de onların
destekçileri de engelleyemeyecektir.''
CHP Grup Başkanvekili Emine
Ülker Tarhan da söz alarak ''Yüzde 10
seçim barajı niye kullanılıyor? YÖK darbe ürünüdür ve siz bunu hala kullanıyorsunuz, kıskançlıkla sahip çıkıyorsunuz. Sizin döneminiz 12 Eylül programının aslında hızlandırılmış bir tekrarıdır'' diye konuştu.
-''Birileri millet iradesine şapkaları kadar sahip çıkamadı''-
AK Parti grubu adına önerge üzerinde söz alan AK Parti
Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, sözlerine, ''28
Şubat postmodern darbesine destek vermek de şerefsizliktir'' diyerek başladı.
Darbelerin, sağ veya sol görüş fark etmeksizin binlerce insanların cezaevlerine kapatıldığı, işkencelerden geçirildiği dönemler olduğunu anlatan Özdağ, şöyle devam etti:
''Bu coğrafyada, itibarını kaybetmiş bir ordu ile tutunmak mümkün değildir. Bu coğrafya ne itibarsız bir orduyu ne de darbeci bir orduyu kaldırır. Siyasetçiyi itibarsızlaştırarak demokrasiyi yaşatmak mümkün değildir. 1960'dan beri demokrasi çok sayıda kesintiye uğradı. Gelişmiş ülkelerinde orduları var ama bu ülkelerde ordular durumdan vazife çıkarıp demokrasiye müdahale etmiyor. Biz de öyle mi? Birisinin kafası bozuldu mu herkese bulaşıyor. Herkesin her türlü darbeye karşı olması gerekir. 'Biz 28 Şubat'ın arkasındayız' diyen bir kurum eleştiriyi hak eder. Bizim sorunumuz darbeci zihniyetledir.
Hesabı sorulmayan her darbe, bir sonrakinin hazırlayıcısı oldu. Bunlar hesap soramayan
siyaset kurumunun pısırıklığından cesaret aldı. Darbecilerden hesap sormak demokrasiyi
tahkim etmenin birinci şartıdır. İyi darbe yoktur. Darbeyle mücadele etmek bir yoldur, şapkayı alıp gitmekte bir yoldur. Bazıları şapkalarına sahip çıktığı kadar milletin iradesine sahip çıkamadı.''
Darbe yapmanın suç olduğunu vurgulayan Özdağ, ''Darbelerin yaraladığı, örselediği toplum haline geldik. Hala geceleri işkence rüyalarıyla uyananlar var bu ülkede. Darbelerin hedefi topyekun Türk milletidir. Türkiye mutlaka darbelerle, darbecilerle hesaplaşmak zorundadır. Bunu erteleyemeyiz artık. Siyaset kurumu her darbede şapkayı alıp gitmek yerine, şapkalarını darbecilerin başına geçirmelidir'' diye konuştu.
MHP Grup Başkanvekili Mehmet
Şandır, milletin iradesine, sebebi ne olursa olsun, sahibi kim olursa olsun müdahale edilmemesi gerektiğini söyledi.
MHP Grup Başkanvekili
Mehmet Şandır, darbe ve muhtıralarla ilgili Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önerge üzerinde,
imza sahipleri adına söz alarak, TBMM'nin geçmişinde en önemli ve tarihi oturumlardan birinin gerçekleştirildiğini söyledi. Şandır, ''TBMM'ye karşı hukuk dışı yollardan yapılan darbeleri en çok TBMM sorun yapmak zorunda. Tarihin ve milletin önünde, milletin iradesine, sebebi ne olursa olsun, sahibi kim olursa olsun hukuk dışı yollardan yapılacak bir müdahale olmamalıdır.
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir'' diye konuştu.
