Hükümetin bu konudaki kararlılığını "Bizim dağlarımızda eli silahlı adamlar gezemeyecek." sözleriyle özetleyen Yılmaz, PKK'nın üst yapılanması KCK'nın, 'eli silahlı' olanların taleplerini dile getirdiğinin altını çizdi.
Savunma Bakanı,
generallerin çeşitli davalarda
tutuklu yargılanmasının
terörle mücadelede zafiyet oluşturduğu eleştirilerine ise "Sadece terörle mücadelede değil, sahip olduğu muharebe gücünde de herhangi bir zafiyet söz konusu değildir.
Ordumuz kendisine tevdi edilecek her görevi başarı ile yerine getirecek imkân ve kabiliyettedir." cevabını verdi. Genelkurmay'ın bazı medya kuruluşlarına yönelik
akreditasyon uygulamasının, kendi
bakanlığı için artık geçerli olmayacağı bilgisini verdi. "Vatanına, milletine, bayrağına bağlı kurumlara yapılan akreditasyonu, ötekileştirmeyi doğru bulmuyoruz. Her şey yolunda giderse niye çözülmesin?" dedi. Yılmaz'ın,
Uludere'de 34 vatandaşın hayatını kaybettiği olayla ilgili tavrı ise net: "Olmaması gereken bir olaydı. Sınırın dışında da olsa teröristle kaçakçıyı ayırt etmek devletin görevi."
Milli Savunma Bakanı Yılmaz, Zaman'a yaptığı değerlendirmede son günlerde yeniden tartışılmaya başlanan 'terörle mücadele konsepti' konusunda önemli ipuçları verdi. Yılmaz, her şeyden önce terörle mücadelenin aralıksız süreceğini ifade ediyor. Hükümetin kararlılığını "İngiltere'nin, Almanya'nın, Rusya'nın, ABD'nin dağlarında eli silahlı adamlar gezebilir mi? Gezemez. Bizim dağlarımızda da gezmeyecek." sözleriyle ortaya koyuyor.
Diğer yandan temel hak ve özgürlüklerden geriye dönüş olmayacağını vurguluyor. Ancak eli silahlı insanların varlığını bunun önündeki en büyük engel olarak görüyor. Bu noktada 'Teröristler dağda olduğu sürece,
bölge insanı da temel hak ve özgürlüklerini yeterince kullanamıyor." ikazını yapıyor.
PKK'nın üst yapılanması KCK'ya dönük operasyonların önemine işaret eden Yılmaz, "Sivil ve demokratik bir yapının Güneydoğu'daki halkın temsilcisi olsun isteriz. Ama onlar eli silahlı olanların taleplerini dile getiriyor. Böyle bir yapı demokratik değil." ifadelerini kullanıyor.
Uludere olmamalıydı
İsmet Yılmaz, Uludere'de 34 vatandaşın hayatını kaybettiği olayla ilgili ise net konuşuyor: "Olmaması gereken bir olaydı. Sınırın dışında da olsa teröristle kaçakçıyı ayırt
emek devletin görevi. Biz, 'Fırat'ın kenarında bir koyunu kurt kapsa, sorumlusu Ömer'dir' anlayışından geliyoruz."
Tutuklu generaller orduda zaafiyet oluşturmuyor
Milli Savunma Bakanı, askerî darbelerin bugün millet vicdanında mahkûm olduğuna dikkat çekerken, hukuk düzenine herkesin saygılı olması gerektiğini anlatıyor. Ardından
Ergenekon ve
Balyoz davalarında tutuklu generallerin durumunun terörle mücadelede zafiyet meydana getirdiği eleştirilerine değiniyor.
"TSK'nın tecrübeli ve yetişmiş personelinin kadro görevlerinden uzak kalmasını hiçbir zaman kabul etmeyiz. Hukukî düzen içinde bu sürecin en kısa zamanda tamamlanmasını talep etmekteyiz." diyen Yılmaz, tutuklamalar yüzünden orduda bir zafiyet oluşmadığını şu sözlerle ortaya koyuyor:
"Şunu belirtmek isterim ki TSK, dünyanın sayılı orduları arasındadır. Sadece terörle mücadelede değil, sahip olduğu muharebe gücünde de herhangi bir zafiyet söz konusu değildir. Ordumuz kendisine tevdi edilecek her görevi başarı ile yerine getirecek imkân ve kabiliyettedir. Özellikle terörle mücadelede son dönemde gösterilen başarı da bunun en iyi göstergesidir."
