Zeybek, partisinin
Balıkesir İl Başkanlığı tarafından Gala Yaşam Merkezi'nde düzenlenen ''İktidara
Yürüyüş'' adlı toplantıda konuşmasına, ''
Allah bizi şımartmasın, ne oldum delisi yapmasın'' diyerek başladı.
Ortaokul son sınıfta başbakan olmaya karar verdiğini dile getiren Zeybek,
DP'nin ilk genel başkanı ve eski başbakan Adnan
Menderes ile çocuk yaşlardayken arasında geçen bir diyaloğu anlattıktan sonra, ''Allah nasip etti, şimdi onun oturduğu koltuktayım'' diye konuştu.
Türkiye'de dengelerin bozulduğunu ileri süren Zeybek, şöyle devam etti:
''Muhalefet tarafı sadece
Cumhuriyeti korumak adına insanların başlarını örtüp örtmeme hakkını kendinde buluyor. Kaç kez söyledim.
Atatürk'ün, kadın kılığıyla ilgili hiçbir
yasası yok. 'Var' diyen varsa çıksın karşıma. Atatürk, kadın kılığına karışmadı.
Özal hükümeti döneminde 'üniversitelerde kılık
kıyafet serbesttir' diye yasa teklifi veriyoruz.
CHP,
Anayasa Mahkemesi'ne giderek iptal ettiriyor. Sizin başka işiniz yok mu? Bu cumhuriyetin başka değeri yok mu? Cumhuriyeti korumakla ne ilgisi var, insanın başını örtmesiyle örtmemesiyle? Bu arada bazı akıllılar da 'örtünün ama şöyle örtünün, sağdan fiyonk yapın' diyor. Sana ne, sen niye karışıyorsun? Sen kimsin? İnsanların nasıl giyineceğine ilişkin hakkı sana kim verdi? Bir taraf böyle. Diğer tarafta
iktidar da
demokrasi denilince sadece aklına hanımefendilerin başlarını örtmek hakları geliyor. Başka hiçbir şey yok. Yani hanımefendilerin başlarındaki örtüye dayalı, onunla rüzgarları şişiren bir cumhuriyet ve demokrasi anlayışı. Yazık değil mi bu ülkeye?''
Başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalara da değinen Zeybek, şunları söyledi:
''Son zamanlarda Sayın
Başbakan'a, başbakanlık yetmiyor. Başbakanlığı
başkanlık sistemi haline getirmek istiyor. Astığı astık, kestiği kestik. 23 Nisanda yerine oturduğu çocuğa da öyle demedi mi? Demek ki başbakan olanın astığı astık, kestiği kestik. Ama şanslı adam. Çünkü bunlar bir müddet sonra unutulup gidiliyor. Halbuki bunun fotoğrafını, röntgenini çekenler bunu görmelidir. Kendisinin şu andaki bir bakanı dedi ki, 'bunun, karşısında söz söyleyecek kimseye tahammülü yok. Bize de zor dayanıyor' dedi. Söz söyleyecek hiç kimseye tahammülü olmayan, bütün milletvekillerini kendisi seçen, Türkiye'nin
cumhurbaşkanının kim olacağına karar veren kendisi ve bunun adına demokrasi diyorlar. Bu, arkadaşımıza yetmiyor. Cumhurbaşkanı olmak istiyor. O da yetmiyor, başkan olmak istiyor. Türkiye'ye
başkanlık sistemi istiyor. Bu da yetmiyor. 'Valileri
halk seçsin' diyor. Öyle mi? Başkanlık sisteminin sonucu dağılmadır, federatif devlettir.''