Ankara Üniversitesi (AÜ) Hukuk Fakültesi’nde 33 yıl boyunca öğretim üyeliği yaptıktan sonra hiçbir ücret almadan doktora dersi vermeye devam eden Prof. Dr. Metin Günday’ın dersine geçtiğimiz hafta son verildi.
12 Eylül darbesinde de Sıkıyönetim Kanunu’na dayanılarak uzaklaştırıldığı üniversiteye yıllar süren hukuk mücadelesiyle dönen Günday, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sürecinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin (KHK) yasalara ve Anayasaya aykırı olduğuna dikkat çekerek uyarılar yapmıştı.
YİĞİTER’İ STAJYER OLARAK KABUL ETTİ
Günday ayrıca AÜ Hukuk Fakültesi’ndeki görevinden KHK ile ihraç edilen Cenk Yiğiter’in Ankara Barosu’nda staj yapması gerektiğini belirterek Yiğiter’i kendi avukatlık bürosunda stajyer olarak kabul etmişti.
AÜ Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Ana Bilim dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkan Sancar, Prof. Dr. Günday’ı bu akademik yıldaki açılış dersini vermek üzere okula davet etti. Günday daveti üniversiteye ve fakülteye kırgınlığını ifade ederek reddetti. Günday, Sancar’a gönderdiği cevapta, şöyle dedi: “‘Bilim ateşi'(!) dedikleri ateşle bir kez daha yaktıkları demokratik ve özerk üniversite umudumuzun külleri üzerinde dans eden bu zevatın- ne zaman olur, maalesef öngöremiyorum – bu görevlerinden uzaklaştıkları/uzaklaştırıldıkları tarihe kadar da ne o üniversitenin ne de o üniversitenin hukuk fakültesinin kapısından içeriye girmeye tenezzül etmeyeceğim.” dedi.
CEVAP MEKTUBUNUN TAM METNİ
Prof. Dr. Metin Günday’ın, Prof. Dr. Türkan Sancar’a teşekkür ederek başladığı yanıtının tam metni şöyle:
“Sevgili Türkan Hocam,
Öncelikle, açılış dersini vermek üzere ilk dersine davetin için çok teşekkür ediyorum. Hiçbir hukuki dayanağı olmadığı halde ayrıldıktan sonra hiçbir ek ücret talep etmeden Kamu Hukuku doktora programlarında verdiğim İdari Yargı dersinin bu yarıyılda aniden kaldırılmasını, 22 Eylül’de yapılacak bir doktora tez savunmasındaki jüri asli üyeliğinden -üçüncü yedeğe düşürülmek suretiyle- azledilmemi ve de doktora tez danışmanlıkları ve tez izleme komitelerindeki üyeliklerimin de kaldırılmasını, Ankara Üniversitesi Rektörü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü/yöneticileri ve de Hukuk Fakültesi Dekanı/yöneticilerinin şahsıma yönelik yürüttükleri ortak bir operasyonun sonucu olarak görüyorum. Ayrıca bu operasyonu yürüten zevat, göstermelik bile olsa, şimdiye kadar hiçbir karşılık beklemeden yerine getirdiğim görevler için bir “teşekkür yazısı” nı dahi benden esirgeyecek kadar akademik nezaketten yoksun olduklarını kanıtlamışlardır. Üzülerek ifade edeyim ki, 33 yıl öğretim üyesi, İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve Kamu Hukuku Bölüm Başkanı olarak görev yaptığım Ankara Üniversitesini de, Hukuk Fakültesini de kendi üniversitem ve hukuk fakültem olarak görmüyorum. ‘Bilim ateşi’ (!) dedikleri ateşle bir kez daha yaktıkları demokratik ve özerk üniversite umudumuzun külleri üzerinde dans eden bu zevatın- ne zaman olur, maalesef öngöremiyorum – bu görevlerinden uzaklaştıkları/uzaklaştırıldıkları tarihe kadar da, ne o üniversitenin ve ne de o üniversitenin hukuk fakültesinin kapısından içeriye girmeye tenezzül etmeyeceğim. O üniversitenin ve hukuk fakültesinin bir işlemine gereksinim duyduğumda da (örn. pasaport temditi gibi), o işlemi vekilim aracılığı ile yaptıracağım. Anlayışla karşılayacağına inanıyorum… Sevgiyle…”