Darbelerle mücadelenin, ''demokrasiyi nasıl güçlendirebiliriz'' sorusu etrafında yapılması gerektiğini vurgulayan Şandır, ''Bu komisyonun adı, 'Darbelerle Mücadele' değil, 'Demokrasiyi Güçlendirme Komisyonu' olmalıdır. Kabuk tutmuş yaraların kaşınmasının bu ülkeye bir faydası yoktur. Bundan sonrasında demokrasiyi güçlendirerek
tedbir almalıyız'' dedi.
BDP Muş Milletvekili
Sırrı Sakık ise önerge üzerinde ortaklaşmanın kendilerini umutlandırdığını söyledi.
''Darbelerin tümüne karşıyız'' ifadesini kullanan Sakık, ''Bizimle ilgili konularda ya kör ya sağırsınız. Burada bir de 2
Mart darbesi vardı. Bu, sadece milletvekillerinin Meclis'ten alınması değildi. Bir iradeye gem vuruldu. Yeni bir süreç açıldı. Hiç birimiz şiddete bulaşmamıştık. Bu ordu, bu halkın hizmetinde olacak, halkın iradesine saygı gösterecek. Tüm darbeler faşisttir'' diye konuştu.
Darbelerin araştırılması konusunda tüm partilerin anlaştığına dikkati çeken Sakık, ''Hala 12 Eylül'ün yarattığı bir
sistem sayesinde iktidar oluyorsunuz. Bugün binlerce insan içeride değil mi? Eğer samimiyseniz 12 Eylül'ün kalıntısı olan YÖK'ü, özel yetkili mahkemeleri derhal ortadan kaldırmalısınız. Seçim barajını makul bir noktaya çekmelisiniz. Toplumsal uzlaşı için bir
genel af kaçınılmazdır'' görüşünü ifade etti.
-''
İşkenceleri yaşadık''-
CHP
Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker, ''12 Eylül'ün yüreğimde, içimde çok ciddi sıkıntılar yarattığı durumlar vardır.
Adana Cezaevinde bir arkadaşımız idam edildi. O geceyi hiç unutamıyorum. Hepimizde korku hakim olmaya başladı. Sonrasında işkenceleri yaşadık'' diye konuştu.
12 Eylül'ün bilançosunu herkesin çok iyi bildiğini ifade eden Şeker, şöyle devam etti:
''Binlerce insan sermayenin egemenliğini sağlamak adına işkence tezgahlarından geçirildi. 12 Eylül'ün yargılanmasında 90 yaşına gelmiş iki paşayla hesaplaşmayı istemedim. Onun için müdahil olmadım. Onlar sadece maşaydı. 12 Eylül'ün getirdiği antidemokratik
kanunları kaldırmazsak, demokrasinin önünü açamazsak hiçbir şey yapamayız. Darbeleri ortaya çıkaran koşulları değiştirmek gerekiyor.''
-''Militarist bakış açısı''-
AK Parti
İstanbul Milletvekili
Mehmet Doğan Kubat, kuruluşundan bu yana ülkede
demokratikleşme sürecini kesintiye uğratan birçok antidemokratik müdahale olduğunu söyledi.
Darbelerin, silahlı olarak veya silahların gücüne dayanarak milli iradeye yönelik hukuk dışı saldırılar olduğunu belirten Kubat, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sistemler, darbe sonrasında militarist bakış açılarıyla yeniden tanzim edilmiştir. Darbecilerin yaptıkları ilk işlerden biri, kendi yaptıkları hukuk dışı işlere bir
takım kılıflar uydurmak olmuştur. Darbeciler kendilerini garanti altına alacak antidemokratik hükümleri yeni yaptırdıkları anayasalara koymuşlardır. Siyasi Partiler Kanunu'nda da 12 Eylül saldırısına karşı eleştiride bulunulması yasaklanmıştır. Her darbe kendi hukuksuzluğunu beraberinde getirmiştir.''
Genel Kurul'da, darbe ve muhtıralarla ilgili
Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasının kabul edilmesinin ardından, orman vasfını yitirmiş
Hazine arazilerinin satışını öngören ve kamu oyunda (2/B) olarak bilinen kanun tasarısının görüşülmesine başlandı.
AA