Bedelli askerlikte başvuru sayısı 19 bine dayandı
Bakan Yılmaz, beklenen başvurunun bir türlü sağlanamadığı
bedelli askerlikle ilgili de son bilgileri verdi. Buna göre şu ana kadar 18 bin 973 başvuru yapıldı. Devletin kasasına 444 milyon TL girdi. Bakan, profesyonel ordu uygulamasında gelinen noktayı da şöyle özetliyor: "TSK mevcudunun yüzde 35'ini oluşturan
subay,
astsubay, uzman
jandarma ve uzman erbaşlar profesyonel personeldir. İç güvenlik harekâtında kullanılan Kara Kuvvetleri'nde beş, Jandarma Genel Komutanlığı'nda bir olmak üzere toplam 6
tugay,
komando uzman
çavuş ve uzman onbaşıdan oluşuyor. 2011'de 5103 kişilik erbaş ve er kontenjanı belirlendi ama 536 istihdam sağlandı. 2012 için 10.659 kişinin temini planlandı."
Basına akreditasyon ötekileştirir, doğru değil
Bakan Yılmaz, Genelkurmay'ın bazı medya kuruluşlarına dönük akreditasyon uygulamasını doğru bulmuyor. "Vatanına, milletine, bayrağına bağlı kurumlara yapılan akreditasyonu, ötekileştirmeyi doğru bulmuyoruz. Bunun belli bir süreç içerisinde düzeleceğini umuyoruz." diyor. "Bu sorun sizin bakanlığınız döneminde çözülür mü?" sorusuna "Her şey yolunda giderse çözülür, niye çözülmesin?" cevabını veriyor. Yılmaz, akreditasyon olayının özünde diyalogsuzluk ve birbirini anlayamamanın yattığını anlatırken, akreditasyon uygulamasının Milli Savunma Bakanlığı'ndaki programlar için artık geçerli olmayacağını söylüyor.
ATAK helikopteri, yıl içinde hizmete giriyor
Hakkında görevden alınacağına dair söylentiler çıkan Savunma
Sanayii Müsteşarı Murad Bayar'ın görevine devam edeceğini açıklayan Bakan Yılmaz, Savunma Sanayii'nde yürütülen kritik projelerle ilgili ise şu bilgileri verdi: "ATAK helikopteri projesinde 2012'de ilk teslimatlar başlanacak. Üçüncü ülkelere ihracatına yönelik de çalışmalar başladı. İnsansız
hava aracı ANKA da bu yıl terörle mücadelede kullanılacak.
Altay tank projesi, kesinlikle milli bir proje. G. Kore'nin Rotem firması ile yapılmış
teknik danışmanlık anlaşması ise
milli tank projemizin daha hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi için gerekli . 2012 içinde ilk prototipler üretilerek
test faaliyetlerine başlanacak."
Savunma Sanayii rekabete açılacak
TSK Güçlendirme Vakfı'na bağlı TAI,
Aselsan, Havelsan ve
Roketsan gibi şirketlerin iyi yönetilemediği yönünde eleştiriler söz konusu. Bakan Yılmaz, bu soruna değinirken doğrudan alımlar yerine ihaleler yoluyla şirketlerin rekabet gücünü artıracaklarına dikkat çekiyor: "Şirketlerimizin bugün geldiği nokta gurur duyulacak bir seviyededir. Daha da ileri götürülmesi, rekabet gücünün artırılması gerekiyor. Ancak bu şartla bu şirketlerimiz sağlıklı bir yapıya kavuşur ve mevcudiyetlerini devam ettirebilirler. Bugüne kadar çoğu ihalelerin doğrudan verildiği ve bunun da şirketlerin rekabetçi güçlerini geliştirmesine engel olduğu gerçektir. Bundan sonra doğrudan alımları en aza indirip, bu şirketlerimizin de katılacağı ihaleler yolu ile tedarik süreçlerini başlatacağız."
MUSTAFA ÜNAL,
EMRE SONCAN
ZAMAN