İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) prematüre çocuklarda ortaya çıkan ve körlüğe sebep olabilen retina hasarı hastalığında umut olabilecek yeni bir yöntem uygulanmaya başlandı.
Yeni tedavi ile bağırsak kanserinde kullanılan bir ilacın retina hasarı hastalığında yüzde yüz oranında başarı sağladığı belirtildi. Yöntem aynı zamanda bilim literatürüne de geçti.
İstanbul Üniveristesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yetik, prematürlerde körlüğe neden olan 'prematüre retinopatisi' hastalığının tedavisini değiştirecek çok önemli bir yeniliğe imza attı.
Vaktinden erken doğan bebeklerin en önemli göz sorunlarından biri olan 'prematüre retinopatisi'nin bebeklerde retina hasarı yapan ve körlükle sonuçlanabilen bir göz hastalığı olduğunu belirten Yetik, bağırsak kanserinde kullanılan bir ilacın bu hastalıkta kullanılmasının yüzde yüz oranında olumlu sonuç verdiğini kaydetti. Aynı zamanda Yetik’in kendi buluşu olan enjeksiyon görüntüleme tekniği olan yöntem de ‘Dr. Hüseyin Yetik’in Dijital Görüntüleme Sistemi’ adıyla tıp literatürene geçti.
Yetik, normal doğumla dünyaya gelmiş bir bebeğin bile retinası eksikken prematüre çocukların görme kabiliyetinin daha düşük olduğunu belirtti. Görme kabiliyetini henüz kazanmamış retinanın doğumdan sonraki süreçte gelişmesini aksatan hastalığın prematüre retinopatisi olarak adlandırıldığını anlatan Yetik, ilk muayenenin çocuğun doğum haftası ve anneden doğduğu vakitten sonra geçen kronolojik yaşın toplamına göre değiştiğini belirterek şöyle konuştu: “Bu yaşın 31 haftaya tamamlayacak şekilde, örneğin 26 haftalık doğmuş bir bebeği 5 hafta sonra görüyoruz 25 haftalık doğmuş bir bebeği 6 hafta sonra görüyoruz. Hastalığın evrelere göre tedavi gerektirdiği ya da tedavi gerektirmeden kendiliğinden düzeldiği evreler var. İlk tarama muayenesine aldıktan sonra çocukların takip protokolü, o ilk muayenede bulduğumuz bulguya göre değişmektedir. İlk muayene bulgusundaki tablonun önemine göre çocuğu bir hafta, bir ay hatta altı aylıkken bile tekrar çağırdığımız olabiliyor. Hastalık retinanın halen miktar yani zon ve hastalığın şiddeti yani evre ölçülerine göre sınıflanıyor. Hastalıkta 3 adet zon ve beş adet evre var. İçinde bulunduğu evreye göre takibe ya da tedaviye alınıyor. 1. 2. 3. 4. 5. evreler şeklinde, en hafiften en ağıra doğru ilerleyen aşamaları var. 3. evreye geldiği zaman yani retina damar oluşumu anormal patolojik bir karakter kazandığı zaman tedavi yapıyoruz.”
Yetik, daha önce uygulanan yöntemde damarsız retina tabakasını yaktıklarını, bunun karşılığında hastada da görme alanını olması gerekenden daha küçük bir hale gelmesine razı olduklarını söyledi. Diğer yöntemde ise anormalleşmiş damarları da yakarak kontrolü elde etmeye çalıştıklarını, en azından bir vakte kadar gelişen retinanın kurtarılması için belli bir kayba razı olduklarını belirten Yetik, “Bu tedavide ise gözün içine bir ilaç enjekte ediyoruz ve bu ilaç enjeksiyonuyla anormalleşmiş damarların tümden ortadan kalkmasını sağlıyoruz. Vücut bu kez anormal damarların ortadan kalkmasını normal bir şekilde sağladığımız için sağlıklı damarlarını tekrar retina kumaşı üzerine doğru döşüyor ve olgunlaştırıyor. Tedaviden 6 ay, 1 yıl veya 4 yıl sonra bile o hastanın rop hastalığı geçirmiş olduğuyla ilgili neredeyse en küçük bir delile bile rastlamıyoruz. Hemen hemen tamamen normal bir retina elde edebiliyoruz.” şeklinde konuştu.
YÖNTEMİ ANLATAN VİDEO ŞU ANDA YAYINLANIYOR
Yetik, kendi buluşu olan enjeksiyon görüntüleme tekniğini ise şöyle anlattı: “Göz içine ilaç enjeksiyonları yıllar evvelden başlamış uygulamadır. Prematüre çocuklardan edindiğim tecrübe ile bir enjeksiyon tekniği tanımladım. ‘Prof. Dr. Hüseyin Yetik’in İntravitral Enjeksiyon Tekniği’ adı altında enjeksiyon uygulaması, iğnenin göze girdiği, iğne ucunun göz içi boşluğunda görüldüğü ve gözün içine ilacın nasıl yayıldığını görüntüleyen sahneyi de kayda aldığımız video, film olarak yayına kabul edildi. Şu anda Springer yayınevinin web sayfasında abonelerine o tekniğin videosunu da yayın halinde sunuyorlar. Meslektaşlarımız bu tekniği de yine bizim tanımladığımız teknik olarak oradan izleyip görebiliyorlar. Özellikle prematüre çocuklarının retinalarının tedaviden evvel, tedaviden sonra ki süreçte ne olduğunu dökümente edilip, gerek anne babaya anlatılması gerekse medikolegal gerekçelerle aktarılması çok önemlidir.”
CİHAN